ucuncunesilsaglikci
fosforlu kalemlerim sayesinde renkli bir cumartesi yaşıyorum
malifalitiko
adım robert malifalitiko, kurtulanlardan ve kıymet bilenlerden biriyim, İzyork'ta yaşıyorum. bütün frekanslardan yayın yapıyorum, var gücümle yazıyorum. eğer beni duyuyorsanız,eğer yazılarımı okuyorsanız sesimi duyan biri varsa? herhangi biri.omulü olmak zorunda değil. lütfen! yalnız değilsiniz?"
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


aergün
hayat samsun'un hava durumu gibi yaşıyorum resmen :)
nar
İşe 2 dk geç kaldım yine azar işiticem diye hızla yetişmeye calısırken kaza geçirdim ama şükür hala yaşıyorum kahbeler. hayatın ne kadar ucuz olduğuna bir kere daha şahit oldum. s.a. ben geldim.
Sos
herkes senin gibi bakıyor bana. herkes çıkarı uğruna bir ömrü heba ettiğinin farkında olmadan. yaşıyorum yaşamak denirse buna. güvenemeden, inanamadan daha da acısı hep aldatılacağım korkusuyla
şeyma
hayatımın en sıkıcı gününü yaşıyorum keşke ders olsaydı bugün bile dedirtti
yolyordam
ladylazarus
merhaba dedikodu ailesi !

buralarda dolanmayalı çok uzun zaman oldu. burası ne kadar değişmiş geyiği yapmak isterdim fakat hiçbir şey değişmemiş. benim hayatım bir tık değişti diyebilirim. merak etmeyin, ağlamaya gelmedim zira her şey daha güzel. bir süredir yalnız yaşıyorum misal. bunun pek güzel tarafı yokmuş doğrusu ama en azından gece ikiye üçe dek ukulelemle dolanabiliyorum. yeni ve güzel arkadaşlıklar edindim ki benim için en güzeli de bu.

yine bir süredir tegv' e gidiyorum, çocuklarımdan koşup gelip bu yavruma sığındım. allı morlu sevimli gideyim, bugün beni yormasınlar dedim ama bahar ayı çocuklara yaramış, sürünerek eve döndüm. melek gibi olmuşsun iltifatımı da aldım bu arada, bana papatyam diyen minik bir yakışıklı var, sahiden mest oluyorum. dünyayı çocuklara verelim !

ve evet sonunda ukulele aldım. kendime doğum günü hediyemdi fakat sabırsızlıkta bir dünya markası olduğumdan, doğum günümden hayli önce sipariş ettim. bütün gün elimde ukulele, miyavlayarak dolanıyorum dgjfg

