Lolitaaam
yok arkadaş ben kalabalık ortam sevmiyorum bayrama yigenlerim geldi 2 aile birleştik o kadar yoruldum o kadar başım ağrıdi ki, onları cok seviyorum ama bikac gün yeterli. sessizlik huzurmuş cok net :)
Eleni
yazı karamsarlık içermektedir, okunmaması tavsiye edilir.

dedikten sonra; farklı hayatın farklı pencerelerine yelken açalım. her hayatı yansıtan farklı bir pencere. elindeki işleri bir kenara bırak ve birkaç saniyeliğine evleri gözetleyip yaşamlara bak. herkes kendi halinde, aynı evde birden fazla değişik pencere. hepsinin ayrı bir sıkıntısı, birkaç çuvaldızı, birkaç da iğnesi var. başkalarının derdini sahiplenmek isteyip kendi derdinden arınmak isteyenler, kabullenip kendi sorunları ile yaşamayı öğrenenler, tam öğrendim derken fire verip karamsarlığa tutulanlar. farklı farklı sorunsallar, farklı farklı çıkmazlar. kısa süreli hatalarla karşılaşmalar, altından kalkıp yoluna devam edenler, yükün altında ezilip sessizce can verenler. herkes birbirinden habersiz, haberdar olduklarını sanırken tesadüf eseri olayların gördüklerinden ibaret olmadığının farkına varanlar. benim bir pencerem var, senin bir penceren var, onun bir penceresi var. sadece 2 3 tanesinin varlığından haberdarsın, geri kalanlarından bihaber. İnsanlar ölüyor, insanlar diriliyor. çoğu diri görünürken ölmüş oluyor. kiminin namı ölü bedenini diri tutuyor.(İyi ya da kötü.) yaşamlara baktın mı? birkaç saniyeliğine. herkesin farklı hayatları olduğunu gördün mü? peki, devamını görüp onların yaşantısının içine girmek ister miydin, en derin kesimlerine hem de. İşlediğimiz günahların yazılmadığı evrelerde dünyada varolan kuklalar sanıyordum kendim dışındakileri. onları oynatan başkaları varmış gibi, oyun karakteri gibi. onların duygu ve düşünceleri yok sanıyordum. bir defasında isyan etmiştim, "sen beni sevmiyorsun, ben de artık seni sevmiyorum." küçüktüm. gözyaşlarımın bedeliydi kendimce. görmüyordum, duymuyordum, çektiğim acılarım yanıma hep zarardı. (evet evet oyuncak ayım kaybolmuştu.) bir insanın acı çekmesinin yaşı yok bence, her yaşta kendi payını alıyorsun. pişman olmuştum, kendim gibi pencerem de küçüktü. büyüdüm, değiştim, pencerem görüş açım için genişledi.(yeteri kadar değil.) İnsanların kukla olmadıklarını idrak ettim. onların da benim gibi penceresi varmış. saklı köşelerinde yatan mutlulukları, üzüntüleri. çok zaman altından kalkamayacağım yükleri sırtladığımı düşündüm, tam altında ezilecekken bana uzanan el ile ayağa kalktım. İntihar benim için kurtuluştu, sadece kendi penceremi kapatacaktım. sadece kendi odamı havasız bırakacaktım. yapacağım tek şey, oyuna son vermek olacaktı. zamanla kurtuluş olmadığını fark ettim. uzun bir zamanımı aldı diyebilirim. öğrendim ki; bir evin penceresiydim, bağlantım vardı. penceresi olduğum evin sadece penceresi olmayı bırakıp bakımsız penceresi olacaktım. İntihar etmiş olsaydım tabii. kapısı ölümle kilitlenmiş bir oda, yağmur yağacaktı, toz olacaktı, rüzgarlar esecekti, dört mevsim de ayrı ayrı zamanlarda yaşanacaktı. ölüm yüzünden o pencere hep eski gibi gösterecekti evi. şu an kapım da açık, pencerem de. ev yeni gibi görünüyor, hayatında yerim olanları üzmemiş oluyorum ama gözlerimi kapatınca aydınlıkta bulduğum karanlıkta herkesin yaşamı beni esir alıyor frank.
