bugün yine üniversite yıllarımı özlediğimi düşündüğüm bir gün oldu 🥲. samsuna becayış yapılır.


ekonomi saolsun kötü alışkanlığım kalmadı alkol, sigara, konsol oyunu vs. hepsi gitti. diğer alışkanlıklarım da evrim geçirdi mesela eskiden kitapçıdan kitap alır okurdum şimdi pdf drive dan telegram gruplarından kitap pdf'i arıyorum. bilgisayar telefon falan bozulunca parça siparişi verip kendim tamir ediyorum. boyama, tesisat işlerini de öğrendim baya.umarım yakında hintlilerin doğada ilkel ev nasıl yapılır videolarını izlemek zorunda kalmam

eskiden ha bura nasıl güzeldi. bir sürü insan siteyi aktif kullanırdı. sohbet muhabbet dönerdi. goygoy yapılırdı. 2017 yılında siteye ilk girdiğimde bildirim gelince nolmuş ne bitmiş diye heyecanlanırdım. eskiden dutluktu şimdi mezarlık gibi...

zuzula ve çikimero cin kabilelerinin sponsorluğunda medyumluğa başladım her türlü bağlama büyüsü yapılır iletişim için gönderiyi beğenip 2 elham 1 fatiha okumanız yeterlidir..sevgiler saygılar
best regards
best regards

yürüyüş ya da koşu yapılırken yazısız herkesin bildiği bir kural vardır. karşı karşıya gelinince hızı daha düşük olan kenara çekilir.

ön değerlendirme aşamasını başarıyla geçerek odtüye bir adım daha yaklaştım beybiler.. bu mutluluğu herkesle paylaşasım var ama daha önemli bir duyurum olacak. çevrenizde ingilizce türkçe veya tam tersi çeviri yaptırmak isteyen olursa bana paslasanıza ya uygun fiyata çeviri yapılır duyalım duyuralıııım

akşam akşam yapılır mı be

bilir misin, bilmem. şimdiki dönemlerde devam ediyor mu ondan da emin değilim. seneler önce(bizim zamanımızda yani) misafir öğrenci olayı olurdu. farklı şehirlerdeki öğrenciler değişim programıyla gelir, kendilerine şehir tanıtımı yapılırdı. üniversitede olmuyor bu olay, ilkokul yıllarına ait. ben fevri ve asi çocuk! değişim programından gelecek bir öğrenciyi konuk olarak almaya razı gelmişim. gün veriliyor, ne zaman geleceklerine dair. heyecanlanıyoruz, daha önce böyle bir şeye tanıklık etmemişiz tabii. aklımda dolaşan oloğanüstü hikayeler, kalıcılık yaratma çabaları. bir bir diziyorum kafamda derken, beklenen zaman gelir. gönüllü öğrenciler kamelyanın etrafına toplanmış misafir öğrencileri bekliyoruz. önümüzden bir düzineden fazla farklı öğrenci geçiyor müdürümüz ile birlikte. kafada binbir soru. (acaba hangisine tanıtacam?) aralarından