selam arkadaşlar, naçizane fikrimi paylaşmaya geldim. teknoloji son hız ilerliyor, matrix’tir, simülasyondur hepsine tamamım ama nolur biri açıklasın uçak kadar acayip bişiii olabilir mi ya? nasıl ya? (burası büyük puntolarla) demir yığını ama bulutların üstüne çıkıyor delireceğim. hayır bi de bunu bi insan evladı tasarladı, üretti, kullanıyor. uçak kullanmak nedir ya? her yolculukta ağzı açık ayran budalası gibi cama yapışıyorum (keşke pilota yapışsam) pilot demiş miydim? evet pilot. uhud… hicret… mekkeli müşrikler… her neyse, aranızda pilot olan varsa bana bi ulaşabilir mi bişey denicem
arkadaşlar bugün eğitim fakültesinde kalemlerimi kaybettim gören duyan haber verirse sevinirim. biri rotring 0.7 diğeri de pilot kalem yanlarında 0.7 uç olacaktı
samsun'da araba kullanmak için yeterli iseniz; ralli pilotu, f1 pilotu, koruma şoförü vs gibi ekstrem sürüş becerisi gereken tüm meslekleri yapabilirsiniz...
bir arkadaş tıpçı sevgilim olsun isterim demiş, turnusol kağıdına dönmüş mesaj altı. herkes eleştirmiş, insanı bırak hayvan bile bulamazsın bu kafayla diyen bile var. kimse doğru düzgün durumu anlamaya ve anlatmaya çalışmadığı için biz bu haldeyiz işte. ben pilot bir sevgilim olsa diyebilirim ne var bunda yani? o meslek belki içimde bir ukte, belki pilot olmak istiyordum olmadı bari sevgilim pilot olsun diyorum ya da direkt sadece pilotluk hoşuma gidiyor, belki de sadece pilot üniformasına ilgim var, kime ne batıyor bu durumdan ben anlamıyorum. benim özel olarak pilot sevgili istemem size göre yanlışsa düzgün bir dille doğru sevgili tercihinin nasıl olması gerektiğini anlatın madem, niye düşmanca yaklaşılıyor anlamıyorum.
bu uyarıyı yaptıktan sonra bu arkadaşımız için bazı tıp gerçeklerinden bahsetmek istiyorum. tıp diye özele indirmemek gerekiyor aslında, türkiye cumhuriyeti vatandaşları genelinde değerlendirilebilir, tıpçılar da pastadaki bir dilimdir. tıptaki insanlar zekidir, kültürlüdür, entellektüeldir vs diye bir durum söz konusu mu? zeka tek yönlü bir kavram değil, elle tutulur bir şey de değil. anadolu ve fen liselerinde aldıkları eğitim vesilesiyle derslere kafalarının çalıştığı doğrudur ama her şey ders değil. 3 yıl önce fakültede kitap bağış kutusu vardı, içine çöp atanlar oluyordu. kitap bağış kutusuna o üstün zekanla çöp atarken hiç utanmadın mı kardeşim? dolaplardan başkasının önlüğünü çalanlar var. umarım bir önlük almaya 25-30 liran yoktu, çok fakirdin de ihtiyaçtan çaldın. nitekim fakültemizde fakir çok muhtemelen, bu yıl benim bildiğim en az 5 kişinin çalındı önlüğü. böyle insanlar varken tıpçılar zekidir, kültürlüdür, ahlaklıdır sözleri doğruluğunu yitirmekte. ha böyle durumlar toplumun diğer kesimlerinde de yaşanmıyor mu yaşanıyor, belki nispeten daha fazla yaşanıyordur, demek istediğim de zaten tıpçıların toplumun diğer kesiminden pek bir farkının olmaması. doktorluk mesleği saygın bir meslek olarak yer edinmiş toplumumuzun genelinde bu inkar edilemez, her ne kadar doktorlara saldırılar ölümler de oluyor ama bu böyle. bunları tıpçıları kötülemek için yazmadım, arkadaşın zeki kültürlü vs demesine katılmıyorum, sadece bunu anlatmak istedim. tıpçı bir sevgili istiyorsan durumlar böyle, onlar da standart birer insan işte senden pek bir farkının olmayacağına emin olabilirsin.
