aşkın belirli bir yaştan sonra imkansız olduğuna inanıyorum ya


atalar üzülerek söylüyorum ki artık anime fanıyım sanırım bu yaştan sonra yakışmadı ama olsun.

galiba ben kpop batağına düştüm.. şarkı çok hoşuma gitti sürekli dinliyorum. bu yaştan sonra kpop fanı olacağım galiba

tv'de gun boyu evlenme programlari var ve ister istemez izliyo insan. her yaştan katılan insanlar var. fakat oraya çıkanlarin kriterleri oluyo ve özellikle de bu kriterler :) maddi :) tamam insan alacagi insanin durumunun iyi olmasıni ister evi gecindirecek kadar ama bunlarda aylik gelir ne kadar ev araba var mi varsa evi ustume yaparmisin gibi sacma sapan seyler ve malesef bu soyleyenlerin cogu genc kizlar. kiz erkek fark etmez kiriter denince direk paraya bagliyorlar. halbuki kisiligi huyu aliskanliklari hakkinda ailesi hakkinda soru sormalari lazimken malesef parayi :) soruyorlar.
sonrada evlenince biz anlasamiyoruz ee tabi bide cocuk yapiyorlar ayrilacazz eee tabi ayrilirsiniz cunku basta alirken maddiyat ön planda tutuyo ya sonuc bosanma. yazik valla inan izledigimde oyle soyleyenler acaba kendilerine şu soruyu sormuyorlar mi diye merak ediyorum. evi arabasi maasi yuksek olan biri beni neden alsin diye soruyormudur. ayni sekildede erkek bu kadar maddiyati on planda tutan bi insani niye alayım diye dusunmuyor mu. merak ediyorum valla. ee armut piş ağzıma düş diyolar. bu durumda ne armuttan nede agizdan bi hayir gelmez...
sonrada evlenince biz anlasamiyoruz ee tabi bide cocuk yapiyorlar ayrilacazz eee tabi ayrilirsiniz cunku basta alirken maddiyat ön planda tutuyo ya sonuc bosanma. yazik valla inan izledigimde oyle soyleyenler acaba kendilerine şu soruyu sormuyorlar mi diye merak ediyorum. evi arabasi maasi yuksek olan biri beni neden alsin diye soruyormudur. ayni sekildede erkek bu kadar maddiyati on planda tutan bi insani niye alayım diye dusunmuyor mu. merak ediyorum valla. ee armut piş ağzıma düş diyolar. bu durumda ne armuttan nede agizdan bi hayir gelmez...

samsuna geldiğimden bu yana çok iyi bir şey öğrendim. asla ama asla güvenme sırrını paylaşma bikaç aylık birine. bir insan ancak bu kadar sinirbozucu olur. İki gün önce ben o kızı sevmiyorum dediğimde bende uyuz oluyorum diyen kız bugün gitti onunla dolaştı. valla helal olsun. tabiki beni ilgilendirmez ne yapmak isterse onu yapmakta özgür. lakin bu kadar da yüzsüz olmayın bee. hayır ben tek kalmaya alışığım mutluyum da olan ona oldu. kebelek gibi bir insanı kaybetti :d ben bu yaştan sonra ailem ve sevgilimden başkasının tribini çekemem arkadaş. ayar oldum yaa hayır sınıfa geliyorsun suratıma bakmamazlıklar fln ne yaptım arkadaş bi 'ben yemeğe gidiyorum' demedim diye mi bu hava. hee bir de şu tramvayda oturup kulaklığını takıp hiç etrafta yaşlı biri var mı diye bakmayanlara da helal olsun. özellikle mavi koltuklarda oturan gençlere söylüyorum bunu. bugün amca ağzıyla yer istedi. hiç kimse sallanmadı. sonra laf işitiyorlar bir de cevap veriyorlar ya utanmadan yazık. siz yaşlanmayacaksınız galiba