birini pek sevemediğim için umarım bana o gelmez duaları. ön yargı işte. derken bana tontiş bir bağyan denk geliyor. yaşça büyük ablamız benden. tutuyorum elinden(lafın gelişi), götürüyorum eve. kadın anam mis gibi yemekler yapmış, afiyetle mideye indiriyoruz. konuşup hem heycanımı kırmaya çalışıyorum, hem de tanımaya çalışıyorum. o gün epey bir eğlenceli oluyor ve saati geldiğinde vedalaşıp yarın tekrar bir araya gelmek üzere ayrılıyoruz.(yarın alacam seni tamam mı? bekle beni.) yarın olması için uyumaya çalışıyorum bir an önce, uyumak ne mümkün. en son dalıyorum uykuya. sabah saate bakıyorum, evet söylenen saat. sorun yok gecikmeyecem diyorum kendimce. çünkü erkenden kalkmışım, imkanı yok geç kalmamın. babam geliyor yanıma, saçlarımı okşuyor. bakıp gülümsüyorum. gezerken arkadaşımla bol bol fotoğraf çektirmemiz için fotoğraf makinesi almış. hem de dijital. gözlerimin içi parlıyor, o zamanlarda kameralı telefonlar da yok. uçuyorum sevinçten. ansızın bizimkilerin telefonu çalıyor, erkene almışlar öğrencileri alma saatini. nefes nefese dimdik yokuşu koşuyorum, yetişemiyorum. yetmeyen nefesimle sadece sessizliğin kaldığı kamelyaya bakıyorum. okul hemen buluşma noktasının yakınında bir umut belki orada toplanmışlardır diye, tam soluklanamadan oraya gidiyorum. yoklar. pes etmiyorum, inatçıyım. müdürümüzün evini biliyorum, kızı da bizim okulda. oraya gitmek için yola koyuluyorum son çare. tükenmiş bir nefesle çalıyorum kapılarını. diyaframımdaki sancı yüzünden bir araya getiremiyorum kelimeleri, "öğretmenim erken, öğretmenim yetişemedim" anlıyor ne demeye çalıştığımı. müdürümüzün arkasında kızı beliriyor, kızının arkasında misafir arkadaşım. anlıyorum ki ben yetişemeyince müdürün kızı almış arkadaşımı. sesim kesiliyor, ayrılıyorum kapıdan. koşa koşa çıktığım yokuşu ayaklarımı sürüklercesine küçük adımlarla ağlayarak iniyorum. eve varmama yakın siliyorum gözlerimi, ne fayda kıpkırmızı olmuş bir kere. eve varıyorum, annem açıyor kapıyı. tutamıyorum kendimi ağlayarak anlatıyorum, babam ağlama diyor, olurmuş böyle şeyler. neden ağlıyorsun ki diyor. sarılıyorum, içimde yara olarak kalan bu anıyı hatırladıkça cevap bulabiliyorum babamın sorusuna frank. nedeni arkadaşıma yetişememiş olmam değil de, babamın düşünceli davranak aldığı o fotoğraf makinesine ilk anım olarak istediğini ekleyememiş olmammış.

