saydaminsanlar
merhaba arkadaşlar..
bayağıdır yazmıyorum yine, yazı yazmayı çok severken uzak durmaya çalışıyorum. yaşadığım şeyi daha da zorlaştırmamak için. bu sabah yazma isteğiyle uyandım, içim fazlasıyla doldu anlaşılan, yeni duygu yoğunluklarını alamıyor. İnsan vardır çok sever, insan vardır çok sevilir. ben çok seven bir insanım. sevmekten gocunmamalı insan, sevdiğini söylememekten. dengeli olmalı ne olursa olsun, sevmek sevilmek değil de mühim olan dengeyi sağlayabilmek aslında. hiç dengeleyemedim, az seversem yetmez çok seversem gelmez diye hep bocaladım. ne yetti, ne de geldi ama ben sevdim. kendimce kendi sınırlarıma göre, insanlara karşı tutumuma göre kendi bünyeme göre çok sevdim. sevmekten aşık olmaktan dolu dizgin kaçarak ayağına geldim, ayaklarına kapandım, gördü elini uzatmadı duydu dinlemedi. ama ezip de geçmedi. hakkını yememek lazım.. sevse güzel severdi bilirim, ama sevmeyişi de bana çok benzediğinden. aynı kutuplar birbirini hep iter bilindik tecrübeyle sabit bir teori. tahmin ettiğiniz gibi, öyle çok benziyoruz ki birlikte olmamız imkansızın imkansızı. İnat var ya, ölsek de dönmeyiz ya o inattan hani. ben onu severken ölsem bile vazgeçmem o da beni sevmese ölecek bilsin yine sevmez. İnsan vardır dediğim gibi, kimi sever kimi sevilir. ben severim, o sevilir. çünkü hikaye başından böyle yazılmış, en ufak yanlış hikayeyi çöp yapar. ne hikayesi diyebilirsiniz ama öyleydi, öyle. masal gibi sevdim ben masal gibi sevildi o. biz olamadık ama hikayemiz yazıldı, biz yaşadığımız sürece yaşayacak kalın bir kitap oldu. hala da yazılmaya devam eden. bi gün bi sayfada buluşur mu ellerimiz bilmiyorum, bi cümlede sarılır mıyım sana hiç bilmiyorum. ama sadece ihtimali için gözlerinin milyonlarca harfi dans ettirebilirim.
saydaminsanlar
kederliyim bu gece. sebebi belli ama bu gece bir başka yakıp kavuruyor. yaşamayı bırakmak üzereyim, rutin bir şekilde yeme yemekten başka yaptığım hiç bişey yok. uyumuyorum gözümü kırpamıyorum. canım yanıyo, içim kavruluyo.
saydaminsanlar
herkes çılgınlar gibi kar topu savaşı yapmak için dışarı akın ederken bugün mecburıyetten işim olduğu için evden çıkma ihtiyacı duydum. ve bir kez daha kardan nefret ettiğimi tescillemiş oldum. ya dev nefret ediyorum kardan, soğuktan. sonbahar olsun hafif esintilerle yaşayalım bi ömür. bir an önce bitsin şı kış benim için tam bir işkence.
