ucuncunesilsaglikci
fosforlu kalemlerim sayesinde renkli bir cumartesi yaşıyorum
iyikalplipsikopat
merhametimden yedigim iki kazik:

6-7 yasindayken
benden 9-10 yas buyuk gokhan diye bir cocuk vardi beni hep dover, asagilar saf olmamla alay eder amele gibi islerini yaptirtirdi, cok sevdigim, cipsten cikan topac gibi bir oyuncagimi bicagiyla kesmisti, mahallede mac oynarken bana "gokhan beni sikti" dedirtip ses kaydi alip herkese gosterip alay etmisti,

bir kere bu olaylari cok hafif ustunden babama anlatmistim, bu cocugu doveym mi napayim falan demisti bende acimistim yok onemli degil falan demistim, bu cocuk 6-9 yaslari arasi hayatmi skmisti, futbol oynardik beni kaleci yapar sert sutlar cekerdi, futbol oynamiyorkende yolda tek gordugunde kafama dogru top atardi bir keresinde kaleci yapip arkadasi toygar diye biriyle birlikte cok sert sutlar cekmislerdi topu kurtarayim derken belim cok acimisti aglayarak eve gitmistim falan bu olaylardan dolayi hafif kekemeligim baslamisti ve hala top oynayan cocuklarin arasindan gecerken her an kafama top gelecek diye korkma hissim var
6. ve 7. siniftayken
sinifta kürt oldugu icin dislanan bir cocuk vardi, bizim mahalledeydi, biraz fakirlerdi, babasi taksi soforuydu, yeni tasinmistik, mahallede ilk tanistigim cocuklardan biriydi, okula ilk geldigimde cocugu sinifin kabadayisi tipler asagiliyordu bende daha ilk gelir gelmez onlara kafa tutmustum.cocuga hep destek oluyordum,tenefuslerde yaninda oluyordum onunla geziyorum diye bize "ayrilmaz ikili" falan diyerek gulenleri aldirmiyordum,

ve her gun, kardesine tost alsin diye 3lira harcligimin 1lira sini veriyordum, boyle aylar gecti bir gun cocugun yalanini yakaladim, bana "senin parayla kardesime tost aldim, param bitti" demisti ama sonraki tenefus verdigim 1 lirayi keyfine gore harcamisti

sonra ben buna para vermemeye basladim, cok zaman gecmeden diger arkadaslarimla(mahalleden, farkli siniflarda) arami bozmaya basladi, ardindan durduk yere bana saka niyetine saldirmaya, hakaret etmeye basladi

o cocuk yuzunden yalniz kalmistim, tenefuslerde yalnizdim, her tenefus baska siniftaki arkadasima gidiyordum ki o da beni pek sallamiyor oylesine yaninda tutuyordu, 2 yillim tenefuslerde boyle gecti

bu sekilde cok ornek var, cocukluktan beri merhametim yuzunden hayatimin en guzel yillarini baskalari caldi, bana en buyuk zarari merhametim verdi ve nefretim sayesinde daima guclu oldum, bana daima nefretim cesaret ve guc verdi

devami psikopatlik iceriyor
devami psikopatlik iceriyor
devami psikopatlik iceriyor

eger o kurt cocuk suan benim merhametime kalsa babasi ile annesini gozleri onunde idam eder, kardesiyle kendisini hapseder, ikisinide ac birakir ardindan her gun parmaklarini kesip pisirerek yemek olarak verir bu sekilde gun gectikce ikisinide tamamen ampute birakir bu sekilde olume terk ederim

eger gokhan merhametime kalsa
sorgu odasi camindan gorecegi sekilde sandalyeye baglarim

icerideki esine cocuklarinin parmaklarini kopartmasini yoksa hepsini oldurecegimi soylerim, ardindan kadini zihnen sakat(beyne elektrik), gokhani ise felc birakirim ve omur boyu bu sekilde yasamaya mahkum kalir ve benim gibi her gun pismanligi yasar dusunur olmek ister ama olemez

vicdanimi ve gucsuzlugumu anakinin annesi, ona bunu yapan yaratiklari hayatimi calanlar, ve anakini ise nefretimin gucu gibi goruyorm bu videoda


