delidana
ayaklarım öyle yere basıyor ki onu gördüğümde, soğuk zemini ayaklarım çıplakmışçasına hissediyorum. İçimi ürpertmek için karşıma çıkması yetmiyor gibi, kare bir tiyatro salonunun köhne girişindeki karanlığın içinde hiç orada olmaması gerekirken görüveriyorum onu. daha konuşmayı yeni öğrendiğimi hissettiren o bakışlarının altında, ellerimi nereye koyacağımı bilemediğim için ellerine sarılıverdiğim gerçeği de saatlerdir kafamı karıncalandırıyor. gün boyu içimde kötü bir his vardı, meğer aklımın son kırıntılarını kullanışımın habercisiymiş. bu duygular hakkaten benlik değil. bir kasvet, bir buhran, bir sıkışıklık ve tükenmişlik hissi uyanıyor içimde. ama oyunda da denildiği gibi: “ölmeye cesaretin varsa, yaşamak için daha kudretlisin demektir.”
ölmeye meylettim kızım, yaşat beni.

Yorumlar

fikrimuhim
amman allah'ım!! kimse bul onu !