burdaki ilk paylaşımını sekiz sene önce, son paylaşımımı ise beş sene önce yapmışım. hepsi de sün gibi aklımda. o günleri çok özlüyorum. hatta yazdığım paylaşımları görünce çok gülüyorum "ben bunları hangi kafayla yazmışım" diye :) neyse 10 ağustosta öğretmen atamaları için samsun' da mülakatım var. bakalım bu şehir yüzümü yine güldürecek mi :)
odamda bir böcek gördüm, tam öldürecektim ki aklıma birden gregor samsa geldi ve vazgeçtim. hepimizin dönüşüme ihtiyacı olduğunu anladım; bilhassa da merhamete
buranın üç sene öncesini hatırlıyorum da; yazılanlar, duygular, muhabbetler insanın yüzünde sıcak tebessümler bırakırdı; ama şimdi baktığımda zamanın çoşkulu ve yorulmaz telaşı buradaki sevimli muhabbeti süpürmüş gibi sanki. öyledir genellikle; eskilerden kalma bir tutam güzellikleri hep saklar, kalbimizin çizik duvarlarına çerçeveleriz. ben de kayıp giden şu cümleleri tutmaya çalışırken, rastladığım viran bir oda da çerçeveli bu resmi gördüm. ve yaşadıkça kendimizin ressamı olduğumuzu anladım. İnsanlar bazen söylediklerimi anlamadığını söylüyor; bu yüzden çok uzakmak değil amacım, sadece yüreğinizi gezmenizi öneriyorum; eminim sizleri bekleyen birkaç yolcuya rastlayacaksınız. ve inanın, duyguların dalgalı girdabından sizi o yolcular kurtaracak.
malumunuz yılın son demlerindeyiz. hatırımda kaldığı kadarıyla diyebilirim ki her yeni yılın mutluluğa gebe olduğunu düşünmüşümdür. İnanın içimde ki şehri bu umutla korurken, o umudum veba gibi her yeri sarmalayıp yok etti ve beklentilerimde bu enkaz altında kaldı . artık ıssız, kasvetli ve yıkık bir dünyam var. ve bütün bu tahribatı umudum, hayalim dediğim insan yaptı. tek başıma bu kalıntıları tamir ede dururken yeni yıldan nasıl bir beklentim olabilir ki ?
İlk dönem benim için hayli mahzun ve zor geçti. elbette buna notlarim da dahil , kaldığım derslerde. lâkin bir karakter çıktı karşıma , onu romanima dahil etmek istedim ama kabul etmedi. bende biraz cümle biriktirdim onun için ve romanima baş karakter teklifi mi yinelemeye karar verdim . bu gece benim için ; evet demesi için , duama amin der misiniz ?
merhaba :) 3 dersten büte kaldım ama inanır mısınız zerre umrumda değil. hiç beklemediğim bir anda güzel ve iyi bir insanın mesajı ile üzerimde ki muğlak ağırlığı tebessume ve umuda bıraktım. güzel kelimeleri kusursuz cümlelerini oluştururken, bende kendisine kendi deyimi ile "binlerce kez amin" dediği duayı ediyor olucam. zira o iyi kalpli insan; benim hayalimi benim arzu ettiğim kadar istiyor, benim duama ortak oluyor. şimdi soruyorum, duamıza ortak olan narin ve berrak ruhlu kaç tane dostumuz var ? sanırım bir tanesini bu gece tanıdım ve umarım ettiğimiz ortak duaya dostluğumuzun daimliğide dahildir.
:))
:))
ne yapalım, her zaman istediğimiz şeyler olmuyor. İnsanlara anlatamadığımız, kendi içimizde tek başına savaştığımız durumu sadece yastığımız biliyor aslında. göz yaşlarımızın nemini yastığımızdan başka kim hissediyor ? gece aklımıza gelen ve imkanına ihtimal vermediğimiz sevgilinin sevgisi mi ? tam sol tarafımızda üzülen kalbimize şahit olan, anlatmak istediklerimizin tümünü yastığımıza dökmüyor muyuz ? en sonda uyuya dalıp yarın onu görmenin iyi mi kötümü olacağını bilemeden tedirgin bir şekil de uyanmanın yükünü çekmiyor muyuz ? İşte tek başına sevenlerin hikayesi böyledir. en çok da karanlığı severler çünkü kendileriyle baş başa kaldıkları anlardır geceler... kapatırlar ışığı, birde ruhuna özel, güzel bir müzik ama sözü olmayanlardan. zira sözlerini kendileri armağan ederler.her seferinde aynı müziği dinlemelerine rağmen sürekli farklı
sözler dökülür dudaklarından.ne olmuş yani bizi kimse sevmediyse sevmeyi de unutmadıkya. bu bizim elimizde olan bir şey değil ki tamamen yazgı. hayır ne yapabilirim, nasıl umutlanabilirim. ufacık bir şeyi büyüten ve abartan biri olarak bile karşılık bulmanın umudununu aramaktan yoruldum, hemde çok yoruldum.belki umutlarım sürgündedir ve aramak beyhudedir. bilmiyorum işte böyledir benim ve benden olanların hikayesi. aslında bütün sorun bur da zaten, sadece benim hikayem olması ve hikayeme roman gibi başlaması.bazende hiçbir şey olmamış gibi kendimizi kandırmaya çalışırız. dilimizden 'sevmezse sevmesin deriz' ama kalbimiz bizim kara kutumuz dur, asıl düşüncelerimizi orda gizleriz. asıl düşüncelerimiz asil düşüncelerimizdir, bizi biz yapan temelimizdir.dilimizle gizlesek de bazı şeyleri, kalbimiz bilir asıl hakikati.