yarın sınav yok eee ne yapılır film izlenir. arkadaş bi film secmek icin 2 buçuk saat zaman mı harcanir. bu nasıl biseydir !!

almanca kurs vermeyi düşünüyorum isteyen var mı 1 saat falan 1 saatli 70 tl olabilir anlaşarak belki bisey yapılır isteyen beni takip edip yazsin

bu saate kahvaltı mı yapılır demeyin! yapılıyormuş.😬

bu bana yapılır mı yaaaa windows çökmüş gece gece şimdi nöbetçi windows cumu bulayım pofff :(((((

tahİr İle zühre hİkayesİ
geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır. malı, mülkü, askere kısaca her şeyi vardır. ancak çocuğu olmamaktadır.
doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır. bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verip ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar. bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar. “her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin” diyen bir dilenciye para verir. oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar. İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler. derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister. dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir. bunun üzerine dervişten yardım isterler. dervişte cebinden cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler. bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını evlendirmelerini söyler. padişahta vezirde çok sevinir. akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur. kızın adını zühre, oğlanın adını tahir koyarlar. tahir ile zühre birlikte büyürler. en tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler. fakat on yaşında zühre’nin gönlü tahir’e düşer ve uyurken tahir’i öper. tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır. bir gün zühre tahir’i yine öper ve tahir’de zühre’yi döver. zühre o kadar üzülür ki allah’a “allah’ım benim sevgimin yarısını tahir’e ver” diye dua eder. tahir’de zühre’ye aşık olur. bu sefer zühre kendini naza çeker. ancak kardeş olmadıklarını öğrenen tahir ile zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar. sazlarını alıp bir birlerine türkü söylerler. bunları gören arap köle padişahın karısına söyler. padişah kızını tahir’le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler.
ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir. padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir. bu arada tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar. padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah tahir'den soğur ve onu saraydan kovar. aşkı ile yanıp tutuşan tahir zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler. zühre’de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi tahir’e açıklar. arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir. bu sefer padişah onu mardin’e sürer. mardin’de yedi yıl kalan tahir bir gün allah’a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister. duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken zühre’nin köşkünün önüne bırakır. zühre tahir’i dadısına gönderir. o günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler. fakat bir gün tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür. rüyası yine çıkar çünkü arap köle onları yine görmüştür. bunu padişaha haber verir ve tahir, üstü açık bir sandıkla şat suyuna bırakılır. şat suyu kenarında da göl padişahının sarayı vardır. zühre bunu bildiği için göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar. göl padişahın üç kızı da tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, tahir bunları duyar ve kaçar. bir çeşme başında dua eder ve uyur. at sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür. yine ata biner ve gözlerini kapatır. derviş “aç” dediği zaman tahir kendisini zühre’nin köşkü önünde olduğunu görür. dadısına gider. dertleşirler. bir gün tahir davul zurna sesleri duyar ve dadısından zühre’nin evleneceğini öğrenir. kadın esvabı ile düğüne gider. kendini zühre’ye tanıtır. ertesi gün zühre ile anlaşırlar. hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler.
ancak arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür. arap köle durumu padişaha haber verir. padişah tahir’i yakalatır. mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler. tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede zühre'nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır. padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir. cellat tahir’in boynunu vurmadan tahir namaz kılıp allah’a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. bunu gören zühre aklını kaçırır. hekimler çare bulamaz hatta tahir’in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen zühre’de çok kızar, tahir’in mezarına gider. allah’a ruhunu alması için dua eder ve ölür. mezara gelen arap köle de zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür. padişah kızını tahir’e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir. bir süre sonra aşıklara mezar yapılır. arap köle de başuçlarına gömülür. oradan geçenler zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, tahir’in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler. arab’ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir. her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler. ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler. (alıntı)
