limos
eveeeeet 2025 yılını da şükür bitirdik. nasıl bir yıldı??? bomboş bir yıldı… bu yılı komple unutsam hayatımdan hiçbir şey eksilmez. ülke ve dünya bildiğimiz gibi bxk yoluna gidiyor… ama yeni yıl ruhumuzdan hiçbir şey kaybetmedik tabi🤝 2026 geçmiş 2025 yıldan çok daha güzel olacak!!! zaten ben çift sayıları daha çok severim belli ki yıldızımız parlayacak🌟 hepinizi çoooook seviyorummmm. inşallah yeni yılda sevdiklerimizle birlikte huzurlu güvenli bir ülkede sağlıkla bolluk bereket içinde yaşarız 🤲 amin 777 manifest manifest manifest yapıyoruz kızlarımla manifest
Trlegendarrow
“bu da geçer”..diyeceksin..
geçecek elbet..
sonra “bu da geçer” diyeceğin başka şeyler gelecek...hayat bu...
hepsi geçecek ama...
bu da geçer’ler”.. hiç bitmeyecek...!

mutlu huzurlu gunler ♥️🤍
Sanatçı
ve bir corona yilini geride biraktik, 2021 in saglikli mutlu ve huzurlu bir yil olmasini temenni ediyorum, biran once bu corona belasindan kurtulup hayatin normale donmesini umit ediyorum....
Sanatçı
huzurlu olabilmenin ilk yolu boşvermekten geçiyor, gerekirse hislerini bile
Zeze
çooook uzun zamandır üzerimde bulunan ölü toprağını atmış gibiyim. kendimi doğurmuşum gibi hissediyorum. daha farklı, daha başka bir ben oldum galiba sonunda. İsteyerek olmadı bu başta ama sonra talep ediyor ve farkındalığın arkasından kendinizi değişmiş buluyorsunuz. huzurlu bir his bu. dikenlerimin törpülendiğimi ortada gül gibi kaldığımı hissediyorum sanki. güzel güzel, fazla güzel 🌸🙏🏻
ladylazarus
geçen gün üşümüş bir şekilde eve koşup yatağıma sığındım. dalmışım, bir ara kolumu yorgandan çıkarmışım ki üşüyerek uyandım. o uyku ve uyanıklık hali arasında üşüyen, açlıkla sınanan insanlarla sızladı kalbim. bir şeyler yapılmalıydı, büyümeyi hiç bu kadar istemedim. ertesi gün soğuktan donarak ölen iki askerin haberiyle sarsıldım. diyor ya cansever : ' gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz türkiye' ye ahmet abi. ' tıpkı böyle işte..
dün gece oğuz atay' ın babama mektup parçasını yeniden okuyup dinledim. ' korkuyu beklerken ' kitabında yer alan bu hikaye, oğuz atay' ı en iyi anlatan parça sanırım. karalama defterime istemsizce kolomon moore' nin sadist kadınlarının arasında venüs' ü yerleştirdim hikayeyi dinlerken.