yazın arkadaşlar yazın kalem kağıda dokundukça rahatlar insan, huzuru edepte bulun ve edeple yazın bırakın edebiyat sayilmasin yazdiklariniz, ama siz yine yazın ... geceyi yazın ,gündüzü yazın , siyahi yazın ,beyazı yazın, karda usuyen kedileri yazın, ağaçtan düşen ilk yaprağı yazın, hayallerinizi yazın elinize kâğıt kalem alıp yazın ne olduğu önemli değil ama yazın belki yazdığınız bir harf gün gelir alfabeniz olur bazılarının kitabı olur beden gücünüzü değil hayalgucunuzu kullanın ... biraz umut katın için biraz da sevgi koyun çift lavaş hüznün içine doyana dek yiyin doyurun ruhunuzu anlık zevklerle doymaz ruhumuz, doyuramazsiniz asla. bir 70 lık büyük alacağına büyük bir defter alın kalem parmaklarınızı acitana dek yazın . yazın ki insan olduğumuzu anlayalim.. belki yazdiklarinizda gorursunuz bazı şeyleri. saçma demeyin yazın ... İnanın saçma dediğimiz bir şeyi sonra okuduğunuzda siz de şaşıracaksınız. kağıda dökülen mürekkep gözden akan yaştan daha acı ve damardan akan kandan daha ölümcül olabiliyor , harfler çok tehlikelidir ve çok tesirlidir... şimdi alın kalemi elinize yazın belki eliniz kayar yazamazsiniz da cizersiniz kağıdı ve mona lisa cizersiniz yanlışlıkla .. yanlışlıkla olmaz evet ama isterseniz oda olabilir birgün şimdi alın kağıdı ve düşman olun tüm boş sayfalara satır sonunda bekliyorum sizi :))) iyi geceler.

üçlemde kaldım arkadaş bu yaştan sonra üniversite başladık okulda hoca zannediyorlar beni çocuğun toplantısına gidiyorum dersaneye öğretmeni abisi zannediyor karar verin arkadaş hocamı abimi babamıyım ben saygılar

evet şu an yoldayım ve samsun'a geliyorum. birinci yılıma göre çok daha iyiyim alıştım yani artık ama yinede insana çok dokunuyo ailesini bırakıp yalnız başına gitmek. artık hep böyle olacak değil mi? daima birlikte olmak yok bu yaştan sonra hep belirli günler yanyana olabileceğiz. ahh ahhh zor iş...

