Sözlük Başlıkları

gördüğü kardan adamı yıkan insanlar
küçükken ilk yağan karda dışarı çıkıp oynamayı çok severdim. mutlaka kendi çapımızda da bir kardan adam yapardık. sık sık pencereye çıkar ne durumda diye bakardım. tabii ki başlıktaki insanlardan birine denk geldiyse anında sebepsizce yıkılmış olurdu. şimdilerde de her kış mutlaka bir yerde bu insanlardan birinin videosunu görüyorum. vandal mısınız ya? İnsanların tatlı tatlı uğraşıp anılar biriktirdiği bir şeyi neden gelip yıkıyorsunuz? ben görünce mutlu oluyorum puan filan veriyoruz hatta o kardan adamı yapmasak bile üzerinden bir eğlence buluyoruz yine kendimizce. sizin derdiniz ben anlamadım.
2 gün
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
dün çaldığı şarkının ne olduğunu ankette sorunca cevap vermiştim. binleeerce kişinin içinde gelmiş benim cevabım doğru diye mesaja 😊 şundan koymuş. bir de düğün tarihi yazsaydın yok artık yani.
15 gün
kahramanmaraş depremi
üzerinden geçen iki yılın sonunda ülke olarak ne kadar bilinçlendiğimizi sorgularsak bırakın bir adım ileriyi geriye bile gitmiş olabiliriz. bolu' da yaşanan vahim olayda tıpkı depremde tuzla buz olan binalardaki o zihniyeti gördük. daha fazla zengin olmak uğruna nelerin kolayca gözden çıkarıldığını gördükçe insanlığın geldiği nokta adına utanıyorum. İnsanlar canlarıyla uğraşırken bazı insanların çok kötü düşüncelerle hareket edip krizi fırsata çevirmeye çalışmaları da apayrı bir rezillik. sadece bununla da kalmayıp böyle bir depremi yaşamış bazı insanların da hâlâ fırsatçılık yapabiliyor olmasına bir süre daha şaşıracak gibiyim. çünkü kabullenmem gerçekten çok zor. ki işin bu tarafı adına söyleyecek çok şeyim var ama neyse. o gecenin sabahında haberleri görünce hissettiğim korkuyu, üzüntüyü, tanıdıklarımızdan haber almak için telefonun başında nasıl çırpındığımızı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. yıkılan binaları gördükçe ve birilerine ulaşamadıkça insan artık şey düşünmeye başlıyor. hepsinin kurtulmuş olması imkansız ama hangisi ya da hangileri.. hiçbirine konduramazsın ki nasıl yapacaksın. bu o kadar kötü bir his ki gerçekten insanın gözünün önüne geliyor bir de istem dışı. geldiğimiz noktada ise sevdiklerimi kaybetme korkusu ve onların öldüklerine dair gördüğüm kabuslar kaldı. uyumak bile istemediğim günler oldu sırf bu yüzden. bir sene önceye kadar gerçekten tedavi bile olmayı düşüneceğim boyuttaydı neyse ki artık epeyce azaldı. allah bir daha böyle bir felaket göstermesin. hayatını kaybedenlere allah rahmet eylesin. yakınlarına sabır versin. bizler uzakta böylesine acı hissettik onlar bizzat yaşadılar. çok ama çok üzücü, zor günlerdi..
2 yıl
gıda ve tekstil ürünlerinin kalitesizleşmesi
özellikle son birkaç senedir bu durum zıvanadan çıktı. bundan yaklaşık 10 sene önce şimdilerde de meşhur olan bir çikolatayı aldığımda paket paket bitirmek geliyordu içimden öyle lezzetliydi benim için. seneler içinde o tadın değiştiğini hissettim evet ama geçen gün markette gezinirken çoktandır almıyorum diye aldım o tadın yüzde kırkı alınca kalmış. sadece şeker tadı geliyor. yarısını bitiremeden kaldırdım dolaba koydum. ki çikolata sevgim öyle pahalı ucuz ayrımı da gözetmezdi hepsi benim çiçeklerim. zerre ilgimi çekmiyor artık inanılmaz bir şey benim adıma. aynı şey bütün gıda ürünlerinde geçerli. bu konuda çok mutsuzum ya. domates alıyorsun kokusu zaten bitmiş durumda ama tat da kalmadı. karpuz alıyorsun eski tat o koku yok. yazın akşam üzeri kahvaltısı gibi bir şey yapılır hani. tost, çay, domates filan olur. hiçbiri o zevki vermiyor ya çok üzücü. benzer sıkıntı giyimde de var. bundan 12 13 sene önce ya iyisi olsun senelerce giyeceğim zaten diye aldığım gömlekleri, pantolonları gerçekten senelerce giydim. bazı gömlekleri hala giyiyorum o derece. geçen sene aynı mağazadan aynı düşünce ile aldığım gömleğin rengi soldu bile. yani 3 lira fazla vereyim de iyisini alayım diye bir şey bile kalmadı. gerçekten iğrenç bir zaman.