onun ruhunu kendiminikine benzetmişimdir daima hakkım olmayarak. yıllar evvel bu parçayı okuduğumda sahiden de ne kadar yakın olduğumuzu idrak etmiştim. sonraları daha bir şefkatle öptüm fotoğrafını. ben de babasına kızgın çocuklardan biriydim. büyüdükçe esasında ne kadar benzediğimizi, sahip olduğum tüm güzel duyguları ondan aldığımı fark ettim. en acısı kötü yönlerimin de onunkiyle benzeşiyor oluşuydu benim için. anlayıp, affetmek büyümeye delalet sanıyorum. onu affettikçe mi anladım, anladıkça mı affettim bilmiyorum fakat ilk kez birinin özlemiyle ağladım. benzeşmek her zaman o kadar iyi değil, ikimiz de duygularımızı belli etmek konusunda beceriksiziz, üstelik yabancıymışız gibi büyümüşken ben, her şey daha zor oluyor. babamı çok özlüyorum ve yanındayken içimden geldiği gibi sarılamıyorum ona, ne tuhaf bir duygu. diğer insanları tanıdıkça ona sarılma isteğim artıyor. pamuklara sarılarak büyüyen biri olmama rağmen hiçbir zaman korunmaya ihtiyaç duymadım. yeri geldi kavga ettim, yeri geldi bile bile başımı belaya sokmaktan çekinmedim. tüm arkadaşlarımın karşıma dikildiği o gün dahi eğilmedim. dün o parçayı dinledikten sonra aslında ne kadar küçük olduğumu gördüm. huzur çok farklı bir duygu, yaşamdan mutluluk istemiyorum zira mutluluk bencilce gelmiştir bana hep. mutlu olmak zorunda değilim fakat huzurlu olmak istiyorum. etrafımda benimle ilintili fakat asla bana ait olmayan binlerce sorunun ve insanın arasında çekiştirilirken, gülümsemekle yetiniyorum. kimseye karşı öfke duyamıyorum zira herkes bir yerinden haklı. bağışladıkça kalbindeki yük hafifliyor insanın, son yıllarda bunu adet edindim. karşıma çıkan her insan bir farkındalık bırakıyor ve insanın, salt sahip olmak isteyen, gördükleri ve duyduklarıyla yetinen ucuz bir yaratık olduğu idrakiyle aradığım huzura bir parça sahip olarak devam ediyorum yaşamıma. bir an önce ideallerimi gerçekleştirip izole bir yaşam sürmek istiyorum. bunun için çalışmak güç veriyor bana. bir süredir iş arıyorum fakat ailem buna pek sıcak bakmadığı için, daha ziyade hedeflediğim şeylerin bir kısmını gerçekleştirmek adına para biriktirebileceğim kısa süreli işler bakıyorum. umarım en kısa sürede bu sorunumu da halletmiş olurum.

uzun ve dağınık oldu fakat insan her zaman bu tür şeyler paylaşacak gücü bulamadığı gibi, anlaşılmaya insan da bulamıyor. muhtemelen burada da okunmayacak bir yazı fakat paylaşmak bir miktar da olsa rahatlatıyor insanı.

oğuz atay' ın mektubunu bırakıyor, iyi geceler diliyorum.




işte bütün terakkinizi gördüm ve aslıma rücu ediyorum.
iyikalplipsikopat
5 gunde ders cikartmak

dedemgil son 5 gundur bizdeler.son 3 gundur erken kalkiyor ailecek kahvalti ediyoruz basta bu duruma sovuyor olsamda artik sevmeye basladim

bugun dedemi yuruyuse cikarttim ve yaslida olsa ruhunun benden daha enerjik oldugunu farkettim, kendi kendime cizdigim sinirlari, her seyun kendimde baslayip kendimde bittiginu anlamami sagladi bu durum

ve son 2 gunum nefretsiz ofkesiz ve umutlu geciyor.insan bu duygulardan arindiginda kendiyle savasmadiginda en buyuk zaferi kazaniyormus meger

1.hayati yenmek isteyen kisi once kendi kendini yenebilmeli

2.insan kendisiyle savasmamak icin once kendini bilmeli ardindan kendi oldugu gibi yasamali

bugun bu 2 gercegi ogrendim.sense8 dizisindeki "kalbimde nefrete yer yok" repligj bir kac kere gozumun onune geldi.sadece 5 gun bile, 2 tane yasli insan bile insana cok sey sorgulatiyormus meger

tum bu sadist dusuncelrin ofkenin nefretin beni guclu, korkusuz yaptigina inanirdim aslinda en buyuk engellerim onlarmis, hicbir sey sakin bir irade kadar huzurlu ve guclu hissettiremiyormus.en kotu dusmanlarin bile kotu dusuncelerin kadar zarar veremezler diyen buddha ne kadarda hakliymis.
iyikalplipsikopat
degisim cesaret, cesaret ise fedakarliktir

bugun bunu ogrendim.degisimin ancak cesaretle ve ugruna bir seyler feda etmeyle olacaginu idrak ettim.herkesi mutlu edemeyecegimizi ayni anda her seyi yapamayacagimizi kazanmak icin kaybetmek zorunda oldugumuzu anladim

duygularimin etkisindeyim hala nasil olmayayim ki?ilk olarak universite giris sinavlarindan kisa sure once dusundugum intihari universite son sinifa kadar ertelemistim.2011 yilindan beri beni yavas yavas curuten hayatimin son yili olarak planladigum egitim ogretim yilindayim.

