neria
hayallerim var benim herkes gibi gerçekleştirmek için uğrunda full konsantrasyon çaba harcadığım. ama ne oldu da bi ara boşladım her şeyi ve tüm bunlar uçup gitti kafamdan. ne oldu da tüm o çalışma hevesim ve tutunduğum hayallerim bi anda görünmez oldu. çünkü kendini bilmez insanların hayatıma girip kafamı karıştırmasına izin veriyorum. bunu fark ettiğimde biraz geç oldu evet ama en azından bir daha bu hatayı yapmam. sebep her ne olursa olsun bundan sonra sorunlu insanların hayatıma bulaşmasına izin vermek yok evet bu bir karar. bir daha sadece birilerine yardım etmek adına değil her ne için olursa olsun özellikle şeref ve ahlak yoksunu insanların hayatıma bulaşıp kafamı karıştırmasına izin vermek falan yok. toplumun algılarımız üzerinde yarattığı yargılardan etkilenerek karşıma geçip ergen triplerinde takılan saçma birine “artık ben de sevgili yapmalıyım” kafasıyla şans vermek yok. ben bu kafaya nasıl girdim bunu nasıl yapabildim. kendime kızıyorum. bir şansı bile hak etmeyen evrimleşememiş bir oluşuma nasıl şans verebildim ve az da olsa zamanımı almasına nasıl izin verdim. neyse ki bunu bir tecrübe, ders çıkarılacak kısa bir konu olarak değerlendiriyorum ve yeniden bir şeylere adapte olmaya çalışıyorum. kendi kendime hep demişimdir bir kez ağzın yandı ve akıllan, bu konular sana göre değil hayatına bak akışa bırak falan ama yok ne oluyorsa artık bir anda beynin tüm fonksiyonları devre dışı kalıyor kalp tüm bedeni ele geçiriyor. sonunda da kaçınılmaz lanet okuyuşlar. ama şu an kendimi toparlamalıyım hem de bir an önce. boş boş gezenlere değil şu anda bir yerlerde ders çalışanlara odaklanmalı ve bir an önce yarışa geri dönmeliyim. şu gaza getiren motivasyon videolarından falan mı izlesem bilemedim. bir şeyler yapmalıyım acilen gaza gelmem gerek.
neria
ders çalışmam gerek canım istemiyor. test çözmem gerek canım istemiyor. abur cubur yiyip dizi film falan izlemek istiyorum ama bunu yapınca da vicdanım acıyor. vicdanım acımasın diye biraz derse bakayım diyorum ama o anda da çalışmamak için her şeyi yapıyorum. saçma bir döngünün içine girdim. bir tek ben mi böyleyim acaba? okulda çalışmaya teşvik edici yerlere gidiyorum ama bu seferde telefon elimden düşmüyor yine çalışamıyorum. kalabalıklar içerisinde her şeyin bi anda soyutlandığı ve kendime odaklandığım o anları çok severim mesela onu da yapayım diyorum yine olmuyor mutlaka bir arkadaş gelip muhabbet başlatıyor yine dalıp gidiyorum hayata. kendimle savaş veriyorum ama çalışmak için mi çalışmamak için mi henüz bunu bile çözemedim.
neria
birçok kişi çevresi arkadaşlarla dolu sosyal biri olmak ister özellikle üniversite ortamında. bense yalnız kalmaya çalışmak konusunda yoğun bir çaba içerisindeyim. birilerinin derdini dinlemek, yardım etmeye çalışmak, birileriyle bağ kurup hayatına dahil olmak vs. o kadar yordu ki beni artık pes ettiğim noktadayım. sakinleşmek ve kendime odaklanmak, huzuru hissetmek istiyorum. başkalarının dertleriyle dertlenip onlar için kendimi paramparça yapmak ağır bir yük bindirdi omuzlarıma. bir süre hayatın bir köşesinde kitabıma gömülüp arada derslerle boğuşursam bu yük zamanla kalkar diye umuyorum. yaşam merkezi’nde o dışarıdaki masalarda bazen böyle tek başına oturmuş kitap okuyup çay içen insanlar görüyorum kalabalığın arasında. öyle insanları izlemek bile huzur veriyorken öyle olmak nasıldır kim bilir.
neria
bunaldım artık. herkesten ve her şeyden. bu şehirden insanlardan. o çok değerli olan ve kimseye vermeye kıyamadığınız sevginizden. bencilliğinizden. yalanlarınızdan bahanelerinizden. mücadeleyi göze almaktan korktuğunuz için elinizdeki hazır lokmayı
size faydası olmamasına hatta zararı olmasına rağmen kabul etmeye kendinizi ikna edişlerinizden. kendi bencil hisleriniz tatminleriniz için başka insanları kullanıp heyecan bitince ne yapsam da başımdan atsam deyişlerinizden bıktım artık. dün verdiğiniz ümitleri bugün inkar etmenizden. yolunda giden bir hayatı intiharı planlama aşamasına getirip düşüncesizce çekip gitmeyi nasıl kurgulayabilir bir insan. nasıl bu kadar bencil olabiliyorsunuz. ne ara hislerinizi kaybettiniz.