Belinda
miyopum lens takıyorum diyorum .ooo hangi renk mavi mi diye soruyorlar ne mavi takcam be benim gözlerim zaten çok güzel .ela içi hafif yeşilli başka renge gerek yok zaten hıh 😉
Maviş 🐣
siteye o kadar uzun zaman olmuş ki girmeyeli hala nikimin durması bi duygusallık yarattı bende. bir yaz akşamı keşfedip çok güzel insanlarla tanıştım burda. o sıkıcı yaz gecelerini burası şenlendirdi. üniversiteden mezun oldum ve şu an mesleğimi yapıyorum. özlem dediğim samsun u fotoğraflardan görünce gözlerim doluyor. burası benim için o zamanlar tamamen blog gibiydi. yaşadığım duygusal karmaşaları vs herşeyi anonim kimliği altında yazıyordum. ve bu sıralar yine çok karışık olduğum zamanlar... covid döneminde bir hastanede çalışmanın depresif etkileri ve sevdiklerimi uzun süredir görememek en yoğun covid şehrinde yaşamak çok hırpalayıcı. bir yandan da iyi bir eş olabileceğini düşündüğüm birine karşı aşık olmadığımı düşünüyorum. kafamda sürekli 40 yaşına gelince ayrıldığına pişman olur musun diye sorgularken buluyorum kendimi. ya siz ne dersiniz 26 yaşında risk alıp aşık olunacak kişiyi aramak ya da beklemek gerekmez mi ?
psikodok
buraya yazmayalı uzun zaman oluyor yazmak istedim. bu site bana çok güzel dostluklar kattı. ben bu sitede tanıştığım insana memleketimden hediye getirdim, ben burada tanıştığım insanla kampüste oturup dertleştim. ben burada tanıştığım insanla sahilde geyik yaptım. yakın bir zamanda hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir olay yaşadım. bu olay karşısında sesim ve ellerim hiç titremedi, gözlerim buğulanmadı. bunu buraya yazıyorum. çünkü bu olaya burası sebep oldu. hayatınıza bir sürü insan girecek ve girenlerle eş değer nitelikte bir çok insan da çıkacak. doğal seçilim. kalanlar kalır, gidenlere hoşça kal deriz. ben bundan birkaç gün önce birisini hayatımdan uğurladım. bugün ise o kişiyi içimden uğurluyorum. bana kattıkların ve kazandırdıkların için teşekkür ederim. senin gözünde her zaman küçük kalmam dileğiyle...
hoşça kal...
mavibulut
oturdum 10 bölüm tayvan dizisi izledim.zaten bozuk olan gözlerim ekrana bakmaktan 1 numara daha bozuldu galiba. ben ona üzülüyorum da ekranı kapatıp gercek hayata dönünce "ben şimdi bu dizideki gibi seven adamı nereden bulacağım" sendromuna yakalandım yine.sahi nereden bulacağım?
ladylazarus
bu gece hayatımın en güzel anlarından birini yaşadım. karanlıkta uzanmış, bir kieslowski filmi izlerken, birden ağaçların arasına saklanmış ayın kızıllığını fark ettim. bir süre yıldızları izledim, sonra filme döndüm, sonra yine ayı izledim, sonra yine film, yine yıldızlar.. ay, onu görmem için tamamen ortaya çıkana dek böyle bir döngü içinde bitirdim filmi. böyle anlarda tarif edemediği bir his kaplıyor insanın içini. yıldızlara bakarken, yıllar evvel annemle kargaları izlediğimiz noktaya takıldı gözlerim. sonra yine yıldızlar.. ve yıllardır hiç değişmeyen gökyüzünü düşündüm.

edebiyat dergileriyle aram pek iyi değildir fakat oldukça gecikmeli olarak bir dergi keşfettim ve muhtemelen düzenli olarak alacağım tek edebiyat dergisi olacak ' notos '. keşfettiğim ilk sayısının nabokov üzerine olmasının güzelliği .. sanırım vera' nın reenkarne olmuş haliyim. nabokov' la bu kadar sık karşılaşmamızın başka bir açıklaması olamaz. vera için ne acı dfgfj

hayatımı bir film olarak tahayyül edecek kadar önem vermiyorum kendime fakat bugün bu şarkıyı defalarca dinledikten sonra, hayatımın bir fon müziği olsaydı, şu sıralar kesinlikle bunu seçerdim dedim kendime.




iyi geceler değerli müdavimler.
thyke
sabah erken uyandım.öncesi günü geç yatmıştım.bugün gün arasında hiç şekerleme de yapamadım.günün sonunda ise yorgunluk kahvesi içtim.ve şuan gözlerim fal taşı gibi fakat beynim "artık uyusana bee" diye bağrıyor.uyumam lazım anlıyor musunuz?
girgirina
bana hiç uğramaz oldu gözlerin. oysa pencerem açık bir misafir edasıyla gönlüme kurulmanı bekledim. her gece sana kapandı gözlerim ,sana söylendi her söz. belki daha tanımıyorum seni. düşünürsen misafir olmayı bunlar sadece sana söyleyeceklerime önsöz:)))
Xena
lise hayatını gram özlemiyorum ama liseden eski arkadaşlarımı gördüğümde "kızlar sizi çok özledim, keşke tekrar lisede olsak" diyorum. bunları derken gözlerim doluyor. yalan söylerken o kadar inandırıcı oluyorum ki söylerken ben bile kendi yalanıma inanıyorum.
ladylazarus
selam, eli ayağı ısınmak bilmeyen minnoş insanlar..