başlangıç için uygun gibi, umarım daha güzelleri hepimizin olur !
psikodok
bir çok şey başardım hayatımda özellikle üniversiteye başladığımdan beridir. İyi bir işim var kendi halimde yaşıyorum hayatı. güzel para kazanıyorum, iyi bir bölüm okuyorum, gelecek planlarım için çok çeşitli organizasyonlarda görev alıyorum. bir proje uğruna 19 mayıs sanayi sitesi'ne bile gittim. ama yolunda gitmeyen şeyler de yok değil. burayı ara ara girip kullanıyorum. not defterim burası. çok fazla insandan zarar gördüm. çok kırıldım. çok kötü davrandılar. kanımda var o dik başlılık elimde değil, dik durmaya çalıştım. hiçbir şeye gücüm kalmadığını hissediyorum bugünlerde. çok kırdılar. kırıldım.
Zeze
sanki bana ait olmayan bir hayata sıkışıp kalmışım gibi hissediyorum bu aralar.
genel anlamda net ve kararlı bir insanken kararsızlıklar yaşıyorum. hislerime hep güvenen biriyken hislerimle ilgili de sorunlarım var galiba. bu da karar veremememe sebep oluyor. değişikliğe ihtiyacım olabilir derdim ama daha hayatım yeni değişti bununla ilgili değil sanki. kendim de çok değiştim. belki de bu rahatsız ediyor içten içe. olumlu olmasına rağmen... büyüdükçe işler sarpa sarıyormuş. bir daha bundan bikaç ay önceki halimin ufacık bir kısmına bile dönememekten korkuyorum. tespit edemediğim şeyler var o yüzden yazı dağınık oldu bu çabalamadığım anlamına gelmiyor ama beynim toparlamaya çalışırsa söyleteceğini de unutacak gibi.
ikizler
mutlu geceler gençler. nasılsınız. bu yazıyı yazmak için 3. denememizi yapıyoruz şu anda ömürevleri sahilindeki iskelede. her seferinde yazmaya başlıyoruz ve yurtlarımızın kapanma saati geldiği için yurtlarımıza geri dönmek zorunda kalıyoruz. ama bu gece kararlıyız. bu yazıyı yazıp yolla gitsin butonuna basacağız. yazının başından beri 1.çoğul şahıs ile yazıyorum, fark etmişsinizdir illa ki. çünkü bu yazıyı, size taa ilk dikkatimi çektiği günden beri anlattığım, sonra hayatıma girmesiyle kalbimin sultanı olan hanımefendi ile yazıyoruz. şaka maka tam 1 yıl 4 ay olmuş hanımefendinin hayatıma girmeyi kabul edişi. zaman çok hızlı akıp gidiyor gerçekten ama bu hızla akıp giden zamanın içinde hızla artıp çoğalan şeyler de oluyor. aşk gibi, bağlılık gibi, mutluluk gibi, huzur gibi. eğer gerçekten hayallerinizdeki kadını hayatınızın bir parçası yaptıysanız dünya çok farklı bir hal alıyor. herhangi bir sözünü bile delicesine seviyorsunuz mesela. bir bakışına kurban olacak seviyeye geliyorsunuz. gününüzün herhangi bir saniyesinde size bir defa gülümsemesi tüm modunuzu değiştirebiliyor bir anda. bazen telefonu alıyorum elime. üstte bir mesaj olarak ismini gördüğümde bile öyle mutluluk doluyor ki içim. bunları ne kelimelerle ne de başka bir şeyle anlatabiliyor insan. uzayıp giden sohbetlerin, birlikte dinlenen şarkıların, adım adım yürünen yolların, sessiz sedasız izlenen yıldızların, birlikte dalınan hayallerin, gündüzünde olduğu gibi gece de rüyalarına gelmenin, bir kitabı beraber karıştırmanın, aynı şeyler uğruna beraber savaşmanın ve daha bir çok şeyin en güzel halini yaşıyorum yanımda duran, içimi aşkıyla dolduran hanımefendiyle. her ne kadar kelimelerle anlatamıyorum desem de insanın anlatmaya başladı mı durası gelmiyor hiç. size son bir şey daha söyleyeyim dostlarım. hayatınıza hayat olacak kadınları/erkekleri delicesine sevin. hayat karşılıklı yaşanan bir aşkla gerçekten çok güzel bir hal alıyor. ahh yahu. biz bu sene baya yoğunuz. bu sene son senesi olan bir ikizler var karşınızda. hazırlık ile başlayan serüven 5.yılında son buluyor artık. tabi son yılımızda şöyle samsunun tadını çıkaralım, gitmediğimiz yerlerine gidelim, yapamadığımız şeyleri yapalım desek de önümüzde koca bir engel var. kpss. evet her son sene öğrencisi gibi ben de kpss çalışıyorum. hem de deliler gibi. normalde ders çalışmaya karşı olan ikizler şimdi biricik yarine kavuşabilmek için delicesine ders çalışıp gün sayıyor. kitaptaki sayfaları 30'ar 40'ar çalışıp çalışıp bırakıyor arkasında. benim bir huyum var. bir şeye motive oldum mu ondan başka şeyleri görmüyor gözüm. elde edesiye kadar çalışıyorum. ama bu uzun süreli bir maraton olduğu için diğer şeyleri de ihmal etmiyorum. gezginle yolculuklarımız, okuduğumuz kitaplar, yarimin yanında ve kelimelerinde huzur bulmam ve daha bir çok şey. siz de dua edin de bir an önce, hayırlısıyla kavuşayım hayallerime. şimdi iskelede otururken de eğlendik baya. ben yazarken yarim çayımı tutuyor. bey içer misin diye soruyor. ben de gülüp, allah razı olsun hanım deyip içiyorum çayımı. pastoral bir hikayeyi canlandırıyor gibiyiz adeta, hoş gülüşler arasında. ben uzun zamandır yazmayınca yine uzattıkça uzattım sanırım. aslında yazacak daha da şeyler vardı. neyse yahu daha sık uğrarsam bu sorunu çözeriz sanırım. hepinize mutlu geceler dostlarım. rüyalarınızda sizin hayatınız olacak yarlerinizi görün. bize de dua edersiniz hem... :)
hipokratinyegeni
selam arkadaşlar size bir iyi bir kötü haberim var. iyi haber şu ki ölmedim. kötü haber ise yaşıyorum
mistletoe🍃
bir şarkı, sizi ne kadar etkileyebilir, neler yaptırabilir, neler hissettirebilir, nelerin hayalini kurdurup, ne kadar dibe çekebilir ya da yüzeye çıkarabilir? söz konusu bensem fazlaca etkileyebilir, hayaller kurdurtabilir, özletebilir, mutsuz edebilir, göklere de çıkarabilir... beni alıp götürebilecek bir şarkı keşfettiğim için dakikalardır aşırı mutluyum ama şarkının sözleri, ritmi, doğası gereği ise bir şeylere aşırı özlem duyuyor ve kendimi epeyce hüzünlü hissediyorum. bir insan iki ucu aynı anda yaşayabilir mi? biraz yorucu ama ben çoğunlukla böyle yaşıyorum.
şarkıyı dinlerken gözlerimi kapatıyorum hayal bu ya bir balo salonundadır genç kadın, bordoya çalan kırmızı bir elbisenin içinde, ışıkların altında parlayan düze yakın hafif dalgalı saçları sırtına dökülüyor, sadece boynunda ve parmağında zarif birer parça takı, makyajı güzelliğini gölgelemeyecek ama bakışlarını ortaya çıkaracak kadar sade yapılmış...salonda gezinirken birden onu fark ediyor bakışları kenetleniyor genç adamla, kalbinin atışlarını duymaya başlıyor, gözlerinden başka hiçbir şey göremiyor genç adamın ve anlıyor 'dans etmeliyiz'... bir saat, bir gün, bir ay, bir yıl? hayır 'koca bir ömür' diye fısıldıyor kendi kendine genç kadın... şarkıyı dinlerseniz siz de değişik hayallerin esiri olabilirsiniz.