bu uyarıyı yaptıktan sonra bu arkadaşımız için bazı tıp gerçeklerinden bahsetmek istiyorum. tıp diye özele indirmemek gerekiyor aslında, türkiye cumhuriyeti vatandaşları genelinde değerlendirilebilir, tıpçılar da pastadaki bir dilimdir. tıptaki insanlar zekidir, kültürlüdür, entellektüeldir vs diye bir durum söz konusu mu? zeka tek yönlü bir kavram değil, elle tutulur bir şey de değil. anadolu ve fen liselerinde aldıkları eğitim vesilesiyle derslere kafalarının çalıştığı doğrudur ama her şey ders değil. 3 yıl önce fakültede kitap bağış kutusu vardı, içine çöp atanlar oluyordu. kitap bağış kutusuna o üstün zekanla çöp atarken hiç utanmadın mı kardeşim? dolaplardan başkasının önlüğünü çalanlar var. umarım bir önlük almaya 25-30 liran yoktu, çok fakirdin de ihtiyaçtan çaldın. nitekim fakültemizde fakir çok muhtemelen, bu yıl benim bildiğim en az 5 kişinin çalındı önlüğü. böyle insanlar varken tıpçılar zekidir, kültürlüdür, ahlaklıdır sözleri doğruluğunu yitirmekte. ha böyle durumlar toplumun diğer kesimlerinde de yaşanmıyor mu yaşanıyor, belki nispeten daha fazla yaşanıyordur, demek istediğim de zaten tıpçıların toplumun diğer kesiminden pek bir farkının olmaması. doktorluk mesleği saygın bir meslek olarak yer edinmiş toplumumuzun genelinde bu inkar edilemez, her ne kadar doktorlara saldırılar ölümler de oluyor ama bu böyle. bunları tıpçıları kötülemek için yazmadım, arkadaşın zeki kültürlü vs demesine katılmıyorum, sadece bunu anlatmak istedim. tıpçı bir sevgili istiyorsan durumlar böyle, onlar da standart birer insan işte senden pek bir farkının olmayacağına emin olabilirsin.
nedir bu r11 çilesi ???? şöförler gözlüklerini takıp pilot tripleriyle direksiyonu sallarken yeni ilave edilmiş tümseklerin dibine gelince zınk diye frene basarken onlarca gibi kapısına kadar tıklım tıklım otobüste nasıl ayakta dursun + koltuklarda oturanların vurdumduymazlığı nasıl tedirgin olmayalım,aynı zamanda tembel arkadaşların kurtuluş çaresi olarak r11 i görmesi eğitim fakültesinden binip fen edebiyat fakültesinde inmesi,derse geç kaldığım zamanlara özel midir bilmem hep oralar tıklım tıklım oluyor, araçtakiler inmeden binmeye çalışan ilkokulda hayat bilgisi dersinden kalan ne yaptığı belirsiz insanlar da var,tembel arkadaşlarıma tavsiyem yürüyün ve fazla kilolarınızdan kurtulun...
doktor, mühendis, mimar, avukat, savcı, hakim, pilot koca arıyorum hislerimde çok ciddiyim evlenip düzgün bir hayat kurmak istiyorum dış görünüş benim için önemli değil mesajımı yayabilirsiniz. not: güzel bir kızım az boyum kısa ama olsun.
selam.buralarda yazdiklarimin çok sacma oldugunu ve saçmaladığımı farkettim.o yüzden daha yazamicam😕ama su hayatta mutlu olduğum zaman döneceğime emin olabilirsiniz 😉son sarkımı birakip gideyim.herkesin mutlu olmasi dileğiyle.