parmaklarım buz tutmuş durumda ve panduf giyenlere inat simli patiklerimle aranızdayım ✌ şu panduf olayını sevemeyen bir ben mi varım ? tamam çok sevimliler ama ayaklarıma pranga vurulmuş hissi veriyor, bir süre sonra duvara fırlatmak istiyorum !

nihayet yarın fuara gidebileceğim , haftasonu da tuvalimi alıp köye koşuyorum 😻

köpeğim rigby' i fazlasıyla özlediğim ve ne zamandır çiçek yetiştirmek istediğim için ismini mordecai (regular show için saygı duruşu) koyacağım bir çiçek almak istiyorum, önerisi olan varsa bekliyorum. bu da ahmet rasim' in çiçeklerin lisanı yazısından :

" katmerli gül: seninle böyle sarmaş dolaş olmak nasip olmayacak mı?
kırmızı karanfil: derdinden kan kusuyorum, merhamet et.
şebboy: ne kadar hainmişsin.
menekşe: hercailik ediyorsun, yazık şânına!
sarı gül: hayatımdan hiç ümidim kalmadı.
lale: sensiz yaşayamayacağım. beni terk etme.
zambak: bu gece rüyamda seni gördüm!
beyaz leylak: hiçbir mani kalmadı, benim olacaksın!
beyaz yasemin: bana fotoğrafını gönder, bari onunla yatayım.
leylak: dün nereye gittin? hakkında bir şey işittim.
sarmaşık yaprağı: sana bunun gibi sarılmak isterim.
kuru yaprak: kuruttun beni!
kara diken: bu muazzeb de nereden çıktı?
zerrin, beyaz fulya: amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri dahi.
nergis: niçin mektup yollamıyorsun? bu akşam mutlaka beklerim.
süpürge çöpü: bunca zaman yolunda saçımı süpürge ettim, yaranamadım. bundan sonra mı yaranacağım?
şakayık: pek açık saçık geziyorsun.
gonca nergis: gözlerim sende!
sümbül: ah! o senin kokusuna can dayanmayan perçemin!
fûl: niye koklanır koklanmaz kaçıyorsun?
erguvan: pek yükseklere açılma!
itır: gel de seni koynumda koklayayım.
lale: bir kadehimi olsun içmez misin?
yer menekşesi: hâk-i pây oldum, daha ne kadar yalvarayım?
menekşe gülü: ufacıksın tefeciksin ama ne çiçeksin.
zakkum: sensiz içkilerim zehr oluyor!
her dem taze: beni ihtiyâr ettin, sen böyle kaldın!
gece sefa: sensiz kalmadı!
küpe çiçeği: söylediklerin hâlâ kulağımda!
şeftali çiçeği: bir busene can vermek için müşteri oldum!
İnci çiçeği: beni incitme, ah ederim!
dalı dikenli bir gonca: etrafındakileri beğenemiyorum.

' ol goncanın etrâfını almış nice bin hâr ' "
ladylazarus
küçükken kardeşim ve benim yaşlarımda kız kuzenim olmadığı için daha ziyade erkek kuzenlerimle vurmalı kırmalı oyunlar oynayarak büyüdüm. bir gün yine 'mafyacılık' oynuyoruz, kuzenim beni yakaladı, silahını çıkardı 'susturucu takıyorum' dedi bir el ateş etti -güya- ben yığıldım ama ölmüyorum, gözlerim açık sadece homurdanırcasına sesler çıkarıyorum. kuzenim dedi noldu niye konuşmuyorsun, e susturucu taktın ya dedim. kısa bir regular show bakışması sessizliğinden sonra cool bir şekilde 'susturucu senin değil tabancanın sesinin çıkmasını engelliyor' dedi. he temem deyip utançtan kendimi yere attım. o gün bugündür susturucunun travmatik bir anlamı var benim için. kuzenim bu cahilliğime gülerek yanıt verseydi, muhtemelen, kurbanlarını öldürmeden önce ses tellerini kesip onlara çeşitli figürler sergiletip sonra onları öldüren bir seri katil olurdum. kod adı : susturucu.

böyle geveledikten sonra nedendir bilinmez aklıma leon, oradan da sting geldi. shape of my heart

bu da gecenin şarkısı olsun


omulu
2009’da anneannem vefat ettiğinde annemi bütün kadınların içinde gözlerim yaşlı çağırdım bir odaya geçtik sarıldık dakikalarca ağladık ki hiç unutmam şu sözünü 49 yaşında bir kadın annesine “bizi bırakıp nereye gidiyorsun anne” dedi ben daha çok ağladım o zamanlar 19 yaşında çok gençtim ve dün halası öldü halasının ilk hastalandığını duyduğunda oda ölürse ben ne yaparım dedi kendi kendine gözlerim öyle bir doldu ki 25 yaşında bir adam olmasam gider ağlardım ne zaman halasının yanına götürsem sanki annesine anneanneme bakıyor gibi bakıyordu halasına gözleri doluyordu bende “hadi gidelim diyordum “ dün halasının halamızın cenazesine sırf bu yüzden gidemedim gece halasının evine giderken gözleri yine kan çanağı gibiydi ben duygusuz bir adamım annemi ağlarken görene kadar yediremedim kendime gidemedim bir insan tüm akrabalarını her şeye rağmen nasıl çıkarsızca severmiş annem ve teyzemler öğretti parayı pulu bırakın kenara insan biriktirin her iki tarafta da bize insan lazım olacak..

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)