basakuysl
arkadaşlar kütahyada yaşıyorum samsunda 2 yıllık fizyoterapi düşünüyorum. sizce omüde okunur mu?
ortmenim
yine buraya aylar sonra gelmenin utancını yaşıyorum. unutuldum belki de bilmiyorum. ama geçen gün hastahane koridorundayken birden aklıma burası geldi. ne kadar özlediğimi anladım. ancak fırsat bulup yazabiliyorum şuan. bilmem ne kadar hatırlanırım ama işte yine buradayım. uzun zamandır yokum biliyorum. sanırım küçük kadınlar dizisinde oynamam gerekirdi ya da kırgın çiçeklerde çünkü o dizilerdeki kızların başına gelmeyen kalmaması gibi aynısı bana da oldu. hasta olduğumdan ve sık sık hastahaneye gittiğimden bahsetmiştim hatırlanır mı bilmem ama. göğsümde kitleler bulunmuştu ve uzun zamandır tedavi görüyordum. gerçi hala görüyorum orası ayrı bir konu ama geçtiğimiz gün kitlelerde küçülmeler meydana geldiğini öğrendim. sonra işte aklıma burası geldi falan. biliyorum çok girmiyorum ama tedavim sırasında çok fazla radyasyona maruz kalmamamı tavsiye ettiler. zaten ilaçlar beni oldukça bitkin düşürdüğünden açıkcası telefona bakacak enerji bulabilirmiydim bilmiyorum. okula bile zor gidiyorum. umarım beni unutmamışsınızdır 😇
ladylazarus
merhaba sevgili dedikodu sakinleri !

umarım iyisinizdir. ben şu sıralar oldukça huzurlu günler geçiriyorum. bir yandan da bu kadar huzur fazla, acısı bir yerden çıkar muhakkak diyerek endişeleniyorum fakat anı yaşamak taraftarıyım. saçımdaki açık renk sarıları beyaz sanarak oldukça hüzün dolu günler de geçirdim sdfgdk. bu vesileyle sağlıklı yaşama da atmış oldum. şekerin cazibesine gözlerimi yumarak sebzelerle aşk yaşıyorum. avokado ve yulaf ezmesi yemek zorunda olmak dünyanın en 'dışkısal ' -kibarlık - şeyi. bir an önce yüzme kursu olayını da halletmeliyim. denizi o kadar özledim ki.. hava ısınana dek özlemimi böyle gidermeye çalışacağım. yağlı boyaya da başladım, ilk denemem ben dahil herkesi şaşırttı. yakında herhangi bir uzvumu kesip bir jigoloya göndermeyi düşünüyorum zira sanatçılar ve seks işçileri toplum tarafından aynı şekilde reddediliyor (van gogh için saygı duruşu). tuvallerim hazır, yarın yeniden çizmeyi düşünüyorum. kemanımı da alırsam ölmeye hazır duruma geleceğim.

three billboards outside ebbing missouri ne hayal kırıklığıydı ama.. fragmanına bakmadan mı gittim anımsamıyorum fakat oyunculukların şahaneliği dışında tam bir düş kırıklığıydı. frances mcdormand oscar' ı sonuna dek hak etmiş dedirtti aynı zamanda. sam rockwell' e de benden bi ödül ! senaryoyu oyunculuklar kurtarmış sahiden. samsun' a filmler bu kadar geç gelmese keşke, şimdi de bir belgesel bekliyorum.