Артем
nasılsınız gençler,benim garip ve karışık yazılarımı özlediniz mi :d dhshshdn özlediğinizi varsayıyorum ve hemen başlıyorum özleminizi gidereyim
(bugün biraz fazla hızlandım)
abi saçımı kestirirken sakalımı da biraz kısalttırayım dedim keşke yapmasaydım fetüse döndüm lan (büyük boy çöp poşetlerinden kendime rahim oluşturup içinde sağa sola tekme atasım var ) :d tabi sadece bana öyle geliyor olabilir,biraz paranoyaklaştım herkes beni izliyormuş gibi hissediyorum :d ben birşeyi merak ediyorum bir insanı tanımadan ondan nasıl hoşlanıyorsunuz bunu bana öğretin,aaaa ben seni arkadaşım olarak görüyordum pis şerefsiz diyorlar sonra,onu da anlayabilmiş değilim birini tanımadan nasıl sevebilirsin.test aşamasında olan yazılımlar gibi olur.sürekli bug çıkar takılır sinir eder hayattan soğutur, sonra bir taraf ya olmuyor sevmiyorum diyor ve karşısındaki insana ne yaşattığını düşünmeden keyfine göre gidiyor bari özür dile insanların duygularıyla oynamayın lan yazık,eminseniz ilişkiye başlayın ileri de sizin elinizde olmayan bir olay olur yollarınızı ayırmanız gerekir(ayrılık gene acıtır ama iki kişide yapılması gerekenin bu olduğunu bilir öyle bir durumda)ama kalp kırmaz ve kalbiniz kırılmaz,bencil olmayın lan dünyada ki en önemli şey kendinizmiş gibi hareket etmeyin çünkü değilsiniz.insanlığa,bilime katkıda bulunduysanız kendinizi daha fazla düşünebilirsiniz.kalbinizin kırılması size diğer insanları kırma hakkını vermiyor en nefret ettğim insan tipidir.ben çok üzüldüm o yüzden üzüyorum elimde değil,hadi lan sie elinde değilmiş gayette elinde ulan.ben bu mantıkla hareket etseydim akıl sağlığı bozulurdu herkesin delirirdi millet...neyse bu da böyle bir yazımdır
ikizler
mutlu geceler gençler. nasılsınız? ben ders çalışmaktan manyamış bir durumdayım. ben havalar kapalı olduğu zaman ders çalışmayı sevmiyorum. İçim daralıyor. mesela bugün hava çok serin ve kapalıydı. gezginle gezmeyi en çok sevdiğim hava. ama ben ders çalışmak zorundaydım ve ders çalılırken de uyuyup kalmışım zaten. güneşli havalarda daha iyi çalışabiliyorum. çalıştıkça çalışasım geliyor. tam tersi olması lazım aslında ama burada size ikizler olduğumu hatırlatmak isterim :). son zamanlarda erken uyanmakla ilgili bir sürü şey görüyorum. erken kalkınca şöyle güzel oluyor, böyle muhteşem oluyor diye. ama benim için iki sorun var. birincisi sabah erken uyandığımda bana kalacak vakit gece bana kalacak olan vakitten daha az. İkincisi ben gece yaşamayı, hissetmeyi seviyorum, gündüz ise o erken saatlerde uyumayı düşünüyorum hep. sanırım gece vakitlerimi daha kaliteli hale getirmem lazım. son zamanlarda bir huy edindim. oturup bilgisayarımın masaüstünü izliyorum uzun uzun. gece yapınca bunu gözlerime zarar veriyor. önce bunu bırakmam lazım. bundan sonra 22'den sonra bilgisayar bakmama kararı aldım. odamdaki arkadaşlar 23 de uyuyor zaten. 23 den sonrası hep benim olur. bir de çok düşünmeyi bırakmam gerekiyor. hayatımdaki her şeyi, duyduğum her şeyi o kadar çok düşünüyorum ki bir şey yapamaz hale geliyorum. bunu bırakmazsam daha doğrusu sınırlamazsam beni yiyip bitirecek sanırım. tüm bunların içinde yapmayı en çok sevdiğim şeyi yapıyorum her gün. yazmak. bazen diyorum keşke el yazım güzel olsaydı da yazarkenki aldığım haz artsaydı daha da. anlatmayı ve dinlemeyi seven ben kendimi en iyi yazılarla iyi hissediyorum. zaten bu yüzden seviyorum ya romanları uzun uzun anlattıkları için. hepimizin kelimelere ihtiyacı var. hem de bir sürü. hepinize mutlu geceler dostlarım. rüyanızda en sevdiğiniz harfle bir çay için... :)
Mezun bey
bazı insanlarla konuşurken "seni sevmiyorum ama iyi bir insan olduğunu biliyorum" diyen bi iç sese sahibim.
