kafamihissetmiyorum
ben aslında bu konu üzerinde çok fazla konuştum etrafımda ki insanlarla mümkün olduğunca da bir şeyler paylaşmaya çalıştım daha onceleri. olumlu bir algı yaratmak adına. bu son olayda , biraz geri durdum. açıkçası bu asla susulmaması gereken bir konu , fakat artık bu mide bulandırmayı da gecti. çok çok fazla üzücü ve artık hani ne ara bu kadar sapık bir millet olduk bize geliyor mesele. tabi asıl mesele şu ki , gördüklerimden söylüyorum bu tecavüz olayında haala kızın namusu gitti şimdi o kız ne yapacak diye bir savunma çabası var. ben bunu da anlamıyorum. bir namustur gidiyor ve bu bacak arasında sadece kadınlara konulmuş bir şeymiş ve namustan sadece kadınlar sorumlu imiş gibi bir algıya dayanıyor.( ama bu olayı gerçekleştiren adamın namusu gitmiyor). ha bir de daha acı olan kızın o saatte sokakta ne işi varmış kıyafeti böyle imiş vs. bu hiç kimseyi ilgilendirmez arkadaşlar. bu hiç kimseye tecavüz etme hakkını da vermez. çok hassas olduğum bir konu. sizden de rica ediyorum bir şekilde buralarda okuyoruz aramızda eğitimciler de var ki onlarada büyük bir iş düşüyor , bu konuda biraz daha bilinçli olup etrafa karşı da onu yerleştirmeye çalışalımm. çünkü nesil bizim elimizde. bizde bizden sonrakilere bir şeyler bırakacağız. herşey tabi ki daha güzel olabilir... kadın veya erkek. hepimize büyük iş düşüyor.

Yorumlar

heracles
bende dile getirmistim namus sadece kadinlara degil erkeklerede verilmistir. hz.yusuf da namusunu korumak ugruna zavira zindaninda bir omur gecirmistir.
foreveralone
namus diye bişey yoktur karakter vardır.
Saçın Bozulmuyor Mu?
namusu cahil olan insan topluluğu... cahile laf anlatmanin ne denli zor olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz... konusarak anlatılmaz, kavgayla anlatılmaz, anlamazlar... İnsan sinifina koyarsak kendimizi üzmüş kendimize hakaret etmiş oluruz.. bacak arasi canavarlari dolu etrafta salyali leş keşler...bunlar kiz olsun erkek olsun ayirt etmeden her biri birer ahlak ve namus cahilleri... eğitimci olarak, ileride ebeveyn olarak her şeyi küçüklükten yetiştirerek asilamaliyiz.. cok derin bilinçli, bir o kadar da anlasilmasi basit olan bu konuyu yetistiriirken kazimaliyiz... namus! kadin degildir... İnsanin ta kendisidir.. sadece bedene yapilmis degil, ruha, kalbe yapilmis her türlü tecavüz namusun asil şeklidir... namus cahilleri ! allah hepimizi korusun, bilinclenip en onemlissi bİlİnclendİrmek icin savasalim..
foreveralone
özgür düşünebilen verimli bi nesil yetiştirmek sizden geçiyor o zaman hayat güzel diyeceğim.
Barışçıl
cehalet bizi bu hale getirdi bacım. bu ülkede doğruları söyleyen insanlara her türlü kötülüğü yaptılar. bu ülkenin hatası bence (niyetim politika yapmak değil, herkesin görüşüne saygı duyarım) eğitim devrimini tamamlamadan çok partili sisteme geçmesi olmuştur. dönemin milli eğitim bakanı İsmail hakkı tonguç bey bu ülkede eğitimde köy enstitüleriyle dünyada eşi benzeri olmayan bir devrim gerçekleştirmiştir. bu devrim üzerine dünyanın çoğu yerinde, çoğu üniversitesinde makaleler yazılmış hatta en son amerika'nın türkiye hakkında hazırladığı askeri raporda bile önemi, kapatılmasının nelere yol açtığı yazıldı. köy enstitülerinin temel amacı uygar bir toplumun temel taşlarını atmaktı. bu konuda verilen ilk emir "güçlü anne eğitimidir”. evet, yanlış duymadınız dostlar, kadınlarımızı hayatlarında kendi ayakları üzerinde duran birer birey olmalarını, aile kurumunda ise güçlü bir anne olmalarını sağlamaktı amaç. çocuk yetişme döneminde zamanının büyük çoğunluğunu annesi ile geçirir. annedir evi çekip çeviren. kadındır topluma, hayata yön veren. babanın da önemi yabana atılamaz elbette. köy enstitüleriyle savaştan yeni çıkmış, büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen, salgın hastalıklarla mücadele edemez durumda olan türk insanına cumhuriyet rejimine uygun, demokrasiyi yaşatacak profili aşılamaktı amaç. ülkenin nüfusunun yüzde 80'i o dönemlerde köylerde yaşıyordu. köy enstitüleri fikri ortaya çıkarılmadan önce köylere hizmet politikası uygulanmaya çalışılmış ancak yapılan hizmetler ya becerilememiş ya da köy insanının beklentilerini karşılayamamıştır. bu devrimi ancak köyün içinden, köyü / köylüyü bilen, köyden