günlerdir uyuyamıyorum, uyku ihtiyacımı uyuyakalarak karşılıyorum. İştahım kapalı yemek yiyemiyorum. midem baştan sona yediğim ihanetler ile dolmuş durumda. bazen çok yalnızlaşıyorum. çevrem kalabalıkken en yalnız kişi oluyorum. kalabalığa dahil olunca aksi tavırlar ile soyutluyorum kendimi. son zamanlarda. evet son zamanlarda bunlara fazlası ile maruz kalıyorum. beynimin içindeki sinirlerde dolaşan yavru akrepler var. hepsi iğrenç bir şekilde büyümeyi beklemeden, üreme evresine gelmeden çoğaldıkça çoğalıyor. beynimin basıncını arttırıyorlar. sinirliyim, gerginim, kırgınım ve bir o kadar da üzgün. koskoca bir hiçlikteyim. kendimi bulamayacağım kadar büyük bir hiçlikte. tahammülüm de yok kendimi aramaya.
gittikçe kayboluyorum.
nicki kaydedeli birkaç gün olmasına rağmen yazıp yazmamakta kararsızdım. aslında ilk kaydettiğim gün uzun uzuna, hadi çok uzun olmasa da uzunluk niteliği taşıyabilecek bir yazı yazmıştım. yazının sonlarına doğru yaklaştıkça bilgisayarın şarjı azalmakta olduğu halde kapanırsa göndermem deyip şarja takmamıştım ve sonuç olarak bilgisayar kapanmış, yazımı gönderememiştim. İyi ki de göndermemişim. sinirlenince, üzülünce, bir şeyleri kafama çok takınca fazla saçmalıyorum. bu sebeple kalemim en saçma insanın bile saçmalayamayacağı kadar çok saçmalıyor. kısacası yazının ve yazmanın b*kunu çıkarıyor. neyse işte, bu gün o kararsızlığa son verip aklımda bin bir türlü kargaşa varken saçmalamak istedim. siz de bu yazıyı okuyarak bu aptallığa dahil oldunuz. size de bazen b*ktan bir hayat yaşıyormuşsunuz gibi gelmiyor mu? hani ne bileyim. k*çınızı yırtsanız da bazı şeyleri gerçekleştiremeyecekmişsiniz gibi hissetmiyor musunuz? peki bunlarla karşılaşınca nasıl çıkabiliyorsunuz bu durumdan. yok yani, ben yapamıyorum. çıkamıyorum bir türlü. sonra kanalizasyonda yaşayan sıçana dönüyorum. üstüm başım pislenmiş ve b*k kokar durumda buluyorum kendimi.
sıkıldım devam etmek istemiyorum.
…
sıkıldım devam etmek istemiyorum.
…