futbolun ne acayip bir şey olduğunu görüp bununla alakalı bir şeyler yazmak isteği uzun zamandır vardı ama bu güne nasipmiş.portekiz’in ünlü diktatörü salazar’dan bahsedelim biraz.’’ben portekizi 40 sene boyunca şu 3 şeyle uyuttum:fado,futbol,fiesta.’’şeklinde bir sözü olduğu söylenir.’’fado’’yu türkçeye çevirmek istersek geleneksel portekiz müziği diyebiliriz.ama genel olarak müzik dersek te mana bakımından pek yanlış olmaz.’’fiesta’’ nın eğlence manası taşıdığını zaten çoğunuz biliyorsunuz.’’futbol’’ bu gün için benim incelemek istediğim konu;çoğumuz ilkokulda derbi öncesi sonrası kavgalar etmişizdir hatta lisede,üniversitede bile olaylar çıkabiliyor… çok ilginç bir şekilde bu kavgaların büyük kısmı takımına hakaret edildiğini sindiremediği için sözlü veya fiziksel manada karşılık veren kişilerin birbirine girmesi ile başlıyor.anasına,mukaddesatına sövüldüğünde ses çıkartmayan insanın takımına gelen eleştirilerde karşısındakine ağzına ne gelirse söylüyor.İşte o an ben şok,düşüncelere dalıyorum bu adam anasından, mukaddesatından daha üst bir kategoriye nasıl çıkartabiliyor bunu? 1 hafta sonra seçim olacak ülkenin üniversitesinde nasıl oluyor da seçimden, siyasetten çok futbol/derbi muhabbeti olabiliyor.maçın istatistikleri grafikleri yarın gazeteniz x te(bu gazete spor gazetesi değil) .ülkenin gündemi bir anda değişiyor.gündem bir anda futbola dönüşüyor.İnsanların futbola bakışını anlatan filmler var.bir holigan gerçeği var.küçük bir çocuğa formanı çıkart lan denilmesi korkutulması(fenerbahçe –kayserispor),farklı bir formayla takımı desteklemeye geleni dövmek formanı çıkart demek(beşiktaş maçı) veya öldürülen gençler(geçen senelerde olmuştu arayın bulursunuz bu sene de olmuştur belki de haberim yok) örnekleri sonsuz kadar örnekle çoğaltabiliriz.senin bir takıma sempatin veya başka bir takıma antipatin nasıl bu seviyeye geliyor da birini öldürebilecek,çocuk dövebilecek kadar uç bir noktaya gidebiliyorsun?
veya ülken üzerinde dünya devletleri hesap yaparken sen neden derbiyi nerede izlesem ki diyorsun.bir ülkeyi yönetmek için nüfusun % 5i ile%10 u arasında yetişmiş elemana ihtiyaç varmış.kalan kısmı yedirip içirip gömüyor devletler.abd’ye bakalım.nüfusun büyük bir bölümü iş gücünü oluşturuyor devlet bunlara olabildiğince az imkan tanıyarak ekonomiyi ayakta tutuyor.örneğin abd sağlık alanında hastanelerden yararlanma konusunda halkın çok sıkıntı çektiği bir ülke her ne kadar dışarıdaki insanlar amerika’yı ulaşılamaz ve muhteşem görse de modern köleliği en muhteşem biçimde uygulayan ülkedir.sıradan halk ,sağlık hizmetlerine ulaşmada güçlük çekiyor abd de ;kalmış arkadaşınız varsa sorun inanmıyorsanız.çünkü abd yeteri kadar sağlık hizmeti vermemesine rağmen ülkenin yıllık harcamasının ciddi bir bölümünü ilaç/sağlık sektörüne veriyor.bu ve bunun gibi olumsuzlukları minimize etmek için ise film,müzik,futbol,eğlenceler(konser vb.) gibi uyutucu,susturucu aktiviteleri maksimize etmiş.baktığımızda adamlar bu sektörlerde o kadar taraftar topluyor ki .yönetici kadrosunu yetiştirip maksimum geliri oraya yönlendirip kalan kısmı minimum parayı harcayarak yönetmek.İşte bunun için 3 f(futbol,fiesta,fado) gerekiyor.bunu fark eden devletlerde halkı bu selin içine itmekte bir sakınca görmüyor çünkü buna ihtiyacı var.İçinde dude isminde bir karakter olan bir film vardı adamlar öyle etkisinde kalıyor ki bir akım oluşturuyorlar dudilik diye(şaka şaka ama yaklaşık olarak böyle olmuş,adı dudilik değil ama ) veya justin bana hi bile demedi ciler veya zayn müslüman bi kere ciler yine bu örnekleri de sonsuza kadar sıralayabiliriz.burada benim anlatmak istediğim şu milyon belki milyarlarca insan nasıl tek bir merkezden yönetilip hipnotize edilebiliyor.futbolla küçük yaştan itibaren muhatap olduğumuzdan hiç sorgulamadan düşünmeden takım tutuyoruz.saçma olduğunu fark etmiyoruz bile.futbolu normal bir şeymiş gibi görüyoruz.dayı amca abi sanki dünyanın en önemli şeyiymişçesine çocuğun aklı sarmazken bir takım ismi öğretiyor en büyük xxxxx şeklinde repliklerle temiz kafayı çöple dolduruyor.
İbrahimovic’in beni üzen ve futbola bakışımı gözden geçirmem gerektiğini fark ettiren bir cümlesi vardı birkaç sene önce gazetede rastlamıştım.’’annem hıristiyan babam müslüman fakat ben futbol dinine inananıyorum’’.