👑 Ef.
omüdedikodu sayesinde iş buldum, teşekkürler omüdedikodu
kıyma makinesi
@odin evet kaybettim ama üzgün değilim. bu iddia sayesinde belki de önceden söylemen gereken şeyleri söylemiş oldun, kırgınlıklarımız son buldu. ama yine de sen bana çikilat alırsın, o kadar da öküz değilsindir. mihmih ^^.bununla beraber ben de buraya geri gelmiş oldum. yok mu eskilerden kimse?
wulsfgersborger
bilim çok güzeldir. lakin herşeyi tesadüfe bağlanması hakaret değil midir? kanun koyar enerji yoktan var edilmez der ancak bing bang sayesinde madde ve zaman olmuştu der. peki eğer bing bangden önce madde ve zaman yok ise big bangin oluşmasını sağlayan toz bulutları nasıl oluştu? onun patlamasını tetikleyen şey ne idi? aklı ve yaratma gücü olmayan toz bulutları iyice sıkışarak uzayı zamanı ve maddeyi mi oluşturdu? ve bunların hepsi oluşurken de kanunlar kondu, şuan bizim dediğimiz fizik kanunları. bilim harikadır ancak bazen bilimi savunanlar bilime çok zıt davranıyor yani akla mantığa sığmayan fikirler öne sürüyor. önesürmesinin en büyük nedeni ise bir yaratıcıya inanmaması. ona inanmamasının sebebi ise bilim ile kanıtlayamaması. sebebsiz sonuç olmaz...
size göre bilim nedir gençler?
adanaball
countryball,polandball nedir?

