2002 ve 2008 avrupa şampiyonasını canlı izlemiş nesildir.
2002 dünya kupasının ilk maçın okulda izlemiştim. rivaldo ve avanelerinin yaptığı çirkeflikleri unutmadığımdan olsa gerek ondan sonra alex harici hiçbir brezilyalıya aşk derecesinde tutulmadım. ayrıca rüştünün savaşa gider gibi gözünün altlarını boyaması, gökkuşağı hareketini ilk defa görmem aklımda kalan bazı şeyler.
2008 de ise aklımda kalan rüştünün saçma sapan çıkışı ve tam tv yi kapatacakken semih’in pletikosaya al ulan şimdi sevin dercesine vuruşu.
milli birlik ve coşkusunu anlayan nesildir. sadece futboldan ornek vermek yanlış olur(sanki diger branşlarda superiz ya) basketbol da 2010 yılında dunya da 2. olmustuk o zamanlar ülkede bu kadar sorun da yoktu sevinç yasayabiliyorduk. ondan once 2008 avrupa maçı vardi muhteşem geri dönüş ile semih bize son dakikalara kadar mucadele edilmesi gerektiğini öğrendik. ondandir simdiki futbolculara ofkemiz her neyse başlıkta ki nesil şanslıdır.
zamanda yolculuk yapıp 2002 senesine gider bu nesil.
a milli futbol takımının dünya üçüncüsü olduğu yıl. İlhan mansız'ın yarı finali getiren altın golü, şenol güneş'in demeçleri, hakan şükür'ün 9. saniyede güney kore'ye attığı golden sonra emre belözoğlu'nu kucağında sallaması hatta ve hatta ümit davala'nın muhteşem(!) saç stili... hepsi film şeridi gibi geçer insanın gözünün önünden. tabi bize şanslı geldiğini düşündüğümüz kel hakem collina'yı da unutmamak lazım. heyecandan tüm maçlar koltukların tepesinde izlenirdi. tehlikeli bir pozisyon olduğunda ekrana bakamazdık, totemler yapıp maç saatlerini beklerdik. şimdi ise maç saatinde "şu kanalları bi gez bakalım neler varmış başka" cümleleri kuruluyor.
2002 dünya kupasıda üçüncülük 2003 de confedarasyon kupasında üçüncülük eurovision da sertap erenerin birinciliği ülkece etkinliklerde faal olduğumuz dönemdi çocukluğumuzun mutlu dönemleriydi 2002 dünya kupası oynanırken mahalle maçlarında giymek için milli takım forması almıştık tabi o dönemler formalar hep imitasyon arkalarında numara üstünde ülke ismi yazıyor bir benim formamın arkasında 17 İ.mansız yazıyordu. çok havalı olduğum dönemdi :)
2002 dünya kupası ve ben ilkokul cağımdayım. hasan şaş kel kafasıyla kafa topuna cıkıp sakatlanmıştı. almanya ile yapılan mac sırasında durakta otobüs bekliyorduk.macı duragın yanındaki bakkaldan takip ediyorduk. dünya kupası boyunca her attığımız golden sonra sokaga cıkar cılgınlar gibi sevinirdik mahallede arkadaşlarla.
2002 dünya kupasının ilk maçın okulda izlemiştim. rivaldo ve avanelerinin yaptığı çirkeflikleri unutmadığımdan olsa gerek ondan sonra alex harici hiçbir brezilyalıya aşk derecesinde tutulmadım. ayrıca rüştünün savaşa gider gibi gözünün altlarını boyaması, gökkuşağı hareketini ilk defa görmem aklımda kalan bazı şeyler.
2008 de ise aklımda kalan rüştünün saçma sapan çıkışı ve tam tv yi kapatacakken semih’in pletikosaya al ulan şimdi sevin dercesine vuruşu.
a milli futbol takımının dünya üçüncüsü olduğu yıl. İlhan mansız'ın yarı finali getiren altın golü, şenol güneş'in demeçleri, hakan şükür'ün 9. saniyede güney kore'ye attığı golden sonra emre belözoğlu'nu kucağında sallaması hatta ve hatta ümit davala'nın muhteşem(!) saç stili... hepsi film şeridi gibi geçer insanın gözünün önünden. tabi bize şanslı geldiğini düşündüğümüz kel hakem collina'yı da unutmamak lazım.
heyecandan tüm maçlar koltukların tepesinde izlenirdi. tehlikeli bir pozisyon olduğunda ekrana bakamazdık, totemler yapıp maç saatlerini beklerdik. şimdi ise maç saatinde "şu kanalları bi gez bakalım neler varmış başka" cümleleri kuruluyor.
2002 dünya kupası oynanırken mahalle maçlarında giymek için milli takım forması almıştık tabi o dönemler formalar hep imitasyon arkalarında numara üstünde ülke ismi yazıyor bir benim formamın arkasında 17 İ.mansız yazıyordu. çok havalı olduğum dönemdi :)
hasan şaş kel kafasıyla kafa topuna cıkıp sakatlanmıştı.
almanya ile yapılan mac sırasında durakta otobüs bekliyorduk.macı duragın yanındaki bakkaldan takip ediyorduk.
dünya kupası boyunca her attığımız golden sonra sokaga cıkar cılgınlar gibi sevinirdik mahallede arkadaşlarla.