birinci sınıfın ilk günü sınıfa ayakkabılarımı çıkararak girmiştim. true story. onun dışında en net hatırladığım şey ise annem saçlarımı iki tane yandan o kadar sıkı örerdi ki (keçi kulaklı diyorlardı sırf bu yüzden) yazı yazarken ensemden çıt çıt saç kopma sesleri gelirdi, eve gidip örgüyü çözünce günün en rahat anı olurdu.
ek olarak da ali ata bak fişleri, ışıklı ayakkabım, caaanım sıra arkadaşım, okul numaram.
temizlik kolunda olmanın verdiği görev bilinciyle her tenefüs sınıfı paspaslardım bir keresinde az kafadan sorunlu bir sınıf arkadaşımın elimdeki paspası almak istemesi ve benim paspası bırakmamam üzerine paspas bir ileri bir geri giderken çocuk bir anda bırakmıştı ve paspasın sapı çeneme giriş yapmıştı. o hatıranın anısı olarak çenemin altında üç dikiş izi kalmıştır.
sabah okula giderken ayakkabılarımı giymeyi unutup okula terlikle gidiyordum. annemde farketmemiş. okul, eve yürüme mesafesinde çok yakındı. okulun bahçesinde terliklerimi farkedip ağlayarak eve dönüp değiştirmiştim.
okulda çok sinirli, herkesi döven(keyfi) , çocuklara konuşma hakkı vermeyen, öğretmenlerden hep vardır. İllaki rastlamışsınızdır. kimse ona itiraz etme veya hayır deme hakkına sahip değildir. küçücük çocuksunuz sonuçta herkes korkardı. bir gün bir arkadaşım hastalandı. kötüydü baya, bu lanet hoca izin kağıdı yazmadan da okul dışına çıkamıyorsun. gittik yanına, arkadaşım ayakta duramıyor. İzin istedik vermedi. bende sinirlenip, bağırıp, yükseldim. hiçte öyle bir çocuk değildim. çok mülayimdim.hiç bir öğretmenime bağırmazdım. saygısızlık olduğu söylenirdi.bende yapmazdım. ama sabrımı taşırdı. adam şok tabi kimse böyle bir cesarete bulunmamış daha önce, '' arkadaşım hasta dedim.!! '' diye çıkımıştım. yinede iizn vermedi hasta hasta sınıfta oturdu süründü kız, vicdansız.!!
4. sınıfın 2. döneminde kızı görür görmez aşık olmuştum resmen görür görmez sonraki 4 sene en arka sıradan onu izleyerek ve çıktığı çocuklarla feyse koyduğu fotoğraflara bakıp ağlayarak geçmişti
İlkokul 4. sınıftayım. karlı bi kış günü, teneffüste okul bahçesinde kartopu oynuyoruz. sınıftan bi çocuk geldi elimi tutup ika ben seni seviyorum dedi. ben sadece boş boş yüzüne baktım çocuğun. akşam eve gidince ev halkıyla tv de hüzünlü bi film izliyorduk, fırsattan istifade sanki filmdekilere ağlıyormuşum gibi yaparak hüngür hüngür ağlamıştım. çok korkmuştum çünkü. bacak kadar çocuuuz daha 😂🤭
okul bahçesine seksek oyunları çizilmişti birsürü. herkes koşa koşa gider kapardı oyun alanlarını. nedense ben hiç kapamazdım :/ iki arkadaşıma da her seferinde sorardım ben de sizle oynayabilir miyim diye ama izin vermezlerdi :/
2. sınıfa geçmiştik, öğretmenimiz "artık büyüdünüz derste lavaboya, su içmeye gitmek yok. teneffüste halledin" demişti. annem de "okulun lavaboları pis, evde yap" diyordu. ikisi bir arada olunca 8 yaşındaki ben sıkışmış bir şekilde öğle arasına kalan son 10 dakika için kendimi tutuyordum. sonra tutamadım.....
1.sınıfta öğretmenimiz cuma günü son saati oyun hamuru oynamamız için bırakırdı herkes çiçek böcek yaparken ben mantı yapıp büküyordum clepdpwğxşwğfşwşd
İlkokul 1.ve 2. sinifta babamin sinif ogretmenim olmasindan dolayi , devrelerin yandiği,kavram kargaşasi yaşadigim ve evde 'ogretmenim' okulda 'baba' hitaplarini kullanarak hayatimin ilk adimlarini arapsaçi tadinda yaşamam hatiralarimin arasindadir. böyle başlayan egitim hayati nasil devam edebilir ki diye dusunmeye gerek yok bence .
senenin ilk kar yağışı olmuş ve sonrasında kar nefis tutmuş. zaten bayılıyorum bu olaya büyük bir heyecanla teneffüste arkadaşlarımla dışarı çıktık kar topu oynuyoruz. bütün okul aşağıda bir anda herkes birbirine nişan almaya başladı. gülüp eğlenirken kafama öyle bir darbe yedim ki nevrim döndü. ne oldu derken kendimi yerde buldum. yaşça büyük başka bir çocuk kar topunun içine taş koyup atıyormuş ne oldu diye konuşulup araştırılınca anlaşılmış olay. şansım kafama gelmesi kiminin sırtına kiminin bacağına gelmiş meğer. o kadar güzel bir olayı bu şekilde mahvetmek neden ben hala düşündükçe anlayamıyorum. ya nerden geldi aklına ruh hastası mısın? çok ağlamıştım. çünkü fiziki bir darbenin acısının yanında en mutlu olduğum ana da o darbeyi yemiştim. bunun üzerine uzun süre kardan, kıştan nefret ettim. sonradan nasıl atlattım da yeniden en sevdiğim mevsim oldu hiç bilmiyorum. ama yine de o günü hiçbir zaman unutmadım.
ek olarak da ali ata bak fişleri, ışıklı ayakkabım, caaanım sıra arkadaşım, okul numaram.
sonraki 4 sene en arka sıradan onu izleyerek ve çıktığı çocuklarla feyse koyduğu fotoğraflara bakıp ağlayarak geçmişti