countryball veya polandball ilk olarak 2009 yılında,
bir alman sitesi olan krautchan.net'te polonyalı bir kullanıcı tarafından ortaya çıkarılmış bir çeşit internet fenomeni ve karikatür akımıdır.
zaman içinde tüm dünya'ya yayılmıştır. karikatürlerde ülkeler bir daire şeklinde resmedilir ve üzerine o ülkenin bayrağı ile bir çift beyaz renkli göz çizilir.
kişiselleştrilen bu karakterler her milletten insanların anlayabilmesi için ingilizce'nin kırık bir versiyonunu (engrish) konuşurlar.
genellikle diğer ülkelerin klişeleri (stereotype), dış ilişkileri, politik ve askeri tarihleri ile dalga geçerler.
ayrıca ülkenin kendi gündemi de karikatürlerin konusunu oluşturabilir.
ball (bol) akımı başta yalnızca ülkeler ile sınırlı olsa da zamanla dinî inançlar, ırklar, şehirler, politik gruplar ve askerî kuvvetler de ball şeklinde resmedilip countryball akımına dahil olmuşlardır. son zamanlarda popilaritesi azalsa da yeni ve güncel içerikli sayfalar sayesinde meraklıları tarafından hala severek takip edilmektedir.
and he lived happily ever after
milano'da çalıştığı bir sırada köylüler leonardo'ya (da vinci) bir torba dolusu dağlarda buldukları deniz canlılarına ait kabuklar getirmişler. 1480-1515 yılları arasında bu konuda not defterlerinde yazdıklarından anlaşıldığına göre de cidden adam kendi de dağlara gidip inceleme yapmış, kabuk örnekleri toplamış dağlardan. tabi ilginç bir durumla karşılaştığı için bir bilim adamı merakıyla hipotezler üretip yahut başkalarının ürettiği hipotezleri yanlışlayarak olayı mantıksal çerçevede açıklama gayretine girmiş. genel itibariyle insanlar bu kabukların dağlara nuh tufanı sayesinde geldiğini düşünüyormuş, bazıları da tanrı'nın insanları kandırmak için bir oyun oynadığını denizkabuğu şeklinde taşlar yarattığını aslında onların sadece taş olduklarını söylüyorlarmış yahut cidden denizkabuklarını orada yarattığını. ama bizim leonardo durur mu yapıştırmış cevabı, birincisi demiş: "İlk bulduğumuz kabuklar dağda denizden 600 metre yükseklikte ve diğer dağlarda da aynı seviyede yer alıyorlar; ama kutsal kitapta yazdığına göre bu tufan 40 gün yağmur yağması sonucu suları en yüksek dağın 10 arşın üzerine kadar yükseltmiş. madem ki sular bu kadar yükseldi neden dağın zirvesinde daha yükseklerde kabuklar yok da 600 metreden daha az seviyede yer alıyorlar? velev ki bu yağmur en yüksek dağın 10 arşın üzerine çıkardı su seviyesini; dünya küre şeklinde olduğuna göre sular merkezden her yönde eşit yükseklikte olacaktır ve artık suyun akabilecek bir yönü kalmayacaktır, yalnızca yukarı yönde gidebilir o da buharlaşarak, bu mümkün müdür? acaba tufan kutsal kitapta yazdığı gibi tüm dünyayı kaplamamış mıdır? yağmur yağarak oluşan bu tufan adriyatik denizinden 400 km içeride bulunan lombardiya'daki dağlara bu ağır ve suda batan denizkabuklarını getirebilir mi? kendileri gelmiş olsalar 400 km'yi 40 günde gelebilirler mi? ayrıca burada 4 farklı katmanda bulunan kabuklar var, buna göre farklı zamanlarda farklı tufanlar mı olmuştur? yalnızca kabuklarla da kalmıyor, nasıl oluyor da dağların yüksek zirvelerinde büyük balıkların kemikleri de bulunuyor? bu hayvanların denizden bu kadar uzağa tufan tarafından getirildiğine ısrar edenlerin saçmalığı ve aptallığı ortada. birtakım cahiller de tanrı'nın onları bir takım kutsal etkilerle burada yarattığını söylüyor; sanki biz boğaların yaşlarını boynuzlarına bakarak, ağaçların yaşlarını dallarına bakarak ve salyangozların yaşlarını yıl ve ay olarak kabuklarına bakarak anlayamıyoruz. bu kabukların ilahi güçlerin olası etkileriyle orada yaratılmış ve hala yaratılmakta olduğunu söylüyorsanız, böyle bir düşüncenin biraz mantık sahibi bir beyinde yeri olamaz, çünkü geliştikleri yılların sayısı kabuklarında yazılı ve büyükler ile yavrular bir arada görülmektedir. ancak onlar yiyecek olmadan büyüyemez, hareket olmadan da beslenemezlerdi -halbuki böyle bir ortamda hareket etmeleri olanaksızdı."