saydaminsanlar
demet sağıroğlu'nun arnavut kaldırımı şarkısına bayılıyorum. bu gecenin şarkısı olsun iyi geceler :)
saydaminsanlar
ne zamandır yazmıyormuşum baktım da bir yazayım arınayım iç dünyamdan dedim. tam 10 gündür içime kapanmış bir halde yaşıyorum gerekmedikçe konuşmuyorum yürümüyorum uyumuyorum. evet uyumuyorum sabaha kadar oturup dizi izliyorum bir kaç saat uyuyup tekrar izlemeye devam ediyorum 10 gündür kısır bir döngünün içindeyim. sadece yaptığım aktivite twit atmak ve yemek için sürekli birşeyler hazırlamak. on günde 2 kilo almışım. gülüyorum ara sıra, insan gülemeden de duramıyor anladığım kadarıyla. en hüzünlü anında bile tebessüm ettirecek şeyler bulunuyor. gülüyorum diye de kızıyorum sonra kendime. yaşadığım her ne bilmiyorum, belki acı, belki öfke, belki hüzün, belki nefret. İnanın bilmiyorum hissizleştiğimi hissediyorum. ağlayamıyorum ağlamam gereken tek nokta belki şu yaşadığım süreç. ama sadece bir kez ağlayabildim, şoktayım belki hala bilmiyorum. duygulanamıyorum gözlerim bile dolmuyor inanın. arada bir geçirdiğim öfke nöbetleri hariç her duygumu yitirmiş gibiyim. yaşadığım kolay birşey değildi, evet insan çok sevdiği birini kaybedince bile üç gün sonra toparlanabiliyor ama bu öyle bi duygu ki, insan neye kızdığını yada neye üzüldüğünü anlayamıyor. kızgınım, neye kızgınım orası bilinmez. ne kadar öfkemin sebebini insanlar olarak görsem de kendime öfkeliyim. aptallık yaptım diyemiyorum bile, çünkü bence ben doğru olanı yaptım. benim doğrularım, herkesin yanlışlarından güzel bence. hatalarım ona gelene kadar onun için olana kadar güzeldi. yarım kaldığıma mı yanıyorum, tükenişime mi bilmiyorum. kalbim acıyor, ağrıyor. İnsan kolu ağrıdığında nasıl kesip atamıyorsa acıyla ağrıyla yaşamaya bir sürede olsa alışıyorsa, en azından uyuşturabiliyor ilaçlarla. şimdi kalbim ağrıyor, uyuşturamıyorum, uyusamda geçmiyor unutmuyorum kabus gibi rüyaların ortasında kan kusarak uyanıyorum. kurtulmaya çalışırken bataklık gibi daha çok dibine çeken bir kuyu düşünün. çırpınmayı da bıraktım, zaten faydasızdı. duygusuz tükenmiş bir şekilde yaşamaya alışıyorum, ve ben bu adını koyamadığım şey neyse yaşamak istiyorum. yaptıklarımın cezasını üstleniyorum. o gün omzumdan koca bir yük kalktı benim hafifledi bedenim, yüreğimde. çünkü elimden geleni yaptım rahatlığı bambaşka her zaman. şimdi yüküm de yok, sadece çekeceğim ceza var. razıyım da, çekmeliyim ben bu cezayı. İki kişilik yalnızlık ne denli ağırdır bilmezsiniz siz. İnsanı nasıl tüketir nasıl yakar sol yanını bilemezsiniz. unutulmayacak bir yara artık her şey, her adımda ya aynısı olursa diye düşünmeden yapamıyor insan. kimseye dokunamıyor, kimseye yaklaşamıyor, kimseye duygu besleyemiyor. güvenemiyor. öyle bi girdap ki düştüğüm, çıkamıyorum her yolun sonu uçurum, ortada yaşamaya dengeli yaşamaya mecburum artık.
saydaminsanlar
her kapıyı kitleyip açacak bir anahtar olduğu gibi, her aşkı bitirip başlatacak bir anahtar da var elimizde. mühim olan o anahtarı doğru kapıda, doğru kalpte kullanabilmek. bir anahtar düşünün, hem belki dedirtiyor hem keske. bir anahtar düşünün, hem kazandırıyor hem kaybettiriyor. şans oyunu mu demeli, kader mi bilemedim. her ne bilmiyorum ama, bugün belki kapısını katletti bana, bi zaman sonra keske kapısını açacak olan anahtarla.
saydaminsanlar
bazen insan her şey bitti dediği anda toplanıyor. allah insanı öyle olaylara şahit ediyor ki, üzüldüğün şeylerden utanıyorsun. o kadar farklı hayatlar var ki dışarıda, o kadar dert tasa var ki. İnsan düşünmeli oturup, ben ne için kendimi heba ediyorum diye. bazı sözler insanın kulağına küpe oluyor derdi çok sevdiğim biri. aynı öyle oldu bugün duyduklarım da benim için. kulağıma küpe oldu, senin için üzülmemem gerektiği. İyi geceler arkadaşlar..