sözler dökülür dudaklarından.ne olmuş yani bizi kimse sevmediyse sevmeyi de unutmadıkya. bu bizim elimizde olan bir şey değil ki tamamen yazgı. hayır ne yapabilirim, nasıl umutlanabilirim. ufacık bir şeyi büyüten ve abartan biri olarak bile karşılık bulmanın umudununu aramaktan yoruldum, hemde çok yoruldum.belki umutlarım sürgündedir ve aramak beyhudedir. bilmiyorum işte böyledir benim ve benden olanların hikayesi. aslında bütün sorun bur da zaten, sadece benim hikayem olması ve hikayeme roman gibi başlaması.bazende hiçbir şey olmamış gibi kendimizi kandırmaya çalışırız. dilimizden 'sevmezse sevmesin deriz' ama kalbimiz bizim kara kutumuz dur, asıl düşüncelerimizi orda gizleriz. asıl düşüncelerimiz asil düşüncelerimizdir, bizi biz yapan temelimizdir.dilimizle gizlesek de bazı şeyleri, kalbimiz bilir asıl hakikati.
vizelerin bitişi ile herkes yolda , bende bunların arasında... gece yolculuğunun keyfini çıkararak, sokak lambalarını izleyerek. müziği mi dinleyerek ve dinlenerek gidiyorum. birazdan uykum ile buluşacağım , ben ona hazırlanırken sizde kendinize iyi bakın, hoşçakalın
vay be ! tatil ne çabuk geçti ve gitti. zamanın ve paranın hiç dostluğu yok bu hayatta . annemin üzgün oldugunu belli etmeyerek el sallamasi , babamın sigarasini yakarken caktirmadan bana bakmasi ve benimde hafif tebessumum... bu anı , yasadigim duyguyu biraz daha yavas ve dolu dolu yasamak isterdim ama hayatin ve zamanin ne beni önemsedigi var ne de boyle bir derdi . şuanda otobüste memleketimin yollarından samsun'un kaliteli asfaltlarına doğru yol alıyorum. bakalım , omü ve samsun bu yıl bana ne verecek ne alacak.
bu karanlık, yağmursuz ve kasvetli havalarda yaptığım tek şey türkü dinlemek. gagauz türkçesiyle söylenen "oğlan" türküsü... net favorim
sözü olmayan ezgilerin yeri baskadir benim için . zira sessizliğin içinde boğulduğum zamanlarda sözü olmayan müzikler kurtarır beni. bende bu iyiliğin karşılığında sözsüz ezgilere söz armağan ederim . seviyorum müziği , sözü olmayıpta söylemeyi.
İnsan sevdiğini özler elbette.fakat özlem, ihtiyacı olan karşılığı almadığı sürece acı çeker,acı çeken özlem ise kendini kaybeder.kaybolan özlem insanın içinde saklanır ve sebepsiz yere ruhun ve bedenin moralinden beslenir. git gide moralde tükenir ve insan susar, konuşamaz hale gelir.böylece karşılıksız özlem bir başka özlemi doğurana kadar yaşamaya ve saklanmaya devam eder.
ya arkadaş ben sosyalciyim, ekonomi dersi benim neyime bir sürü formül hesap kitap... yapamıyorum, anlamıyorum ne yapayım . hocaya elimdeki parayla ayin sonunu nasıl getirdiğimi anlatsam yüz alırım o ayrı bir konu ama formüller, grafikler bana göre değil. şimdi tek ekonomiden büte kalırsam memleketten gelip sınavına girmek için ekonomim olur mu bilmiyorum
geceler ne güzel. karanlıkla aydınlık bir arada, sessizlikte yalnızlığıyla her tarafta
hayata dair anılarımızı, yaşadıklarımızı, hatırladıklarımızı, önemseyerek yaşamalıyız. bunlar olmadan, hayatımıza yön veren geçmişimiz hatırlanmadan nefes aldığımız yaşam bizi hayatta başarısız kılar. geçmişimiz ve deneyimlerimiz; hakikate ulaşmak, daha iyi yaşamak, kendimizi ve çevremizi anlamak için en kolay yoldur
şu an arabadayım memlekete doğru yol almaktayım. kulağımda da müzik, tek gözüm yolda... tebessümle uyumaktayim.
ben hiçbir zaman özenerek birsey yaptığımı hatirlamiyorum. bana fayda getirecek düzeydeyse fazlada estetik aramiyorum. cevreme bakıyorum, en basitinden ödevler de bile özenle yazılmış, yapılmış görüyorum. olması gereken budur belkide bilemiyorum ya da ben beceremiyorum bunu kendime kabul ettiremiyorum
bahar geldi alerjim de bana merhaba dedi. dur bi ilaç alayım öyle gel dedim ama dinlemedi. kaçarı yok artık onada alıştık .
şu vize haftasında ki tek tesellim, sınavlardan sonra memleketime gidecek olmam
dün kazak giydim yandım bugün tişört giydim ıslandım şanssızlık mı aptallık mı anlamadım. yarına ne giyecegimi şaşırdım