günlerden bir gün saat gece 10 sularında @kivircikfilozof ile dolmuşa bindik, dayı ne okuyosunuz dedi, felsefe dedik. o nedir dedi, bi süre mal gibi kaldıktan sonra düşünmeyi öğrenmek dedik. para var mı dedi, çok kasarsak parayı buluruz dedik. sonra bizim kıvırcıkla bi bakıştık, yemin ediyorum dayı 2 soruyla okulu bırakmaya niyetlendirdi. şimdi kıvırcık memlekette bense yurttan çıkmıyorum. çünkü dayı haklı.
2 gün önce ingilizce tıp okuyan biriyle tanıştım, gün boyu yataktan çıkmadığımı farkettiğim an hatırladım. ne adamlar var, neyse ben biraz daha yatıyım.
bir insan ne kadar hiç olabilirse o kadar hiçim. şimdi şu anda duman olup havaya karışsam hiçkimse şuralarda bi kız vardı noldu demeyecek eminim.
***dikkat ifşa var*** omü kütüphanede kahve makinesine borç verip bide makinenin üstüne borcu miktarıyla yazıp yapıştıran genç kıvırcıkfilozof'dur 😂😂😂
ilkadım yurdunda kalıyorum, bizim oda da gelen geçen hanı, onun ayakkabısı burda şunun çorabı orda, geçen kızın montu bizden çıktı, odaya bi giriyorum yatağımda biri var. epeyi paylaşımcıyız yani neyse son son gelenler odanın koktuğunu söylemeye başladı, çorapları kaldırdık hala kokuyor. napalım napalım dedik temizlik yapalım. kokunun kaynağı bulundu, bardak unutmuşuz bi yerde yarıya kadar küf tutmuş, ama nasıl küf resmen sanat eseri olmuş. ve biz eve çıkmayı düşünüyoruz. misafir olmak isterseniz kokuyu takip edin.....
gençlik dönemlerimde tesettürüm yoktu, hastalandım saçlarımı 3 numara yaptım. tedavi amaçlı kick box yaptım. dolmuşta beni gören "delikanlı yol ver de geçelim" falan diyodu. bu böyle olmaz dedim şapka takayım dedim. kapalı alanda şapka terbiyesizliktir dediler. e tamam dedim kafam armut gibi duracağına boyayalım şekil verelim, bu sefer dikkat çekmeye çalışan ergen oldum. hatta bi ara lezbiyen de dediler bana. ulan dedim başlarım fikrinize zikrinize yoluma baktım, içimden geldi tesettüre girdim. bu sefer de acıdılar, kusurlarını kapatmak için dediler. hastalığım sokakta atak yapınca bana sokak hayvanından beter muamele ettiler. insanlar kafelerine beni almadılar. okulu bıraktım, sınıf arkadaşlarım benden korkmuşlar. bi kafede hastalığım atak yapınca kafe sahibi dövdü beni, zaten esnaf beni görünce içeri kaçıyordu. annem bıktı benden atak esnasında odaya kilitleyip gitti. babam zaten canı sıkıldıkça beni reddediyor. sonra iyileştim, esnaflar hanım efendi demeye başladı. öğretmenlerim yapabilirsin demeye, cafeler tekrar bekleriz demeye başladı. yalan dolan gelmeye başladı bütün dünya, birisi çıksa kendini assa benim için, inanmam sevildiğime. bugün üniversite okuyorum, bakıyorum bütün ilgi barbi kızların üstünde. bakıyorum kimsenin umurunda değilim konuşmuşum susmuşum.. bu yüzden siyahtan başka renk giyemem ben. sizin aranıza karışmak bana korkutucu geliyor. bugün bana selam veren herkes, 5 yıl önce olsa bana canavar muamelesi yapardı. silik bi tip olmayı tercih ediyorum. renksiz, farksız, sessiz, arkada. bugün de kimse beni orda burda tarif etmediğine göre uyuyabilirim
arkadaşlarla taksiye atladık falcıya gidiyoruz. iki arkadaş arkada ben şöför yanında, şöförde karizma dövmeli genç delikanlı ağır adam gibi göründü başta. arkadaki arkadaş burda çekirge var bi atsana dedi bana.anam şöför bi panik oldu "ay ben böcekten korkarım" diye bbağırıyor. o yağız delikanlı gitti yerine saray prensesi geldi, direksiyonu falan bıraktı minnacık takside kaçacak yer arıyo, torpidoya girmeye çalıştı bi ara, vallahi arabayı bırakır kaçarım hepiniz ölürsünüz alın o böceği dedi. ve biz böceği dışarı atana kadar trafiğin ortasında meksika dalgası şeklinde şerit değiştiriyorduk. diyeceğim şu ki, yağız delikanlılara güvenip "kız olan benim ve kahraman olması gereken sensin" düşüncesine kapılmayın...