21 pilots-ride. @kakule 😊
21 pilots-ride. @kakule 😊
her kafadan bir ses çıkıyor askeriyenin içinden bir söylenti benden olsun. ilk olarak bu darbeciler güler cemaatinden midir değilimdir merak ediosan evet çoğu gülen cemaatindendir. şimdi olay şu gülen cemaati ve ona bağlı müridleri 80 lıllarından beri askeriye adam sokmak için çaba gösteriyorlar. cerrahpaşa tıpı kazanan çoçukların harp okulu seçmeleri bundandır. her askeri birlik içinde o birliğin kendi istihbarat iç ağı olur direk birlik komutanına bağlıdır(tugay ve yükseği) cemaatçi olduğu kesinleşen kişiler hakkında rapor hazırlanıp yaşa gönderilir. ama 95 sonrası yaşta esnemeler yapıldı asker cemaatçiyi atamazmış oldu baskı hat safhaya çıktı muhtura falan gerçek olaydır. 99 ylınds genel istihbaratta herkesin ne mal olduğu bilirlendi bağlı cemaatler falan hepsi yani askeri içi kusuru olan herkes fişlendi ama gelin görün ki bu kişiler atılmadı. hep yaşta sıkıntı çıktı. sene 2002 oldu akp başa geleceği kesinleşti 2003 te darbe hazırlığı yapıldı ama askeri içinde vatansever üst düzey komutan paşalar bu hareketli gizlice bastırdı darbecileri gizlice emekli ettirdiler. sonra bildiğiniz gibi ergenekonda akp sırf kendilerine muhalif olarak düşündüğü o koltuğa askeri yetenekleri ile gelmiş vatanseverleri temizlemek istedi bu işi şuan darbe yapmaya çalışan 99dan fişli cemaatçi askerler polisler ve savcılarla sahte belgelerle vatanseverler diye bilinen komutanları içeri attılar. aslında bu korkunç birşeydi tayyip diğer cemaatler iç günler bunların tehlikesini gördü. bu adamlar yani cemaatçilerin bir kısmı askeriyeden atılmıştı tayyip baba emekli maaşlarını ikramşyelerini tam çaloşmışlar gibi dağıttı. üstüne ergenekonun avukatıyım dedi hocasına yani cemaate açık destek verdi. kaçırdıkları olay neydi biliyormusunuz. bu adamların hepsi fişlenmişti. ama kozmik odalara dahi giyerek tüm fişlemeleri sildiler. sonra cemaatin gücü yavaş yavaş kesmeye çalışan tayyip ve mit tam bir bilgi kirliliği içinde kaldı kısmen cemaatçi polisler tespitlerini edebildiler.tekrar fişlemeler bsşlayınca hoca uyandı ve film koptu.bu alt zamanda ekonomik faktörler çoktur. şuan darbeyi yapmaya çalışan paşalar en geri sıralardan erdoğanın ne var asker namaz kılıosa suçmu diyerek savunduğu gülen cemaati mensuplarıdır. bu adamların çoğunda paşa olcak vasıf yoktu ama erdoğan iştw bilgi kirliliği ve ayır edemektwn bunları yakın görüp generalliğe kadar yükselti. 2014 te yine askeriye iç istihbaratı havacılar içinde darbe yapılanması var diye nokta atış uyarıda bulundu genelkurmay olayı emekli etmekle çözeceğini sandı. kolay değildi 1000 civarı subaydan bahsediliodu gülenin adamı diye ama sadece önemliler emekli edildi. yaklaşık bir ay önce kara deniz ve hava komutanlıklarından iç istihbaratta kesin darbe hazırlığı raporları gönderildi. kuvvet komutanları tam kadro darbe karşıtı olduğunu bildirdi. günü 1 gün sapmayla bilmişler dediklerine göre. ama ne hikmetse bu olay sadece erdoğana suikast olarak düşünüldü. erdoğanı marmariste 15 gündür gizlice kaleye çevrilen bir otele götürdüler. mit çok az kişiye haber verdi kuvvet komutanları olayı en başında engelleyebilmek için genelkurmayda toplandı ankarada süpriz kurum jandarma genel komutanlığı oldu. akıncılar üssünde pilotlar kavgaya çatışamaya başladı 48 uçaktan sadece 2 sini koruyamadı. 46sı allaha şükür havalandıracak pilot ikna edemedikleri için kalkmadı. ama olay şu ki askerlerin çoğu tatbikat diye kandırıldı. amaç erdoğanı öldürüp ülkeyi kaosa sokmaktı kısmen başarılı oldu erdoğan şuan hitlerin hayatına paralel gidiyor eğer tsk devlet kurumu statüsünü kaybederse .birdahakine bu yönetim basirwtsizliği iç savaş çıkarır ne olursa olsun direnen tüm halkımıza subaylarımıza polisimize vekillerimize ve medyaya teşekkürler. ben ağustosta askere gidecem er-erbaş olarak eğer böyle durumda karşılaşırsam kafamı kestirmem sıkarım kimse kusura bakmasın canımı yolda bulmadım.