okul biter bitmez is bulmam bekleniyor ve okul uzayacak derslerim berbat, kimlik karmasasi icindeyim, ne oldugumu ne yapabilecegimi ne istedigimi net sekilde bilmiyorum bunca yil "nasil olsa intihar etcem" diyerek okulu sallamayarak tembellige fazlasiyla alistim yasam istencim en diplerden eksilerden yeni yeni yukseliyor ve 7 yillik curumenin ardindan bir mukafat gibi her seyin benim icin daha kolay daha huzurlu olmasini istiyorum ruhen yasli bir adam gibi yorgun isteksiz ve vazgecmis durumdayim.ailemin durumu dahada kotulesiyor git gide daha ölü daha zavalli ve daha cileden cikaran bir duruma geliyoruz.annem oluyor nefret ediyor olmama icten ice uzuldugum babam oluyor kiz kardesim anorexia gibi eriyor cok az yiyor evden disari cikmiyor

bunlar disinda 7 yilin ardindan ilk defa eglendigim bir yaz gecirdim tum kalbimle guvenebilecegim hemen her gun vakit gecirdigim bir dost edindim bana destek olmaya calisan arkadasimla bulusmaya cesaret edebildim bir parca huzuru eglenmeyi sevgiyi arkadasligi dostlugu hissettigim bir yaz gecirdim.bunca yildan beri sonuk bitkin olmus ruhuma bir nebze renk ve nese geldi

kucuk doz ilac hastaligi ilerlemis bir hastayi sihir gibi sapasaglam ayaga kaldirabilir mi?tamamiyle ölmüş durumdayim kimligim ölmüş durumda bu bedeni baska bir karakter yasatabilir baska duygulari dusunceleri olan bunca yillik asagilanma siddet eziklik ve yalnizlikta yarattigim bir karakter yasatabilir.ismi farkli tarzi farkli bunca yil icimde buyuyen ben ayakta tutabilir.hayir dissosiyatif kimlik sorunum yok sanrilar gormuyor sesler duymuyorum bu bambaska bir sey.suanki ben son gunlerini mutlu gecirmeye calisan hayata son kez gulumseyen bir ihtiyar gibi.

bana hirs lazim insanlari arac goren oyuncak goren bir bakis acisi lazim finansla is dunyasiyla ilgilenen para kazanan para yonetimini bilen is kurabilen diksiyonlu konusabilen sevdikleri disindakilere sakiz kadar deger vermeyen onlari somurulecek bir arac goren bir insan lazim.

icimdekine donusmeye cesaretim yok.suanki halimi canlandirmaya enerjim ve umudum yok.iyi olarak olmek mi kotu olarak insanlari uzerek zengin olmak mi?

sevdiklerim gozlerimin onunde oluyorlar eriyorlar umutsuzca yasamaya calisuyorlar onlara ne ozgurluk saglayabiliyorum ne para saglayabiliyorum hicbir sey basaramiyorum.sevdiklerim icin baskalarini uzmem dunyayi yakmam gerekiyorsa yaparim yapmaliyim.bu yil her seyi belirleyecek daha fazla beklemek yok hayal yok umut yok gercekler 1 sene sonra yuzume vurulacak
iyikalplipsikopat
degisime cesaret edememek

yasadigim gunler bu cesaretsizlikle geciyor.ya tamamen kotu ya tamamen iyi olmak arasinda secim yapamiyorum.bir olayin bir duzenin beni tamamen degistirmesinden korkuyorum.icimdeki zavalli vicdan ile canavar haline gelmis ofkenin savasi bitmiyor vicdanim git gide zayifliyor