ressam, heykeltraş, mimar, mühendis; en önemlisi adam bilimadamı abi, bilim adamı. bu adama hayran olmamak elde değil.
Calimeroo
herkese yeniden merhaba...
bir saat kadar önce aldığım bir mesaj münasebetiyle siteye geldiğim ilk günden bugüne neler yaşamışım, neler yazmışım şöyle bir gözlerimin önünden geçti. bir hatta iki önceki versiyonunu görme şansı buldum sanırım sitemizin. son radyo yayınlarına denk geldim, sabahladım. çok güldüm, çok eğlendim ben bu sitede...gerçekten minnettar olduğum bir şey de edindiğim arkadaşlıklar, dostluklar oldu. sanırım bir dönem hepimizin birbirini daha iyi tanımasına ve hatta buluşmasına vesile olan "dm"in hakkını yiyemeyiz bu konuda. her şey daha dün gibi aslında ama bir o kadar da uzun zaman geçmiş üstünden...siz bu siteden ne beklediniz, ne elde ettiniz bilemiyorum ama ben beklemediğim kadar güzel insan kazandım. bazılarıyla aramızda kilometreler, bazılarıyla metreler olsa da... sadede gelirsek burası bir kısmınızın sayesinde benim için bir aile olduk diyebileceğim bir yer haline dönüştü. umarım beni tanıyanlarınız için de sizi kırıp gücendirmediğim; iyi bir site sakini, iyi bir omüdedikoducu, iyi bir arkadaş, iyi bir dost olabilmişimdir. anonim oluşunuza güvenip saçma sapan, rahatsız edici şeyler yapmak yerine espri anlayışınızı, iç dünyanızı, olduğunuz kişiyi doğru aktardığınız müddetçe asla bulamadığınız kafa dengi insanları burada bulmanız uzun zaman almayacaktır. umarım yeni gelenler ve hala burada olanlar için hayatımızın sonuna kadar güzel bir hatıra olarak kalmayı sürdürür omüdedikodu, kendinize çok iyi bakın.
yolyordam
omü rock topluluğu sayesinde sınırlarımı da keşfetmiş oldum. meğerse 5 saat aralıksız konuşabiliyormuşum. teşekkürler omü rock \m/
iyikalplipsikopat
degisime cesaret edememek

yasadigim gunler bu cesaretsizlikle geciyor.ya tamamen kotu ya tamamen iyi olmak arasinda secim yapamiyorum.bir olayin bir duzenin beni tamamen degistirmesinden korkuyorum.icimdeki zavalli vicdan ile canavar haline gelmis ofkenin savasi bitmiyor vicdanim git gide zayifliyor

bir yanim intikam istiyor kirilan kemiklerin sesleri aci cigliklar yalvarmalar gozyaslari yanan evler asagilanmalar iskencelerden dolayi bir hayvana donusen itaatkar koleler

bir yanimsa hala vicdanli olmak istiyor ailesini dostlarini seven sevgi ve ask isteyen muzigi seven huzur isteyen ozgurluk isteyen kimseye zarari olmadan yasayan baskalarinin yaralarini saran

baskalarinin psikologu oldum ama hep kendi psikolojim bozuktu
baskalarinin yasam kocu oldum ama hep kendime karamsardim
baskalarinin ask doktoru oldum ama hic iliski yasamadim

yolu hep biliyordum ama hic yolda olamadim.tum avanslar bitti eski utangac kibar saf cocuk olan eski ben %90 oranda degisti.su siralar tek dusundugum basarili oldugum bir sey bulmak ve onun uzerine gitmek tum enerjimj zamanimi ona ayirmak

kodlama mi?spor mu?sanat mi?bilmiyorum.tum bu kargasadan icimdeki savastan biktim her gun icten ice curumekten icime atmaktan biktim

sevdigim bir isi yapip o alanda ilerleyerek para kazanmak hem annemi ve kizkardesimi babamdan kurtarmak hem kendime hem onlara huzurlu bir hayat kurmak istiyorum.

ama lanetlenmis gibiyim hicbir seye yetenegim becerim yok gibi.gercekler karsisinda cok zayifim hayatin gerceklerine dair hicbir sey bilmiyorum.sistemleri bilmiyorum.kendimi hep ustun gordum hep en zeki sandim farkli gordum bir halt olmadigimi yeni yeni anlamaya basliyorum.hep zengin hayat surecegimi hayal ettim hep milyoner hatta milyarder olmayi hayal ettim ama daha ufak sorumluluklarimi bile yerine getiremedigimi yeni goruyorum