fazlasıyla uzun olduğunun farkındayım ama aklıma gelmişken birkaç şey daha yazayım.sizce dünyanın 2 bloğa ayrıldığı İsrail filistin meselesinde dünyanın en iyi 2 futbolcusunun birisinin İsrail birisinin filistin tarafını seçerek ciddi bir taraftar sağlaması normal mi?facebook da dikkatinizi çekmiştir mutlaka ‘’filistin’e yardım eden süper ronaldo,İsrail’e yardım eden pis messi’’ şeklinde paylaşımlar.bunlar normal değil bizi küçük dünyamızda mutlu olduğumuza inandırarak dünyayı yönetmeye çalışıyor adamlar.daha önce yazmıştım fil örneğini bizi koskoca dünyanın içerisindeki ufacık daireye sıkıştırmaya çalışıyor adamlar.meselemiz derbi olmasın daha büyük meseleler hakkında konuşalım ufkumuzu açacak bize fayda sağlayacak şeylerden konuşalım.hiç olmadı seçimden siyasetten konuşalım ama orada da aşırıya kaçıp birbirimizi kırmadan saygı çerçevesinde tabi.çok uzun oldu yeter elim kolum ağırdı sizin de gözünüze yazık ama eminim ne demek istediğimi anlayacak kişiler var onlara konuyla alakalı 2 film ismi söylemek isterim (1-green street holigans 2-die welle aka the vawe[isimleri bakmadan yazdım hata olabilir]) 2 numaralı filmi birlikte izleyip tahlilini de yapmak isterdim.neyse yeter bu kadar iyi geceler…
veya ülken üzerinde dünya devletleri hesap yaparken sen neden derbiyi nerede izlesem ki diyorsun.bir ülkeyi yönetmek için nüfusun % 5i ile%10 u arasında yetişmiş elemana ihtiyaç varmış.kalan kısmı yedirip içirip gömüyor devletler.abd’ye bakalım.nüfusun büyük bir bölümü iş gücünü oluşturuyor devlet bunlara olabildiğince az imkan tanıyarak ekonomiyi ayakta tutuyor.örneğin abd sağlık alanında hastanelerden yararlanma konusunda halkın çok sıkıntı çektiği bir ülke her ne kadar dışarıdaki insanlar amerika’yı ulaşılamaz ve muhteşem görse de modern köleliği en muhteşem biçimde uygulayan ülkedir.sıradan halk ,sağlık hizmetlerine ulaşmada güçlük çekiyor abd de ;kalmış arkadaşınız varsa sorun inanmıyorsanız.çünkü abd yeteri kadar sağlık hizmeti vermemesine rağmen ülkenin yıllık harcamasının ciddi bir bölümünü ilaç/sağlık sektörüne veriyor.bu ve bunun gibi olumsuzlukları minimize etmek için ise film,müzik,futbol,eğlenceler(konser vb.) gibi uyutucu,susturucu aktiviteleri maksimize etmiş.baktığımızda adamlar bu sektörlerde o kadar taraftar topluyor ki .yönetici kadrosunu yetiştirip maksimum geliri oraya yönlendirip kalan kısmı minimum parayı harcayarak yönetmek.İşte bunun için 3 f(futbol,fiesta,fado) gerekiyor.bunu fark eden devletlerde halkı bu selin içine itmekte bir sakınca görmüyor çünkü buna ihtiyacı var.İçinde dude isminde bir karakter olan bir film vardı adamlar öyle etkisinde kalıyor ki bir akım oluşturuyorlar dudilik diye(şaka şaka ama yaklaşık olarak böyle olmuş,adı dudilik değil ama ) veya justin bana hi bile demedi ciler veya zayn müslüman bi kere ciler yine bu örnekleri de sonsuza kadar sıralayabiliriz.burada benim anlatmak istediğim şu milyon belki milyarlarca insan nasıl tek bir merkezden yönetilip hipnotize edilebiliyor.futbolla küçük yaştan itibaren muhatap olduğumuzdan hiç sorgulamadan düşünmeden takım tutuyoruz.saçma olduğunu fark etmiyoruz bile.futbolu normal bir şeymiş gibi görüyoruz.dayı amca abi sanki dünyanın en önemli şeyiymişçesine çocuğun aklı sarmazken bir takım ismi öğretiyor en büyük xxxxx şeklinde repliklerle temiz kafayı çöple dolduruyor.
İbrahimovic’in beni üzen ve futbola bakışımı gözden geçirmem gerektiğini fark ettiren bir cümlesi vardı birkaç sene önce gazetede rastlamıştım.’’annem hıristiyan babam müslüman fakat ben futbol dinine inananıyorum’’.
fazlasıyla uzun olduğunun farkındayım ama aklıma gelmişken birkaç şey daha yazayım.sizce dünyanın 2 bloğa ayrıldığı İsrail filistin meselesinde dünyanın en iyi 2 futbolcusunun birisinin İsrail birisinin filistin tarafını seçerek ciddi bir taraftar sağlaması normal mi?facebook da dikkatinizi çekmiştir mutlaka ‘’filistin’e yardım eden süper ronaldo,İsrail’e yardım eden pis messi’’ şeklinde paylaşımlar.bunlar normal değil bizi küçük dünyamızda mutlu olduğumuza inandırarak dünyayı yönetmeye çalışıyor adamlar.daha önce yazmıştım fil örneğini bizi koskoca dünyanın içerisindeki ufacık daireye sıkıştırmaya çalışıyor adamlar.meselemiz derbi olmasın daha büyük meseleler hakkında konuşalım ufkumuzu açacak bize fayda sağlayacak şeylerden konuşalım.hiç olmadı seçimden siyasetten konuşalım ama orada da aşırıya kaçıp birbirimizi kırmadan saygı çerçevesinde tabi.çok uzun oldu yeter elim kolum ağırdı sizin de gözünüze yazık ama eminim ne demek istediğimi anlayacak kişiler var onlara konuyla alakalı 2 film ismi söylemek isterim (1-green street holigans 2-die welle aka the vawe[isimleri bakmadan yazdım hata olabilir]) 2 numaralı filmi birlikte izleyip tahlilini de yapmak isterdim.neyse yeter bu kadar iyi geceler…