geçmiş zaman ve eski günlerde zengin ve şöhretli bir padişah vardır. malı, mülkü, askere kısaca her şeyi vardır. ancak çocuğu olmamaktadır.
doktorlara gitmiş derdine çare bulamamıştır. bunlardan fayda göremeyince kendisini eğlenceye verip ve yaptırdığı bahçeye gidip gelmeye başlar. bir gün veziri ile çarşıda dolaşmaya çıkar. “her kim bana bir altın verirse tanrı onun muradını versin” diyen bir dilenciye para verir. oradan ayrılıp bahçeye doğru giderler ve bir ağacın altında otururlar. İleride bir ağacın altında da yaşlı bir derviş görürler, onun yanına giderler. derviş “marifetlerim vardır” deyince, padişah gönlünden geçeni bilmesini ister. dervişte padişah ve vezirin çocuğunun olmadığını, evlat istediklerini bilir. bunun üzerine dervişten yardım isterler. dervişte cebinden cebinden bir elma çıkarır ve ikiye böler. bu elmaları yerlerse çocukları olacağını, padişahın kızı, vezirin oğlu olacağını, ama onları ayırmamalarını evlendirmelerini söyler. padişahta vezirde çok sevinir. akşam elmayı yerler ve dokuz ay on gün sonra padişahın kızı, vezirin oğlu olur. kızın adını zühre, oğlanın adını tahir koyarlar. tahir ile zühre birlikte büyürler. en tanınmış hocalardan ders alırlar ve çok zeki olduklarından her şeyi öğrenirler. fakat on yaşında zühre’nin gönlü tahir’e düşer ve uyurken tahir’i öper. tahir çok kızar çünkü kardeş olduklarını sanır. bir gün zühre tahir’i yine öper ve tahir’de zühre’yi döver. zühre o kadar üzülür ki allah’a “allah’ım benim sevgimin yarısını tahir’e ver” diye dua eder. tahir’de zühre’ye aşık olur. bu sefer zühre kendini naza çeker. ancak kardeş olmadıklarını öğrenen tahir ile zühre günden güne bir birine daha çok bağlanırlar. sazlarını alıp bir birlerine türkü söylerler. bunları gören arap köle padişahın karısına söyler. padişah kızını tahir’le evlendirmenin zamanı geldiğini söyler.
ancak karısı kızının padişah oğluyla evlenmesini istemektedir. padişah kendi gözleriyle aşıkları görmek ister ve görünce de aşıkları evlendirmeye karar verir. bu arada tahir rüyasında iki kara köpeğin kendisine saldırdığını görür ve rüyası çıkar. padişahın karısı, padişaha sihirbaz cadının yaptığı şerbeti içirince padişah tahir'den soğur ve onu saraydan kovar. aşkı ile yanıp tutuşan tahir zühre’nin köşkünün önüne gelerek sitem dolu türküler söyler. zühre’de olayları dadısından öğrenir ve her şeyi tahir’e açıklar. arap köle bunları görünce yine padişaha haber verir. bu sefer padişah onu mardin’e sürer. mardin’de yedi yıl kalan tahir bir gün allah’a dua eder ve onu zindandan kurtarmasını ister. duası kabul olur zindanın açılan kapısından siyah atıyla hızır gelir ve onu atına alıp, o uyurken zühre’nin köşkünün önüne bırakır. zühre tahir’i dadısına gönderir. o günden sonra her gece gizli gizli buluşup zevk ve sefa eylerler. fakat bir gün tahir rüyasında yine kara köpeklerin etrafını sardığını görür. rüyası yine çıkar çünkü arap köle onları yine görmüştür. bunu padişaha haber verir ve tahir, üstü açık bir sandıkla şat suyuna bırakılır. şat suyu kenarında da göl padişahının sarayı vardır. zühre bunu bildiği için göl padişahının kızına mektup yazar ve göl padişahının kızları da onu bulurlar. göl padişahın üç kızı da tahir’i sevmektedir ve bir gün onu paylaşamadıkları için kavga ederken, tahir bunları duyar ve kaçar. bir çeşme başında dua eder ve uyur. at sesiyle uyanınca, yanında bir derviş görür. yine ata biner ve gözlerini kapatır. derviş “aç” dediği zaman tahir kendisini zühre’nin köşkü önünde olduğunu görür. dadısına gider. dertleşirler. bir gün tahir davul zurna sesleri duyar ve dadısından zühre’nin evleneceğini öğrenir. kadın esvabı ile düğüne gider. kendini zühre’ye tanıtır. ertesi gün zühre ile anlaşırlar. hamama gitmek için çıkıp kaçmaya karar verirler.
ancak arap köle de kadın kılığına girmiş ve onları görmüştür. arap köle durumu padişaha haber verir. padişah tahir’i yakalatır. mecliste onu ve kızını anmadan üç hane türkü söylerse affedeceğini söyler. tahir iki haneyi söyler fakat üçüncü hanede zühre'nin içeri girdiğini görünce onun ismini kullanır. padişahta onun boynunu vurdurmaya karar verir. cellat tahir’in boynunu vurmadan tahir namaz kılıp allah’a ruhunu alması için dua eder ve hemen ölür. bunu gören zühre aklını kaçırır. hekimler çare bulamaz hatta tahir’in etini yedirmeye çalışırlar ama dadısından bunu öğrenen zühre’de çok kızar, tahir’in mezarına gider. allah’a ruhunu alması için dua eder ve ölür. mezara gelen arap köle de zühre’ye aşık olduğu için kendini hançerle öldürür. padişah kızını tahir’e vermediği için pişman olur ama iş işten geçmiştir. bir süre sonra aşıklara mezar yapılır. arap köle de başuçlarına gömülür. oradan geçenler zühre'nin mezarında beyaz bir gül fidanı, tahir’in üzerinde ise kırmızı bir gül fidanı görürler. arab’ın mezarında da kara bir çalı bitmiştir. her sene aşıklar baltalarla o çalıyı keserler ancak çalının yine bittiğini görürler. ziyaretgah olan mezarı da aşıklar ve bağrı yanıklar sürekli ziyaret ederler. (alıntı)

