syada
bugün saat 6-7 gibi salih ustada iki arkadaşınla oturuyordun. üzerinde beyaz bir tşört vardı omzunda gül işlemesi olan... yeşil beyaz, küçük boncuklu bilekliğindeki nazarlık umarım işe yarıyordur :) zira seni bir daha göremeyebilirim öyle hoştun.
syada
bu aralar adını duyunca 'karlı kayın ormanı' tekrar tekrar okunuyor kafamda.
syada
pelitköyün oralarda,elinde sanırım kargo poşeti taşıyan, hırçın kız :) denize doğru bir hırsla gidince peşinden koşup 'yapma dünya güzel' demek istedim ama sen atlamadın :)
syada
yaşamak için sevgili şart mı arkadaş?
syada
bugün olimpiyat açılışındaki konuşmalar neydi öyle. hepsi ayrı facia,hepsi ayrı rezaletti. belediye başkanının mart ayında olduğumuzu sanmasına diyecek bir şey bulamıyorum...
syada
sevgili hocam arkadaşlarla dini konularda tartışırken rivayetlerle desteklenen her şeyi kabul ettiklerini görüp daha fazla tartışmamak için 'tamam ben ateistim' diyip konuyu kapatmaya çalışıyorum. günah mıdır hocam beni aydınlatır mısınız
syada
'aklından ne geçiyor hınzır' yazısını görünce gözlerimin önünde bir şimşek çaktı. ne pis adamım demem 10 saniye aldı. böylelikle kendi rekorumu geliştirdim :)
syada
herkes kötü şeylerin olacağına inanıp duruyor. gerçekten neye üzüleceğimizi mi bilmiyoruz yoksa neyle mutlu olacağımızı mı? hayallerimiz deste deste paralardan ibaret. peki ya icraat? oturduğumuz yerden para bekliyor,hoşumuza giden kızın,arabanın,evin,işin önümüze serilmesini bekliyoruz. peki bu kırmızı halının üstünde yürümeyecek kimse yok mu? yani bir otobüs yolculuğunda, bir hayvan sürüsü peşinde,bir semt pazarında,bir kahvehanede canı gönülden mutlu olunamaz mı? arkadaşlar kötü düşünceleri bir kenara bırakalım kötü şeyler de en az iyiler kadar zor oluyor. birbirimizin inancını kırmaktan da bir şey kazanmıyoruz madem bırakalım kim nasıl istiyorsa mutlu olsun.
syada
arkadaşlar siz siz olun birisi ortaya bişey atınca çok saçma diyip lafa başlamayın :d
syada
ulan fazla aşk acısı çekiyor bu millet. terk etmeler gitmeler aldatmalar platonik takılmalar vs. platonik takılana saygım sonsuz çünkü durumları baya değişiklik gösterebiliyor. geri kalan için de düşüncem bir kızın da bir erkeğinde kovalamaya zorlamaya değer olmadığıdır. bir erkek olarak bana kız mı yok diyorum kafam otomatikman 'doğru lan bu kim köpek ' moduna geçiyor. yapmayın acıyın kendinize vefasıza vefa göstermekte aptallıktır
syada
burada bazı arkadaşların edebi yazılarını görünce mutlu oluyorum. 4 yılım bu konuda hezimete uğradı resmen. kafa kızlar kafa adamlar hep daha cazip gelse de tüm arkadaşlarım tarafından utandırılsa köşeye sıkıştırılsa da ben en çok böyle insanları sevdim. okumaya ders kitaplarıyla başlamış ve ders dışında bir hobisi güzel alışkanlığı olmayan insanlarla karşılaşmaktan bıktım. alışveriş merkezlerinde kafelerde karı kız muhabbeti yapmaktan bıktım. oturup sabahlara kadar birşeyler tartışabilirdik günün yarısını uyuyarak geçirdikten sonra uykunuza hakim olabilseydiniz. ne zaman ciddi birşeyler konuşulacak gibi olsa 'boşver benim uykum geldi' lafından bıktım. hocalarımızın doğru düzgün bir tartışma ortamını başka sınıflarda yaptıkları esprilere söz gelsin diye açamamasından bıktım. doğru olanın değil de ' o da böyle yapmıştı'nın kabul görmesinden bıktım. şimdi bu güzel insanlar bahsettiğim bıkkınlıkları yaşamak zorunda kalmıyorlar. çünkü onlar sıçrayarak ilerlerken ben süründüm. keşke beni de uyarsaydınız...