bir yanim intikam istiyor kirilan kemiklerin sesleri aci cigliklar yalvarmalar gozyaslari yanan evler asagilanmalar iskencelerden dolayi bir hayvana donusen itaatkar koleler

bir yanimsa hala vicdanli olmak istiyor ailesini dostlarini seven sevgi ve ask isteyen muzigi seven huzur isteyen ozgurluk isteyen kimseye zarari olmadan yasayan baskalarinin yaralarini saran

baskalarinin psikologu oldum ama hep kendi psikolojim bozuktu
baskalarinin yasam kocu oldum ama hep kendime karamsardim
baskalarinin ask doktoru oldum ama hic iliski yasamadim

yolu hep biliyordum ama hic yolda olamadim.tum avanslar bitti eski utangac kibar saf cocuk olan eski ben %90 oranda degisti.su siralar tek dusundugum basarili oldugum bir sey bulmak ve onun uzerine gitmek tum enerjimj zamanimi ona ayirmak

kodlama mi?spor mu?sanat mi?bilmiyorum.tum bu kargasadan icimdeki savastan biktim her gun icten ice curumekten icime atmaktan biktim

sevdigim bir isi yapip o alanda ilerleyerek para kazanmak hem annemi ve kizkardesimi babamdan kurtarmak hem kendime hem onlara huzurlu bir hayat kurmak istiyorum.

ama lanetlenmis gibiyim hicbir seye yetenegim becerim yok gibi.gercekler karsisinda cok zayifim hayatin gerceklerine dair hicbir sey bilmiyorum.sistemleri bilmiyorum.kendimi hep ustun gordum hep en zeki sandim farkli gordum bir halt olmadigimi yeni yeni anlamaya basliyorum.hep zengin hayat surecegimi hayal ettim hep milyoner hatta milyarder olmayi hayal ettim ama daha ufak sorumluluklarimi bile yerine getiremedigimi yeni goruyorum

7 senedir yalniz sonuk renksiz gri bir hayat yasadim 19 yasinda en buyuk basarim kendime pantalon almakti 20 yasinda en buyuk basarim kizli erkekli arkadas ortamina girmekti.21 yasinda burdan tanistigim dostum sayesinde yeni yeni hayata baglaniyorum.gercekler karsisinda bu kadar zayif ve ezigim ve zayif hissetmek kaldiramadigim beni cileden cikaran psikopat yonumu tetikleyen yegane sey

emeklemeyi yeni ogreniyorum, bir kosu yarisinda basarili olmam gerekiyor ve kendime neredeyse hic inancim yok
ladylazarus
kulaklığımı düşürdüm.. öyle kulaklığımı takıp dünyadan kopayım modunda bir insan değilim fakat kulaklığıma bir şey olduğunda çok modum düşüyor, niye böyle oldu ki falan.. güne böyle başlayınca elbette murphy laws devreye girdi ve mide bulantısı artı halsizlikle günümü tamamlıyor, sabaha sağlam çıkmayı umuyorum.

kendim hastalandığımda önemsemem fakat başkasının hasta olmasına dayanamıyorum. bilhassa yaşlılar konusunda çok hassasım. dedem de anneannem de çok hasta şu dönemler, onları öyle görünce böyle bebek gibi sevip, bakasım geliyor. zaten kuş kadar kaldılar tontişlerim. bu durumdaki insanlara nasıl kötü davranıyorlar aklım almıyor sahiden. dünyada ne kadar hasta insan varsa toplayıp bakmak istiyorum, insana böyle bir şey yük gelir mi ? yok, modern dünya bana göre değil. kimim/neyim varsa toplayıp dağa, ormana falan yerleşeceğim. sebze yetiştirir, geçinir giderim. ruhum emekli, mis..