19 gün
sevip sevmediğimizi anlayamadığımız şeyler
zurna. mesela düğünlerde hiç hoş olmuyor ama aşağıdaki türküde ne kadar yakışmış.


27 gün
ben yandım bari siz yanmayın tavsiyeleri
alışveriş yaparken bazı dükkanlarda size sürekli öneriler sunup "baktığınız da iyi ama şu çok daha iyi bak mesela benim arkadaşımın halasının görümcesinin kızı kullandı bir ayda şöyle iyi geldi böyle faydasını gördü" diyen birine kanmayın.
27 gün
yeni şifreniz eski şifreniz ile aynı olamaz
teknoloji biraz daha ilerler de o an bilgisayar karşısındaki halimle dalga geçip arkadan gülme efekti de verirler diye endişeliyim.
1 ay
gassal
çoğu insan gereksiz abartıldığını ve bir sürü sebeple gündeme geldiğini söylüyor. tamamen saçmalık. siz her kanalı değiştirdiğinizde skandallarla dolu dizileri, filmleri görmeye o kadar alışmışsınız ki dizinin gerçekliği bile size yavan kalmış. evde 12 cm topuklularla gezip ortalık karıştırıp kaos çıkartan, kimin eli kimin cebinde belli olmayan, kara para aklamayı anlatan karakterleri görmekten normallik algınızı yitirmişsiniz. her cümlede en az 3 4 tane küfür ederek espri yapılmasını samimiyet algısıyla komedi olarak görmeye başlamışsınız. o yüzden tek bir argo ifade kullanılmadan insanı gülümsetebiliyor olmasına, hayatın tam ortasından bir konuyu anlattığı bu gerçekliğe abartı gözüyle bakıyorsunuz. baki, yalnız olmanın ne demek olduğunu o kadar gerçek hissettiriyor ki izlerken resmen çaresiz hissettim. sürekli aynı oyuncuları görmekten bıktığımız süreçte bence hem konusuyla hem oyuncularla hem de hissettirdiği gerçek duygularla bile 10/ 10 puana layık.
1 ay
bir anda evde panik yaratan çok basit şey
eve çekirge girmesi. garibim doğal olarak abuk subuk yerlere zıplayıp çıkmaya çalışıyor. salak mısın pencere şurada açık oraya gitsene diye ona kızarken ufacık hayvana dinozor muamelesi yaptığım için (bazıları gerçekten dinozor kadar ama neyse) her seferinde kendime daha fazla söylenmeden geçmem. her yaz sınavım gibi ya
1 ay
bir anda gelen unutkanlıklar
kitabın içindekiler kısmında ilgili bölümün sayfa numarasına bakıp sayfaları hızlıca çevirirken numarayı unutmuşluğum var.
6 yıl
en nefret edilen sesler
sakız çiğneme sesi. özellikle de toplu taşıma araçlarında olan versiyonu. yazarken bile sinir geldi.
5 yıl
korku filmi sevicilik
İnsanın ağlama ihtiyacı duyup şarkı dinlemesi ya da film izlemesini anlıyorum. ama korkmak istemek.. yani arkadaşlar sizce de biraz tuhaf değil mi?
5 yıl
2025
34 dakikadır içinde bulunduğumuz sene. fark ettim de yeni yıl heyecanı duyan kimse kalmamış. yooo ben varım diyen arkadaşlar varsa da istisna olduğunuzu kabul edin ve bu heyecanı korumaya özen gösterin lütfen. İyi seneler..