binecem ucaga pilotu da rehin alacam istanbul ucagini miamiye surdurecem delirttiniz yahuu
bugün tam 1 sene oldu ben öleli. seni artık sevmiyorum bitti. 6 seneye 6 sözcük bile kurmadan bitirdin bizi.ne kadar ugrasırsam ugrasayım unutamıyorum. biliyorum hıc bı zaman da unutamıyacagım. biliyorum bu acı mezara benle gıder. zaten o mezarın ıcındeyım.ruhum orda beklıyor vucudum oraya koyulunca semaya yukselıcek. hiç birşey hıssedemıyorum ne bu elmanın tadı tad ne bu çiçeklerin kokusu ne saclarımı savuran ruzgarı hıssedebılıyorum ne de duydugum sesler ılgımı cekıyor. gözlerım desenız zaten kör oldu kapkaranlık her yer. hayallerı olmayan ınsan yaşayamaz derler. hayallerı çekip giden bır daha olmayacagını bılen bır ınsan nasıl yaşar ? o kadar cok istedim ki bir sabah terden sırılsıklam olmuş tşörtumle nefes nefese uyanmak ve elımı telefona attıgımda son mesajın seni seviyorum aşkım tatlı ruyalar oldugunu gormek... o kadar cok ıstedım kı her yerımde kablolar baglı bı hastane odasında gozumu actıgımda yanımda onu gorebılmek... o kadar cok ıstedım kı kafama sıkıp gitmek... yapamıyorum ölemıyorum... anneme kıyamıyorum. allah tan korkuyorum. yardım diliyorum o kadar çok dua ettim ki anlatamam. hayır olmadı. cehennem bu dunyada basladı. öteki tarafa sıçramaz inş. gerçi kafam o kadar yerınde degıl kı cogu zaman hiç bişey dusunemıyorum. boşlukta kaldıgım her an gülüyorum ve şunu dıyorum ahahahaha ulan bu hayat ne hale geldi ??? sevdiğiniz insanın ruhunun öldüğünü görmek mı daha acı yoksa bedenının mı ? bence ruhun, dusunsenıze yıllarınızı cektıgınız acının bı damlasına degmeyecek bırıne verdıgınızı bılmek mı yoksa allah nasip etmedı burada öbür tarafa kaldı demek mi ? 1 sene önce bugun allah deseydı kı bana onu mu alayım yoksa canını mı bi sanıye dusunmez salavat getırırdım. 1 sene önce gözyası için dünyayı yakacagım ınsanın bugun dunyası basına yıkılsın hesabım öte tarafa kalmasın dıye her gun ıcımden gecırıyorum. bu hayata ne oldu böyle ? bu hayata ne olacak böyle ? bundan sonra nasıl yaşanır bu hayatta söyle ! yaşanmaz... tek kurtuluş şehitlik heralde. hayırlısıyla kasımda askerim. yaşarsak ondan sonrasını dusuncem. o zamana kadar otomatık pilota aldım kendımı. en damar listemle göklerde uçuyoruz kokpitte demlenıyorum. keşke o gun olseydım. keşke o gün ölseydın. ya da biz ölseydık. olmasaydı sonumuz böyle... bugün kötü. 1 senedır oldugu gıbı. son nefese kadar olacagı gıbı. günün şarkısı yada şiiri : yusuf hayaloğlu - hangi ayrılık
gecen hafta hangi gün bilmiyorum 😂 ay gülmekten yazamiyorum arkadaşla dolmusa bindik neyse keyfimizde çok yerinde gülmekten makara yapmaktan kendimizi alamıyoruz kalemle biseler yazdı arkadaş sonra arkada iki oğlan vardı yine bizim gibi kankiler neyse kalemi rica ettiler verdik sonra inerken biri geri verdi sabah okula gelirken arkadaş aradı gel hemen dedi yine senin yuzunden ne hallere dustuk dedi bi gittim baktım ki pilot kalemin kapağına çok muntazam bir şekilde arkadaki arkadaşlardan biri numarasını yazdigi bir kagidi rulo seklinde kapağa yerleştirmiş kalem arkadaşımın diye bide ustune dolmustan inince kızılkivirciga verirmisin yazmış arkadaşım ikinizide yüzünü dahi gôrmedim ama tek merak ettigim o kağıdı nasıl yerleştirdiniz allah canınızı almasın 😂
küçük salak bir çocukken pilot olmak gibi bir hayalimin olduğunu hatırlamıyorum. benim pilotluğum çakılı olduğum koltuğu uçuracak kadar işte. büyüyünce ne olmak istersin yavrum. büyüyüyecek kadar yaşamak istemiyorum öğretmenim ama botlarınızı boyayabilirim, bin liranızı çarparım. ama tahtadaki balonları sayamam ben çünkü özgüvenim yok. kekemeyle maltepe içebilirim. vazgeçiyorum galiba herşeyden, son dem dedikleri bu olsa gerek. ne dediğimin ne yaptığımın farkında değilim artık. selametle.