ayrıca mesaj kutusunu en az kullanan üye benim muhtemelen, neden hala bakımda, saçlarım bu yüzden beyazlarsa admin sorumludur. bu kadar gevezelikten sonra düzenli olarak izlediğim, dünyanın en minnoş reklamını bırakıp gidiyorum :



Артем
gerizekalı gibi insanlara inanıyorum ya en çok ona üzülüyorum, herkesin bir aşil noktası vardır değil mi,benim ki en boktan olan versiyonu heralde duygular (kolum, bacağım ampute edilsin yemin ederim bu kadar umursamam) ben öyle herkesi kolayca sevmem ya da bir insanın benim için bişey ifade etmesi çok zordur, sevdiğim insan veya insanlar haricindekilere inanılmaz bir kayıtsızlık ve umursamazlıkla yaklaşıyorum (isterseniz duygusuz diyebilirsiniz ama öyle değilim benim için önemli olan insanlara duygularımı belli ederim.şunu kabul ediyorum ama toplumun genelinde bulunan toplumsal duygular bende bulunmuyor yani bu da beni rahatsız etmiyor.sıkıntı yok o yüzden)neyse birisi bende ki o bariyeri geçince gerçekten çok savunmasız oluyorum hatta o kişi beni bi derece iyileştirdiyse tanrısallaşıyor gözümde ve bir şekilde ilişki sona ererse ben hakikaten toparlanamıyorum çok zor oluyor çok yoruluyorum yarı ölü bir şekilde yaşamaya devam ediyorum (hakikaten 74 saat uyuyamadığımı hatırlıyorum bir süre sonra uyumak isteseniz de yorgunluktan uyuyamıyorsunuz zaten) vallahi kendimi açtığım hikayemi anlattığım insanlar çok şaşırıyor çok güçlüsün hala yaşama isteğini arzunu kaybetmişsin diyorlar ama artık kaybettim ne yazık ki en ufak bir istek arzu yok gün dolduruyorum sadece, her sabah uyandığımda "hala mı yaşıyorum niye ölmedim" demeye çok yakınım hatta birkaç kere dedim.duygularını yoğun yaşayanda bi insanım zaten birisini sevdiğimde gerçekten çok severim ota boka üzülmem ama sevdiğim birisi kırdığında gerçekten çok üzülüyorum ve gerizekalı gibi hep kendimi sorguluyorum acaba yanlıs ne yaptım da böyle oldu diye.hatta sevilmeye uygun bir insan olmadığımı düşünürken yakaladım kendimi.yani baktığımda sevilmeyecek birisi değilim hatta beni sevmeyeceklerde kimi sevecekler diyorum kendime ama diğer taraftan kime güvenip sevdiysem canımı acıtıp ruhumu yaraladı hepside giderken benden bi parça götürdü(yani gittiklerine göre bi sorun var yoksa niye gitsinler,bencil birer şerefsiz olduklarını düşünmek istemiyorum)hatayı hep kendimde arıyorum.en son ne zaman içimden gelerek güldüğümü unuttum.allah aşkına olur da ilerde hayatıma girerseniz kendinizden eminseniz devam edin sonra bencil sebepler ve basit olaylar yüzünden bırakıp gitmeyin çok yoruluyorum hakikaten devam edemiyorum ayarlarımla oynamayın lan yazık bana sevgi istiyorum ben.yerim sizi dikkat edin kendinize....

https://youtu.be/qjhvm930yxy
ladylazarus
yarın annemin halasını ziyarete gideceğim ve geçen seferki gibi bir ' ne götürsem ' kriziyle karşı karşıyayım. kolesterol mağduru tontiş insanlara çukulatalı pasta götürme gafletinde bulunmuştum. bu kez çiçek götürmek istiyorum fakat yolunmuş çiçeklerden nefret ettiğim için saksıda götürmek durumunda kalacağım, onun çok hoşuna gider lakin uğraşmak gerektireceği için onu da götüremiyorum 😵

bir de cips zehirlenmesi yaşıyorum. yemeyeli o kadar zaman olmuş ki, ani gelen cips isteği sonucu beş paket aldım kasadaki beyefendi bunları sen mi yiyeceksin der gibi kinayeli bir sırıtışla süzdü beni..

güzel geceler sevgili dedikodu sakinleri


Артем
eveet ne dilediğime dikkat etmem gerekiyor sanırım :d(pişman olduğumdan değil yanlış anlaşılmasın alkol komasında ölmek hoşuma gitmezdi sadece :d) neyse gençler yaşıyorum hadi bunu jager içerek kutlayalım

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)