muhsin yazıcıoğlu= üşüyorum, zindan ve karanlık. murat ince = tutunamıyorum senai demirci, =latahzen, sularda sızlarmı, mehmet akif ersoy= zulmü alkışlayamam. fatih sultan mehmet =neyleyim sensiz bu dünyayı. yavuz sultan selim=didar olur, nihal atsız= kahramanların ölümü
eğilip öpüyorsun geceyi en mavi yerinden yağmurlardan bir elbise giydiriyorsun bana da kimselerin bilmediği ışıyan! karanlık köşesinde ruhumun.
bulacaklar diyorum kardeşim nasıl olsa suçluyu nisanlarda bulacaklar güzelliğimize âşık taşları da…
İsmail karakurt'un, kimselerin bilmediği simurg adlı kitabından , nisanlar akıyor ellerinden adlı şiirin bir kısmıdır. uzun yıllar önce babamın kitaplığında bulduğum en nadide eserlerdendir. ve nisanlar, onlar sadece güzeldir...
simurg şiirini de şiddetle tavsiye ederim, okuyunuz efendim.
kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.sızlasa da gönüller düşenlerin yasından koşar adım gitmeli onların arkasından. kahramanlık; içerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.yırtıcılar az yaşar... uzun sürmez doğanlık... her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık; göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. bunun için ölüme bir atılış gerekir. atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü. öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden. çok sevmezsen, çok acımazsın. çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. senin değillermiş gibi davranacaksın. hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. ...
desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, senden kopardım çiçeklerin en solmazını, toprakların en bereketlisini sende sürdüm, sende tattım yemişlerin cümlesini.
desem ki sen benim için, hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin; nimettensin, nimettensin! desem ki... İnan bana sevgilim inan, evimde şenliksin, bahçemde bahar; ve soframda en eski şarap. ben sende yaşıyorum, sen bende hüküm sürmektesin. bırak ben söyleyeyim güzelliğini, rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. günlerden sonra bir gün, şayet sesimi farkedemezsen, rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, bil ki ölmüşüm. fakat yine üzülme, müsterih ol; kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, ve neden sonra tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, hatırla ki mahşer günüdür ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. cahit sıtkı taranci
ismet özel - münacaat
baudelaire - yokluğun tadı
necip fazıl-beklenen
ümit yaşar oğuzcan-rıhtımda
necip fazıl= ölüm ödası
abdurrahim karakoç =
bayramlar bayram ola, unutursun mihriban.
cahit zarifoğlu =anılar defterinde unutulduk.
murat ince = tutunamıyorum
senai demirci, =latahzen, sularda sızlarmı,
mehmet akif ersoy= zulmü alkışlayamam.
fatih sultan mehmet =neyleyim sensiz bu dünyayı.
yavuz sultan selim=didar olur,
nihal atsız= kahramanların ölümü
cemal süreya - beni öp sonra doğur beni
eğilip
öpüyorsun geceyi en mavi yerinden
yağmurlardan bir elbise giydiriyorsun bana da
kimselerin bilmediği
ışıyan!
karanlık köşesinde ruhumun.
bulacaklar diyorum kardeşim
nasıl olsa suçluyu nisanlarda bulacaklar
güzelliğimize âşık taşları da…
İsmail karakurt'un, kimselerin bilmediği simurg adlı kitabından , nisanlar akıyor ellerinden adlı şiirin bir kısmıdır. uzun yıllar önce babamın kitaplığında bulduğum en nadide eserlerdendir. ve nisanlar, onlar sadece güzeldir...
simurg şiirini de şiddetle tavsiye ederim, okuyunuz efendim.
senin ateşin bana,
karanlığın bana,
tutulman o'na
bilirim.
ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
koşar adım gitmeli onların arkasından.
kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.yırtıcılar az yaşar... uzun sürmez doğanlık...
her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
bunun için ölüme bir atılış gerekir.
atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
hüseyin nihal atsız
belkıran - ricardo quaresma
ay parçası - baki mercimek
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
...
desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
sende tattım yemişlerin cümlesini.
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!
desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin.
bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
günlerden sonra bir gün,
şayet sesimi farkedemezsen,
rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
bil ki ölmüşüm.
fakat yine üzülme, müsterih ol;
kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
hatırla ki mahşer günüdür
ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
cahit sıtkı taranci