kebelek
gençler ne alemdesiniz ?? ben eskilerden sayılırım epeydiir yoktum buralarda. dertliyim şu sıralar bir hayli de yorgunum. size bir kaç sorum olacak.. benim sevgilimin cook yakın erkek arkadaşıyla zamaninda bende çok yakındım dedikodu bir yapardık üçümüz beraber çok güzel vakit geçirirdik. üç kişi efsane bı grup olmuştuk. taa ki bu arkadaşımızin sevgilisi olana kadar. artık dostluğumuz bitti. sevgilisinin ona sınırlar koyduğunu düşünüyorum. ve şöyle de bir şey var ki sevgilisi olan kız bana karşı fazla samimi davranıyor. ama benim yakın arkadaşımi elimden aldığı için ben ona sinirliyim. sizce kızın yaptığı davranışlar mantıklı mı ?? yani beni arkadaşımdan uzaklaştırıp kendinden bana yakın olmaz çabası ? bana iki yüzlülük gibi geliyor ?? bu yüzden de o kızı sevmiyorum. ve artık o arkadaşımla da konuşmuyorum. sevgilim de bu konuda arkadaşıyla benim aramda kalmış gibi hissediyor. onu üzmek istemiyorum ama onlarla da yan yana gelmek istemiyorum. yani onlarla buluşmak. ama sevgilim ısrarla buluşursak daha farklı olacağını düşünüyor. off offf belki de bunu okuduğunuz da hiç bir şey anlamayacak yada hiç okumayacaksiniz ama olsun be canınız sağolsun 😂😂 iyi geceler
Rakisisesindebalik💄
hanimlar beyler bİ yardim! İnanılmaz dengesizim gerçekten dayanamıyorum artık ve çok rahatsız oluyorum a yı yapacağım derken bir anda b çok daha iyi geliyor salya sümük zırlarken bir anda kahkaha atıyorum bişey i çok seviyorken birden sevmiyorum sonra tekrar seviyorum çevremdeki herkesi yıpratıyorum ne yapabilirim profosyonel yardım almayı düşünüyorum zaten ama bir fikrinizi alırım
Eleni
hava ne kadar da boktırak. sevmiyorum böyle havaları darlıyor. dışarıya derin nefes almak için çıksam nefesi aldığım anda hık hıg diyip öteki tarafı boylayacakmışım gibi hissettiriyor. bugün öğretmenler günü olduğu için size bir olayı anlatacam ve hiç kusura bakmayın hiçbirinizin gününü kutlamayacam. neden frank? neden kutlamıyoruz? amacımız ne? gördüğünüz üzere amacımız yok tamamen tahrik noktalarınıza dokunmayarak zevk alıyoruz. dokunsak mercimek fırına verilir sonra yanar mı, az mı pişer, tam kıvamında mı pişer? orası ten uyumuna bağlı. evet frank ikimizin teni uyumlu. soyun da çifte telli oynayalım. senin yüzünden hesabı banlayacaklar dipsiz kuyularda ölen balığın su üstüne çıkma maceralarına şahit olacaz. efendim sene 1923 bir hocamız vardı, afet'ciğimin deyişi ile hoca camide olduğu için bir öğretmenimiz vardı. öğretmeni üzerinize afiyet hiç sevmezdim. sevmezdim diyorum çünkü o zamanlar psikolojisi