saydaminsanlar
arkadaşlar yardımınıza ihtiyacım var. sevdiğimin doğum günü yakında, yaklasık ıkı aydır bi şeylere yapmaya çalıştım upraştım bir ben değil bir ton insan emek verdi mutlu edebileyim onu diye. ama beni geri çeviren bişeyler var ne hediyesini veresim var, ne de doğum gününü kutlayasım. belkide terslenmekten bir kez daha reddedilmekten korkuyorum bilmyorum. bana acımasından korkuyorum bilmiyorum. sizce ne yapmalıyım ?
saydaminsanlar
saçma saçma insanlar hiç olmadık anlarda canımızı sıkıyor. keşke hiç tanımamış olsaydık diyoru, dolaylı dolaysız gerekli gereksiz tanismasaydik. pişman oluyo insan karaktersiz çıkınca karşısındaki. kız erkek farketmiyo, nasıl bu kadar karaktersiz olmayı basariyorsunuz arkadaşlar ? ciddi ciddi soruyorum özel çaba var mi bunun için. yazık size. vallahi yazik.
saydaminsanlar
arkadaşlar doğu bölgesinde arkadaşı tanıdığı olan kimler var ? iğdır, hakkari, mardin, diyarbakır, bitlis,batman, erzincan, muş, elazığ falan İşte ?
saydaminsanlar
sevgilisi varmış.. şüphelenmiyo değildim ama duymak içimi yakti. evet beni sevemedi diye ömür boyu yalnızlığa mahkum etmesini beklemiyorum ya kendini. sevmek sevilmek güzel şeyler. en azından sevmek çok güzel bisey bunu senle öğrendim ben. belki seni sevdiğim için güzel geldi tatlı geldi bu kadar sevmek. sev sevil yakışır sana, sana hersey yakışır. evet ben tarafından seçilmeyi de çok yakıştırdı herkes sana ama, beni sevmeyi yakıştıramadın kendine sen yüreğini sevdiğim. canın sağolsun, kendime dikkat et. İyi baksın sana..
saydaminsanlar
bi ara ney çalmaya başlamıştım. hiç unutmuyorum ilk dersim senle tanıştıktan sonraki ilk gün, 6 aralık 2014 cumartesiydi. bi heves ya fotoğraf cekindim, akşam sordun bana
-"sen ney mi çalışıyosun ? " diye.
+"evet " dedim,
-"çok zor diyorlar ama yaparsın sen, inanıyorum ben " dedin.
+ " kafani şişirebilir miyim ?" dedim,
- "tabiki, yeterki sen şişir " dedin.
sonra.. sonra sen gittin. ne geri döndün, ne de ben bir daha ney çalmaya yeltendim.
saydaminsanlar
uzun uzun izledim seni bugün, uzun zaman sonra. cesaret edebildim sana bakmaya, gözlerim dolu dolu izledim. meğer seni görmezden geldiğime kendimi inandırdığım için iyiymişim. uzun uzun izledim seni. uzun uzun özledim, yaşayamadığımız günleri. dokunamadigim ellerini, bilmediğim ellerini bile özledim. keşke bir fotografimiz olsaydı seninle, tek bi tane. sarılabilseydim bir kere, kokunu bilseydim keşke. kiziyorum bazen sana, yaşanması mümkünken yaşama fırsatı vermedin ya seni bana. güzel severdim seni ben, sensiz de güzel sevdim bence. ama senle bi başka severdim. parmak uçlarını severdim, göz bebeklerini öperdim. kirpik uçlarını okşardim. bal rengi gözlerine dalardım. sakallarını her gelini ayrı öperdim. öyle güzel severdim ki seni biz olsaydık eğer. kirpik uçlarımdan akıyor sensizlik. gözlerim düşman oldu olmayan bize. ellerini özledim ben, bilmediğim ellerini. çok sevdim seni, geçen aylara rağmen. tek bir karşılık görmememe rağmen. bi parçam gibisin, sen olmasamda yanimda hep sen varmissin gibi yaşamaya çalışıyorum. sensizliğe bile ihanet etmek istemiyorum. sensizliği bile seviyorum ben. bazen keşke diyorum, bu kadar güzel sevdim bi bu kadar da güzel sevilseydim keşke. ama herşey nasip, gözlerin gülsün senin hep, aşık olduğum gözlerin. senin nefes aldığını bilmek bile mutlu eder beni.