bu stanley kubrick ile tanışmaz olaydım keşke. bir yönetmen bu kadar zeki, apayrı bir bakış açısına sahip, ayrıntılara önem veren ve aynı zamanda çok iyi bir fotoğrafçı olabilir. filmlerini izlediğinizde hayran olmamak elde değil. ki bence diğer yönetmenlerde benim gibi çok kıskanıyorlardır kesin. sadece yönetmenler de değil yazarlar bile. mesela stephen king. adam o muhteşem the shining filmini beğenmemiş gitmiş dizi olarak çekmiş. ve tabikide kimse beğenmemiş haliyle. sen git kitap yazmaya devam et bu işlere bulaşma canım. neyse biz kubrick ile devam edelim. adamın çektiği 13 film var ve bu filmlerin hepsi farklı türlerdedir. korku, bilim-kurgu, savaş, komedi, tarihi, dram.. bugün izlediğim dr. stranglove filmiyle birlikte 5 tane filmini izlemiş oldum. kubrick’in soğuk savaş dönemini anlattığı kara komedi filmi. dr. stranglove. filmde 3 karakteri canlandıran peter sellers filmde döktürmüş resmen. hele ki o dr. stranglove karakteri çok sinir bozucu bir karakter. ama benim en sevdiğim karakter general turgidson’dır. rus elçisi ile olan kavgası ise çok komiktir.”you can’t fight in here, this is the war room.” adam zaten komünistlerle kafayı bozmuş durumda. garip hareketleri ve konuşmasıda eklenince gülmekten ölüyorsunuz. ha birde anlayamadığım bir yer var. uçak füzeyle vuruluyor ve dışarıdan bakıldığında ise hiçbir hasar görünmüyor. sencede çok ilginç değil mi kubrick? sen ki war roomdaki masayı yeşil örtüyle kaplayıp kumar masası görünümü vermek isterken o ayrıntıyı nasıl atlarsın? ama bu tabikide senin gelmiş geçmiş en büyük yönetmenlerden olduğunu değiştiremez. bu arada bir sahne varki onu asla unutmayacağım. sevgili kovboy şapkalı pilotumuz uçaktaki hasarı gidermek için bombaların olduğu yere gider ve bir bombanın üzerine çıkar, tamir etmeye başlar. tabi bu sırada o bombanın atılmasına çok az bir vakit kalmıştır. sonra hasarı tamir etmesiyle bombanın fırlatılması bir olur ve sevgili pilotumuz bombanın üzerinde şapkasını sallayarak ölüme gider. şimdi böyle bir sahne çekmek kimin aklına gelir ki? ama yönetmen koltuğunda kubrick oturuyorsa her şey olabilir. mesela filmin sonunda dr. stranglove’ın sağ elini nazi selamı vermemek için zor tutması hatta ısırması ve tekerlekli sandalyesinden kalkıp “mein führer, i can walk!” demesi gibi. yazıyı fazla uzatmadan bir izleyicinin yorumuyla bitirelim o zaman “sinema tarihinde ironiden doğan mizahı en iyi kullanan film.”