son derece düzgün bir birey olduğum için frank yok idi. İşte o düzgün olduğu zamanlardan kalmış bir öğretmenler gününe gözlerimi açmıştım. sonra hazırlanıp okula gittim derken dirsek çürütemediğim, hatta dirseklerimin çürümemesi için çok ders çalışmadığım sıralardaki yerimi alıp size göre kaba bana göre naif olan etimi yerine yerleştirip öğretmenimizi beklemeye koyulmuştum. sonra gel zaman git zaman derken 5 dk sonra öğretmenciğimiz kapıda belirivermişti. hiç unutmam tek ayağı ötekinden hafif kısa ve adım atarken biraz sendelemesine sebep olurdu. kendisini her ne kadar sevmesem de gözümde bir kaç konuda idoldü. kapıda beliren toplu bedeni ki yaşına göre taş! evet o bedeni öğretmenler masasına doğru yol almıştı. kitapları açtık, tahtadakileri deftere geçirdik derken dersin sonuna gelmiştik. nutuk çekeceğini bilsek gelir miydik? gelmezdik! sen dersin sonuna gel, bu yoklama defterini kapatsın, teneffüsümüzü de heba etsin derken başladı bir şeyler anlatmaya. herkes bir kulaktan dinlerken kimileri de gırgır malzemesi için pirincin taşını ayıklamakla meşguldü. neyse o esnada bizim afet-i devran lafa girip " kızgın olursunuz, sizi kırmışımdır. yeri gelmiştir en kötü öğretmen olduğumu düşünmüşsünüzdür. " şeklinde cümleler kurmaya başladı. evet frank sebebi öğretmenler gününü kutlamayışımızdı. bizim taşın son cümleleri idi " neden kutlamadınız? ".. o gün söylememiştik de şimdi söylemek istiyorum. köleleştirilmiş eğitim sisteminde başrolü oynuyordunuz öğretmenim. ertesi gün size getirdiğimiz hediyeleri kabul etmemiştiniz, şu an ki cesaretim olmuş olsaydı hiç getirmezdim. reddettiğiniz hediyelerde bir kutu dolusu çikolata da vardı, onları da afiyetle yedik. tadı da güzeldi.
iyikalplipsikopat
pazartesi sendromu, sene basindan beri okula 2. kez gidecek olmam, alttan dersime alt siniflartakilerle birlikte ilk kez girecek olmam, gelecek kaygilarim, gecmisimin bok gibi gectigi gerceginin verdigi aci, intihar bunalimindan kurtulmus ama hayat mucadelesi icin yeterli motivasyonu kazanmamis olmam, en ufak zorlukta cabuk ofkelenip pes ediyor olmam, tembelligim, tek basima para harcamadan -yuruyus disinda- yapacak sey bulamadigimdan gunumun %90 inin evde gecmesi, sahtelige olan tahammulsuzlugumden sosyal ortamlari sevmemem, aile sorunlari, maddi manevi sorunlar , sadist sapkin cinsel dusuncelerim ve onlari asla gerceklestiremeyecek karakterim, yalnizligim, dunyanin tahammul edemedigim gercekligj, her seyin uzerinde her seyden ustun olmak isteyen ben, hayallerim ve yasadigim gerceklik..