bir insanın gerçekleştirilebilmesi mümkündü. bunu da dönemin milli eğitim bakanı İsmail hakkı tonguç bey, bu devrimin hem kuramcısı hem de kurucusu olarak gerçekleştirmiştir. İsmail hakkı tonguç bey'den sonra gelen milli eğitim bakanı hasan ali yücel'de bu devrime sahip çıkmış ve sürdürülebilirliğini sağlamıştır. biz toplumumuzu oluşturacak olan insan profilini oturtamadık dostlar. engellediler bizi. köylüyü kendine köle etmiş toprak ağalarının işine gelmeyen bu devrim (köy enstitüleri ve toprak devrimi/reformu) ilk çok partili sisteme geçişle birlikte o dönem mecliste bulunan toprak ağası milletvekillerinin demokrat parti'yi iktidara getirmesiyle aşamalı olarak sindirilmiş, engellenmiştir. yıllardır türkiye'de, ortadoğu da insanlar ölüyor. bunun temel sebebi cehalet ve çıkarı için gücünü kötüye kullanan insanlardır. biz çocuklarımıza, kendimize güzel bir gelecek inşa etmek istiyorsak elimizi o taşın altına korkmadan koymalıyız. alak suresi'nde "yaratan rabbinin adıyla oku!" emriyle bunu yapmalıyız. okumalıyız, okumalıyız ki dünyada olup biteni, insanlığın bu hale nasıl geldiğini anlayabilelim, güzel bir gelecek inşa edebilelim. sadece köy enstitülerini araştırsanız bir dünya bilgiye sahip olacaksınız. kinyas kartal kim öğrenin. ankara üniversitesi dergiler veri tabanında yer alan "köy enstitüleri" isimli pdf yi indirin okuyun! biz bu sorunlardan kurtulmak ve insanca yaşamak istiyorsak güzel insanlar olmalıyız, güzel bireyler yetiştirmeliyiz. bu kanserden kurtulmamızın başka yolu yok. bu ülke şehitlerimiz sayesinde kuruldu, gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkes elini taşın altına koyarak canını feda ederek bu ülkenin temellerini attı ve bize bugünleri sağladı. üniversitede okuyan kadınlarımız, kendi ayakları üzerinde durabilen ve evladıyla geleceğe kendinden iyi bir iz bırakan birer anne olmak istiyorsanız ne olur kendinizi buna göre yetiştirin. okuyun, daima ileriyi düşünerek okuyun. İyi insan olun. erkek arkadaşlarımız ileride iyi bir aile ortamı kurmak, insanca yaşamak, iyi bir evlat yetiştirmek, evladınızla gurur duymak istiyorsanız sizde düzgün bir karaktere sahip olmak için çabalayın, bunun için okuyun. İnsan deneyimledikleriyle, okuduklarıyla, sorgulayıp öğrendikleriyle karakterini inşa eder. artık insanlar, hayvanlar zarar görmesin. gerçekten kötü bir haber duymaktan bıktım usandım artık. yaratılanın yaratılana zulmü bitsin artık! İnsanlar istediği saatte dışarıda güvenle dolaşabilsin, bir kadın hayatını tedirginlikle geçirmesin. bu ülkedeki kanser sadece kadınlara zarar vermiyor, erkeği de zarar görüyor. nadiren yaşandığı veya gün yüzüne çıkarılmadığı için sadece kadınlara zulmediliyor zannedilmesin. hapishanelerde erkek çocuklarına yapılan istismar ve saldırılardan tutun, şehrin pek bilinmeyen kenar mahallelerinde(!) genç yaşta erkeğe bile istismar yapılıyor. öncelikle öğretmenlik okuyan, sosyal hizmet okuyan arkadaşlarımız lütfen bu olan bitene sessiz kalmasınlar, yeni nesil öğretmenlerimizin eseri olacaktır. bu coğrafyada heba olan binlerce potansiyel size emanet. gittiğiniz yerde bunu başarın. sosyal hizmet uzmanları, bu ülkedeki sorunları saptamak, sesini çıkaramayan-zarar görenlerin sesi olun. artık öyle bir haldeyiz ki, uzun zamandır kitap okumayan beni okumak üzerine yazı yazdırır hale getirdiler. kalın sağlıcakla. umarım yazım onaylanır.
kafamihissetmiyorum
@bariscil ben çok teşekkür ederim bizi aydınlattgn için , bu konu da ki hassasiyetin ve ilgin için seni kutlarım. bahsettiğin isimlere ve pdf ye mutlaka bakacağım.
Barışçıl
rica ederim. dediğim şeyleri okumak zorunda değil kimse, ben okumayacağım o kitapları, arşatırmayacağım dediklerini diyenlere de saygı duyuyorum. hitap etmek istediğim yer insanların kalbi, vicdanıdır. eğer kendilerini iyi insan olarak tanımlıyorsa bir birey, şahit olduğu her haksızlığa dur demek için elinden geleni yapmalı, kötünün kötülüğüne ortak olmamalıdır. kimsenin inancını sorgulamak haddime değil ama inançlı olan insan da inancı gereği empati kurmalı, kötüden korkmamalıdır. çoğunlukta bir bencillik, bir kaçış durumu, bir korkaklık söz konusu. bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafası bizi bu günlere getirdi, unutmayın. :)