bu arada bu kanalı çok seviyorum :




bu şarkı kadar huzurlu geceler !
ladylazarus
meditasyona başladım. gönül isterdi ki bali' de yoga eğitimi alayım .. saçımdaki birkaç beyaz beni manen çok etkiledi dfgfkf sabah kalktığımda yeşil çay sonrası açıyorum müziğimi, reklam gibi olmasın bu tür müziklerin toplandığı bir sürü uygulama var onlardan indirebilirsiniz, on - on beş dakika meditasyon yapıyorum, güne bu denli huzurlu bir başlangıç olamaz ! bir de en son ben keşfettim sanırım, tibet ayinleri diye adlandırılan beş egzersizi uygulamaya başladım. söylediklerini sahiden yerine getiriyor mu bilmiyorum fakat oldukça rahatlamış hissettirdiği kesin. yüzme kursuna başlayana dek idare eder beni. vizeler öncesi herkese tavsiye ediyorum.

bu arada tchaikovsky eşliğinde ders çalışan hassas bünyemi ff vererek incitmezsiniz umarım hocam, asla eskimeyenlerden :


ladylazarus
merhaba sevgili dedikodu sakinleri !

umarım iyisinizdir. ben şu sıralar oldukça huzurlu günler geçiriyorum. bir yandan da bu kadar huzur fazla, acısı bir yerden çıkar muhakkak diyerek endişeleniyorum fakat anı yaşamak taraftarıyım. saçımdaki açık renk sarıları beyaz sanarak oldukça hüzün dolu günler de geçirdim sdfgdk. bu vesileyle sağlıklı yaşama da atmış oldum. şekerin cazibesine gözlerimi yumarak sebzelerle aşk yaşıyorum. avokado ve yulaf ezmesi yemek zorunda olmak dünyanın en 'dışkısal ' -kibarlık - şeyi. bir an önce yüzme kursu olayını da halletmeliyim. denizi o kadar özledim ki.. hava ısınana dek özlemimi böyle gidermeye çalışacağım. yağlı boyaya da başladım, ilk denemem ben dahil herkesi şaşırttı. yakında herhangi bir uzvumu kesip bir jigoloya göndermeyi düşünüyorum zira sanatçılar ve seks işçileri toplum tarafından aynı şekilde reddediliyor (van gogh için saygı duruşu). tuvallerim hazır, yarın yeniden çizmeyi düşünüyorum. kemanımı da alırsam ölmeye hazır duruma geleceğim.

three billboards outside ebbing missouri ne hayal kırıklığıydı ama.. fragmanına bakmadan mı gittim anımsamıyorum fakat oyunculukların şahaneliği dışında tam bir düş kırıklığıydı. frances mcdormand oscar' ı sonuna dek hak etmiş dedirtti aynı zamanda. sam rockwell' e de benden bi ödül ! senaryoyu oyunculuklar kurtarmış sahiden. samsun' a filmler bu kadar geç gelmese keşke, şimdi de bir belgesel bekliyorum.

ayrıca mesaj kutusunu en az kullanan üye benim muhtemelen, neden hala bakımda, saçlarım bu yüzden beyazlarsa admin sorumludur. bu kadar gevezelikten sonra düzenli olarak izlediğim, dünyanın en minnoş reklamını bırakıp gidiyorum :



Zeze
hani telefonda fotoğraf birikince telefona atarız da telefon rahatlar ya. yazı yazınca aynen öyle hissediyorum. sanki kalem usb görevi görüyor, içimdekiler o kalemin mürekkebinden deftere akıyor.
bazen korkuyorum defterin başına geçmeye. başlayınca bırakamıyorum çünkü. saatlerce dinlene dinlene yazdığım oluyor. özel o anlar benim için, ayrı bir iş. hatta biriyle dışarıya buluşmaya gitmek gibi. ne yazdığımın bi önemi yok. bazen yazamadığımı bile yazıyorum. sakinleşiyorum. İnsanın sakinleşeceği şeyleri keşfetmesi güzel bence. malum günümüz dünyasında buna bool bol ihtiyacımız oluyor. şimdilik bunlar (daha önce de yazmışımdır herhalde bi şeyler) yetiyor gibi, bakalım gelecek günler neler getirecek ☺️ sizlere de sakin huzurlu bir akşam dileyeyim 😉

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)