hayat bunlardan mi ibaret?sistemlerden dongulerden herkesin rolunu gerceklestirdigi senaryolardan gunesin her gun dogup her gun batmasindan.sanki tum gelecegim bir kitapta yazili ve ben bu kitabi defalarca bitirmisim.gibi ama umuttur insani yasatan.gunesin dogmamasini umut etmek gibi hayali cahil ve bencildir bazilarinin umutlari

her gun yiyebildigini ye her gun icebildigini ic her gun tuketebildigini tuket her gun uyuyabildigin kadar uyu ve ozgur oldugunu dusun.hayir gercekligi sevmiyorum esir olmayi sevmiyorum varolus bir savas gerektiriyor ben savasmak istemiyorum sonra hayat cevabimi veriyor bana gosteriyor kendisini yasatiyor istediklerini ve sarmaliyor brni affedilemez sindirilemez bir nefretle

kalbim saf
dusuncelerim psikopat
kararlarimsa erdemli iyikalplipsikopat iste buyum ben

gozlerimi kapatacagim alarmla uyanip acacagjm ve her insan gibi donguyu devam ettirecegim.

zenginleri daha zengin etmek icin yetistirilen bir banknotum ben gezegenin dongusunu devam ettirmek icin gezegenin yarattigi bir kumenin elemaniyim ben devletlerin cikar icin kullandigi bir koleyim ben tum bunlar icin yeme icmeyle uykuyla umutlarla hayallerle zevk almaya calisan inanclarla kendisine yalan soyleyen herkeslerle ayni yasayan bir insanim ben hepimiz mezbahadaki inekleriz tek yaptigimiz hayaller kurmak kendimize yalan soyleyerek umutlanmaya calismak
iyikalplipsikopat
neden en ufak dram sahnesi iceren filmlerin etkisinde uzun sure kaliyor ve ölum gordugumde buna katlanamiyorum?

bir serinin son filmini izledim "maymunlar cehennemi 3 savas" diye ve bir olum sahnesi yinr derinden etkiledi.sirf bu yuzden dram filmleri izleyemiyorum.etkisi gecmiyor bunu kaldiramiyor kabullenemiyorum onca ani yasaniyor his yasaniyor o kisi seviliyor ve olum onu aliyor geriye sadece hafizalardakiler kaliyor zaman yikiyot ve yeniden kuruyor

en iyisi yasama kapilmamak.biz bu dunyada yasamiyoruz biz buradan sadece geciyoruz.buna ikna olmamiz gerek cennet cehennem ve sonsuz yasam inanci gercegi kaldiramayan vicdanimizdan dolayi var olsa gerek bunlari yaratmasaydik umutsuzluk icinde yok olurduk

dusmanim bile olsa bir insanin bir canlinin ölumu iste bunu kaldiramam.lafta psikopatum soyleyim boylryim ama hayir bir cani almak tum cabalari hayalleri duygulari emekleri yikmaktir.bir cani almak vandalliktir binlerce kisnin emekle yaptigi ince bir isi mahvetmektir.her can bir umuttur emektir sanattir sefkattir.insanlar dunyayi kemiren igrenc kurtcuklsr mi yoksa bir can tasiyan ozrl varliklar mi?neden bilmiyotum ama buraya yazmasam rahat edemezdim filmden bile bu kadar kolay etkilenebiliyorum genelde fantastik bilimkurgu beya komedi izlememjn sebebi bu olmali.gerekleri sevmiyorum hayatum boyuncada gercekleri sevmeyecegim
filojofist
çocukken yağmur yağınca hiç şemsiye aramazdım ıslanmanın tadını çıkarardım üstelik annemin bana bu yüzden ne kadar kızacağını bile bile.bilmiyorum farklı bir büyüsü varmış gibi gelirdi yağan o damlaların yerle buluşması ve işte dünyanın en güzel kokusu gibi gelen toprağın kokusu her şeye bedel gibi.keşke şuanda da aynı duyguları hissedebilsem şimdi aklıma hep hüzünlü şeyler geliyor herkese bu havaları sevmediğimi söylüyorum ama sebebini kimse bilmiyor.bana bu düşünceye sebep olan olay ise babamın benden ayrılışıydı o günde böyle yağdı yağmur koktu toprak ve işte o zaman huznr değil hüzündü yağmur,ayrılıktı bir baba kız ayrıldı belki bir anne çocuk...buna evrenin ağladığını düşündüm benim göz yaşlarıma eşlik etti bulutlarda işte bu yüzden sevmiyorum bu havaları acı ayrılıklar gerçekleşiyor bir yerlerde yağmurun ıslattığı zemin kadar taşıyamayacağını düşündüğü hep ağır gelen acı düşüyor yüreklere.