syada
kulaklık senin kulağındaydı ama müziğin sesi benim için bile yüksekti gerizekalı ! ne dinlediğinizi duymak zorunda değiliz. kulaklık sizin için, illa beraber dinleyeceksek hoparlörle gezin olsun bitsin
syada
yeni gelen arkadaşlar burayı İngiliz kraliyet ailesi seviyesine çıkardı. merhaba ile lafa girmeler iyi geceler demeler falan :-) hepiniz hoş geldiniz
syada
yemekte şap kullanılıyor mu sorusana 'bir tesirini görmedim' diyesim var ama hep bu ahlaki normlar :)
syada
bir ben miyim evine gitmek istemeyen? söylemediğim yalan uydurmadığım hikâye kalmadı o şehre gitmemek için. yirmi yıl yaşadığım yer nasıl bu kadar çekilmez oldu. gözü açılmak bu galiba ama dozunu tutturamadık.neyse tatilin çabucak bitmesi dileğiyle :/
syada
yok arkadaş bu iş memlekette kalarak olacak şey değil. kafam dayanmıyor,psikolojik olarak iflasımı açıklayacağım diyordum. cevap manidardı :) dedemin bir lafı var dedi. ee abi? İnsanın k**ı gurbet suyu çekince yerinde duramaz" ne diyeyim lan şimdi diye düşündüm düşündüm bir kaç gun sonra cevap veririm dedim kaçtım :)
syada
üç yıl oldu şu okulda doğru düzgün bir çevre edinemedim. babasına çene yapma diyecek kadar uykulu, tüm hakaretleri kabullenebilecek kadar şapşal, parasını ölümüne saklayacak kadar sahtekar, her şeye rağmen hiç kötü bir şey yokmuş gibi umursamaz,'nerdesiniz' diye telefon ettiğimde 'nerde olacağız olum evdeyiz' diyecek kadar asosyal ve burada bahsedilemeyecek bir sürü şey yapan insanlar tanıdım. kişisel görüşüm insanların kendilerine benzeyen insanlarla yakın oldukları. psikolojimi bozdular kendime sormadan edemiyorum benim ne işim var bunlarla diye :)
syada
mutluyken nasıl uyuyor insanlar anlamıyorum. benim için böyle zamanlar çocukluğumdan bir bayram sabahı beklemek gibi oluyor. bu zamanların azlığı da önemli tabi. dört yıl önce not düştüğüm kağıt parçasının oluşturduğu tebessüm... İyi ki vardın. kaybetmiş olmak değil iyi olarak anabilmek önemli.
syada
küçükken bakkala gidip tuz ruhu almamı söylemişlerdi. daha önce böyle bir şey duymamıştım hiç bakkala gidene kadar karıştırdım tabi. bakkalın sahibine sordum 'ruh tuzu' var mı diye :) adam birkaç saniyeliğine şoka girdi. sonra çok normal bir şey demişim de bakkalda yokmuş gibi yaptı :) yüz ifadesi aklıma geldikçe gülüyorum hakkını helal etse bari :)
syada
odın ilginç bir intihar girişiminden ve şaşırtan bir suçtan bahsetmiş. aklıma bir haber geldi. trabzon'da iki hırsız bir bankayı soymaya yeltenmiş içerdeki 17 silahlı müşteri tarafından tutuklanmış. hırsızlardaki evlat acısı etkisini mi düşüneyim, 17 silahın ruhsatının dahi sorgulanmamasını? :)