baba sevgisi diye bişey varmış. bana hiçbi anlam ifade etmeyen bi duygu bu. bi insanın babasını sevmesi ve babası tarafından sevilmesi nasıl bişey hiç öğrenemedim ben. bu yaştan sonra da öğrenemem zaten. bi adam vardı hayatımda. babamı sevmediğim kadar çok sevdim onu ve babamdan göremediğim sevgiyi ondan bekledim. yüreği sandığım kadar büyük değilmiş. o da sığdıramadı beni kalbine.. yani diyeceğim o ki, eğer babanız hayatınızda bir kere bile olsa size kalpten hissettirerek sizi sevdiğini söylediyse kıymetini bilin...

köydeyiz ve hayatımda ilk kez abimle oturup içtik 27 yaşında tabi yaştan ziyade sanki hep mesafeliydik kardeş sevgisi mi belli etmezdi bilmem küçükken hergün sürekli döverdi benimde huyum asla geri adım atmam direk diklenirim. bir sorun olsa onu ben döverim ama kimseye dövdürmem demişti küçükken annem söyledi. hiç diğer insanlar gibi abi kardeş olmadık ama abi sonuçta diğer abim en büyük olan öyle değil küçüklükten beri beni hep severdi ama bu öyle değildi yalnızlığım ilk kez bi işe yaradı her zaman ki gibi ne bir mesaj geldi ya da ne bir arama ve bu sohbetimiz hiç bölünmediği için çok mutlu oldum alkollüyüm diye trollemeyin köyde telefon çekmiyor yarın intikamını alırım iyi geceler.

bu yazıyı uzaktan tanıdığım bi arkadaşım yazmış burda bi olaydan bahsediyor ama ülkemizdeki tüm sorunlar bu yüzden kaynaklanıyor buyrun okuyun ... ben facebookta düşüncelerini paylaşan biri olmadım pek. belki burda herkesle paylaştığımı herkesin önemseyip okuyacağını düşünmedim, belki de herkesin okumasını istediğim bir şey olmadı. ama bugün var. belki bazılarınız farkında , bu yazıyı farkındalığı olmayan bir kişi bile varsa o kişi için yazıyorum. bir filmde görmüştüm şimdi hangisi hatırlamıyorum bir hint filmiydi ,annesi oğluna sadece iyi ve kötü insanları birbirinden ayırması gerektiğini öğretiyordu. bugün kötü iki insanla karşılaştım. müslümanlar mıydı, türkler miydi,nerelilerdi,kimlerdendiler bilmiyorum. saat on bir gibiydi muhtemelen başıma bir şey gelseydi ''o saatte dışardaysa haketmiştir'' denilecek saatlerdi. şimdi bu yazının akışına bakarak sandığınızın aksine etek şort vs değil pantolon ve tsörtüm bana eşlik ediyordu , sıla ve duyguyla akşam içtiğimiz içecek de kahveydi. anlayacağınız hikayenin bu kısmında bir ''haketmiş'' den kurtuluyorum. dolmuştan indikten sonra eve yaklaşık üç dakika yürümem gerekiyor. o üç dakikanın iki dakikasında iki kötü insan peşime takıldı. söyledikleri şeyler ancak şeytana yakışan türdendi. her yaştan her kesimden insan bulvardaydı ve olaya şahit oldular. fakat galiba aralarında kötü insanlara düşman olan , kötü insanları diğerlerinden ayıran kimse yoktu. toplumun ahlak baskısı her zaman saçımla, kıyafetimle o kadar meşguldu ki sapık iki adama ayıracak mesaisi kalmamıştı galiba. bu yazı hiç bir şeye çözüm olmayacak biliyorum. ama böyle bir olayda sessiz kalan kimse sosyal medyada tecavüz,taciz,namus cinayeti nedeniyle üzüntüsünü siyah bir sayfayla paylaşmamalı. herşey hayatın içinde. susmak onaylamaktan farksız.

bu diziler insanın dengesini bozuyo yeminle. sabahın 6sından beri aralıksız izlemenin etkisi de var tabii. etkisinden çıkmak baya zaman alıyo. İzleyince görüyorsun ki, dertleri bile dert değil anasını satıyım. bi de küçük yaştan içimde kalan ukteler var. biri tiyatro, diğeri bale. zamanında annem bütün aktivitelere yollamış sağolsun, aklımda kalan bir şey olmasın diye. keşke tek bir tane seçip onda ilerlememi sağlasaymış. herneyse... ne anlatıyordum yahu ben? konuyu nerden nereye getirdim. bu da öyle bi karalama olsun madem.

sırf ben hastayım temiz hava alayım diye ailem 3 gündür orman bağ bahçe demeden piknik yapıyor. hiç birine de gitmedim. ya 60 yaşına gelmişte amaan bu yaştan sonra pikniği ne yapacağım evimde oturur haber izlerim diyen ninelere döndüm. haftalar oldu çıkamadım evden. bi çesit depresyon mu bu? :(