orlito
en yakın arkadaşımın artık sevgilisi var. ben onun adına mutluyum ama ne biliyim bir tuhaf oldum lan sanki küçük bir çocuğum ve elimden oyuncağım alınmış gibi bir his. arkadaşlarımı paylaşmayı sevmiyorum anasını satıyım anladığım o şimdilik
Nickollyy
abimle aram önceden iyiydi sonra evlendi . bu cümlede bir dram yatıyor arkadaşlar. yengemi sevmiyorum sevmek için uğraşıyorum fakat ne bileyim bir türlü samimi olamıyorum normalde tüm insanlarla direkt samimiyet kurabilen ben ona karşı duvar gibiyim gerçi o da bana öyle gibi yeğenım oldu onu da çok sevemiyorum niye böyleyim düşünüyorum . yine sinirlerim bozuldu. yanlarında resmen kasılıyorum. annem diyor ki egolarınız çarpışıyor birbirinzde kendinizi görüyorsunuz o da olabilir bilemiyorum psikolog arkadaşlar bir el atıverin yahu. gerçi bir kaç arkadaşım daha var onlar da sevmiyor yengelerni. ama ben böyle olmak istemiyorum.
Rakisisesindebalik💄
edebi süslü cümleleri sevmiyorum dini inançlarım da zayıf hatta kendi kulaklarımla duydum arkamdan orospu gibi giyiyor dediklerini ama herkese saygım var neden bu aşağılama merakı yaşayamadıginiz kadar özgür olduğum için mi
Rakisisesindebalik💄
kusursuz olan hiç bir şeyi sevmiyorum mesela çok yakışıklılara nispeten farklı ve kendine has olanlar daha albenili
Neris
kpss diye bir illet var başımda . nasıl kurtulcam ben bu çocuktan . bırakmıyor beni. sevmiyorum seni diyorum . dinletemiyorum . İlle de sen İllede sen deyip duruyor...
ucuncunesilsaglikci
ders çalışıyorum arkadaşım "got spoiler'ı veriyim mi" diyor verme diyorum anlatıyor 😒 sevmiyorum seni pis köpek 😐
Kumral_bocek
"küçük hesaplar, bencillik, kontrolsüz öfke ve yalan... bağırıp çağıran, gereksiz yere kalp kıran, kendi çıkarı için başkasının ekmeğiyle, huzuruyla oynamaktan sakınmayan insanları sevmiyorum. sevmediğim için de sürekli karşıma çıkıyorlar. herhalde bu konuda geliştirmem gereken bir meselem var."
bayhuysuz
bazen insan alıp başını gidesi geliyor nereye olursa ondan uzak olayım yeter diyor bende öyleyim işte her gün onu görmekten her gün yine ölmekten bıktım ne kadar sevmiyorum desemde olmuyor hep bi acı var içimde iki sene oldu yollarımız ayrılalı ve ben o iki senedir kimseyi sevmedim kimseyi istemedim hayatımda hep doğru kişiyi bekledim ve beklerim de çünkü artık üzülmek istemiyorum birini çok sevmek istiyorum sadece onu görmek sadece onu duymak istiyorum ben anlam veremiyorum çok şeymi istiyorum
anonim
selam ağır depresyonum ve ben geldim. hala hiç bir şeyin değişmemiş olması, hala aynı kalmam. kullanmıyorum ilaçlarımı her geçen gün iyi olacağım yerde daha çok dibe çöküyorum. sevmiyorum insanları sevmeyeceğim de. kızgınım, kırgınım ve öfkeliyim herkese. çok yoruldum savaşmaktan... sanırım bu sefer başaramadım, olmadı ve olmayacak da... ben pes ediyorum.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)