"öğrenci evi gibi nimet mi var ? yemek yapmayı, ev çekip çevirmeyi öğreniyorsun, "dersin sonra o evde ne temizlik yapılır ne yemek . her yılın başı hergün düzenli çalışılır, her sabah erken kalkılır ama bunların hiçbiri bu evrende gerçekleşemez. hayal evreninde ki şahıslar gerçekleştirir.

lan vay annesini buralar ne olmuş böyle sayın admin çok ekşınlı görünüyor aman tanrım hemen kullanmayı öğrenmeliym ama bana bu yapılır mi ya tüm sosyal medya hesaplarını kapatmışken burası karşıma çıktı aman tanrım didim neyse güzel olmuş sevdim burayı :)

sabah şu şarkıyı gördüm tadımı kaçırdı açıkçası :/ cengiz kurtoğlu na yapılır mı ulan bu katletmişler resmen şarkıyı. ayrıca bu şarkıyı dinleyince aklına cengiz kurtoğlu nun sesiyle gelmeyen de net liselidir abi sadsfa

bayanların dikkatine
overlok makinesi ayağınıza geldi
halı kenarı, paspar kenarı
yolluk kenarı, halı fleks kenarı
el dokuma halıları
beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir.
herkese merhabalar
overlok makinesi ayağınıza geldi
halı kenarı, paspar kenarı
yolluk kenarı, halı fleks kenarı
el dokuma halıları
beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir.
herkese merhabalar

#Siyasi
şimdi şunu sormak isterim istiyorum ve soruyorum.. madem dünya liderimiz var eski türkiye gitti yeni türkiye geldi burdaki halk neden hala eski? neden hala 3. sınıf insan muamelesi görüyor.. dünya liderine sahip olan bir ülke neden hala milleti bölünüyor her seçimden önce halkı ikiye ayırıyoruz.. hala neden müslüman hristiyan diye insanları dışlıyoruz? bir ülkenin lideri ülkesini nasıl ayağa kaldırır nasıl yenilikler yapılır bunu düşünmeli.. halkı alt tabakada tutup dünya lideri olunmaz.. dünya lideri kaddafi gibi olmalı halkından elektrik su internet yakıt vs vs parası almayıp halkına iyi bir yaşam sunabiliyor olmasıdır..
kaddafi turkiyeye her zaman yardım yapmış bir dost ülkenin lideriydi.. boyle bir lideri de abd; türkiye (bizim liderlerimizin) yardımıyla yok etti ..
seviyeli yorumlar lütfen. hoşçakalın ...
şimdi şunu sormak isterim istiyorum ve soruyorum.. madem dünya liderimiz var eski türkiye gitti yeni türkiye geldi burdaki halk neden hala eski? neden hala 3. sınıf insan muamelesi görüyor.. dünya liderine sahip olan bir ülke neden hala milleti bölünüyor her seçimden önce halkı ikiye ayırıyoruz.. hala neden müslüman hristiyan diye insanları dışlıyoruz? bir ülkenin lideri ülkesini nasıl ayağa kaldırır nasıl yenilikler yapılır bunu düşünmeli.. halkı alt tabakada tutup dünya lideri olunmaz.. dünya lideri kaddafi gibi olmalı halkından elektrik su internet yakıt vs vs parası almayıp halkına iyi bir yaşam sunabiliyor olmasıdır..
kaddafi turkiyeye her zaman yardım yapmış bir dost ülkenin lideriydi.. boyle bir lideri de abd; türkiye (bizim liderlerimizin) yardımıyla yok etti ..
seviyeli yorumlar lütfen. hoşçakalın ...

cidden soğudum artık omüden bahar şenliği yok en ufağından bi konser yok hadi bunları geçtim samsunda ilk defa adam akıllı bir gençlik festivali yapılıyor ama final haftasının tam ortasına denk gelmiş ve yarın iki tane baba gibi sınavım olduğu için gidememişim ve benim gibi niceleri var biliyorum seneye son senem omüde inşallah dediklerime beni pişman edicek bi aktivite yapılır

kütüphanede geçen hafta gördüğümüz sakalli, biyikli, esmer, kara kaş kara göz, siyah kemik çerçeveli çocuk. tus'a hazırlanıyormuşsun. arkadaşımın dikkatini çekmiştin ve onun yerine seni ben gözetliyorum ruhun bile duymadan 😎 buralardaysan bir haber et 😂 (her türlü ajanlık çöpçatanlık yapılır. ödeme notlarla yapilmaktadir)