1 ay
hamsiden kornişon sarma turşu
bu hikayede kornişon turşulara çok üzüldüm.
5 yıl
kuaförlerin istenilen saçı kesmemesi
İstenilen şekilde kesim yapan kuaför dört yapraklı yonca bulmakla eşdeğer olay. bin tane örnek fotoğraf da göstersem kendim de anlatsam hatta çizsem de olmuyor. neden diye sorgulamayı bırak akay sen de manyak gibi taktın buna diyorum ama yine sorguluyorum sjsgs hadi modeli anlarım kesemez ama istenilen kadar neden kesmiyorlar anlamadım gitti. bugünkü diyalog: ( akay=a kuaför: k)

a: boyundan çok gitmesin, uzatacağım. uçları temiz olsun o yüzden bir iki santim kadar yeter. önlerini de şuradan keselim burası biraz kısa başlasın çabuk uzuyor.
k: evet evet, tamam anladım ( saçı süzüyor o esnada)

sonuç ne istediğimden daha fazla bir kesim. hayır arıza da çıkardım zamanında bu konu hakkında ama olan oldu. e kısa kesmişsiniz ben bu kadar istemedim deyince sen bu kadar kes dedin oluyor. bu kadar kendimi bilmiyor olamam ya bence. kendim düzgün kesebilsem yemin ederim gitmem deli ediyorlar insanı. İşin tuhaf tarafı önlerini de kesmemiş bile neredeyse sjsgs kurutunca anlaşıldığı için tecrübelerime dayanarak bana kinlenip daha da beter edeceği için burası istediğimden uzun olmuş da demedim. bilerek yapmıyorlarsa bu konunun araştırılması gerektiğini düşünüyorum. allah aşkına sosyologlar, psikologlar şu konuya bir el atıverin.
3 ay
orijinalini bildiğiniz şarkılar
İlk dinlediğimde kadının söyleme şekli içimi eritmiş ve allahım onlar neler anlatıyor kim bilir bir bakayım demiştim ve bunları nasıl bu kadar duygulu söyledin diyerek biraz sitem etmiştim. derin anlamları olduğuna dair birkaç yerde yorumlarla karşılaştım. şarkıda geçen fosforun kullanılma amacını da anladım ama sözlerde biz ya. müzik o kadar güzel ki saçma sözlerle bile tolere ediliyor galiba. mesela bu kadın söylerken de her şeyi yak sözleriyle söylüyormuş gibi geliyor o kadar aklıma gelmiyor baktığım sözleri bile.
3 ay
go oyunu
oynamayı biliyorum sanıyordum çeyreğinin yarısının dokuzda biri kadar filan biliyormuşum. şans eseri önüme düşen bir video serisi ile bu sonuca vardım. basit ama karmaşık bir oyun. tarihsel açıdan çin topraklarında ortaya çıkmış. zamanında çin kralının (adını unuttum) oğlu astronomi derslerinde zorlandığı için ve yıldızların yerini daha kolay öğrensin diye ortaya çıkmış. sonra da halka inmiş, yollar aşıp bütün dünyaya yayılmış. oyunun temel amacı en fazla alana sahip olabilmek. bunu yaparken binlerce olasılığı hesaba katmak ve ona göre hamle yapmak gerekiyor. oyuna siyah taş başlıyor. kim siyah taşı alacak ve oyuna başlayacak kısmı bile kurallarla belirlenmiş öyle de sınırları belli, kuralları net bir oyun. bunu kendime neden yapıyorum diye düşündürttüğü de oluyor ama dip köşe ne varsa öğrenmeye, stratejilerini araştırmaya niyet ettim. bu merakımın sabrını da rabbim verir inşallah sjshd
3 ay
dubai çikolatası
İçine kavrulmuş kadayıf, fıstık ezmesi ve tahin karışımı koyulan çikolata. çikolatayı çok seven biri olarak bir kez bile denemeyi düşünmedim, istemedim. brownisinden, pastasına kadar her çeşidini yapmayı deneyen insanları gördükçe daha da soğuyorum. bu kısım benim huyumdan gerçi ama neyse konumuz bu değil. linçlenmeyeceksem abartıldığını hatta ve hatta oldukça ağır bir tadı olduğunu düşünüyorum.
3 ay