7 senedir yalniz sonuk renksiz gri bir hayat yasadim 19 yasinda en buyuk basarim kendime pantalon almakti 20 yasinda en buyuk basarim kizli erkekli arkadas ortamina girmekti.21 yasinda burdan tanistigim dostum sayesinde yeni yeni hayata baglaniyorum.gercekler karsisinda bu kadar zayif ve ezigim ve zayif hissetmek kaldiramadigim beni cileden cikaran psikopat yonumu tetikleyen yegane sey

emeklemeyi yeni ogreniyorum, bir kosu yarisinda basarili olmam gerekiyor ve kendime neredeyse hic inancim yok
iyikalplipsikopat
kendini tani ve yasa

bugun 7 yilin ardindan denize girdim, onceki gunler surekli buradan tanistigim arkadasimla gezdim daha onceki gunler buradan ilk tanistigim bir baska kisiyle bulustum gezdim yeri geldi ona destek oldum sosyallesiyorum yasiyorum kendimi taniyorum

hayati izliyor ve hayallerimde yasiyordum.hayati hayal dunyamda yasiyor gerceklerden kaciyordum ama artik buyudum ogrendim olgunlastim.

yasam surer doga kendinu gerceklestirir dunya doner.donen dunyayi duygularimizdan dolayi durdurmak isteriz bunun sonucundaysa tirnaklarimizla yeri kazar sekilde bizi surukler, tembellik yapip ona uyum saglamayi redederiz bizi uzerinden atar, onu izlemeyi seceriz ve o kendimizden nefret etmemizi saglar

yasam bir oduldur, insanin odul kazanmasi icin cabalamasi kendini zorlamasi gerekir.bu yasam cabasidir ve adi acidir.aci sayesinde yoruluruz aci sayesinde odul isteriz aci sayesinde hayatta kaliriz

barismamiz gerek kendimizle ve acilarimizla tanimamiz gerek kendimizi ve arzularimizi.yoksa duyu organlarimizin, kuruntularin surukledigi ordan oraya savurdugu pes etmis enerjisi bitmis bir zavalliyq donusuveririz

kahkahalar atiyorum aptalca hareketler yapiyorum egleniyorum guluyorum parami harciyorum yasam budur biraz daginiklik biraz kahkaha gerek disiplin baski duygusal bunalim nereye kadar?

ilk defa hayati yasiyorum ve bunu sevdim yasamla ve kendimle baristim.ilerleyen zamanlarda gelecekle ve is hayatiyla barisacagimada eminim

hafizindan hizla silinen insanlarin aptal egolarini, kendi kicinizun tembelligi icin kendinizi hareketsiz birakip, abartili duygular iceren yalanlar soyleyip onlarin neden oldugu karamsarligi, eninde sonunda sevmesenizde istemesenizde zamanla uyum saglayacaginiz ve her zaman degistirebileceginiz gelecek kayginizi, kaybettiginiz guzel insanlara olan ozleminizi kendinize iskence haline cevirmeyi, 1 ay sonra unutacaklarinizi 1 yil sonra guleceklerinizi

her seyi birakin kurtulun iyi guvenilir bir dost bulun yasayin kahkaha atin sacmalayin kendinizle alay edin maskelerden egolardan girmeye calistiginiz kaliplardan kurtulun iste 7 yilin ardindan anladigim sey bu.

unutmadan instagrami da takip edebilirsiniz :d paylasimlarim anca cigkofteci ya da yabanci tanimadigim degusik tipler falan begeniyor hem soz daha guzel paylasim yaparim :d
iyikalplipsikopat
affetme ve yeniden dogma

son 1 haftadir kendimde bir degisim var.en son 9-10 yil once dinledigim bi sarkiya tesaduf eseri rastladim sanki kendimi yeniden bulmus gibiyim.
hayati ve her gunu iskence gormek yerine farkli bakiyorum gibi.her gunu bir mahkumun hapshanede katlandugi ceza olarak gormemeye basliyorum sanki

ama ne var ki 7 yillik sey kolayca duzelmiyor.tetikleyiciler ve stres altina girdigimdeki tepkilerim her seyi dagitiyor.yeniden dogmak istiyorum bunu yavas yavas yapacagim bugunku tetikleyiciler, final haftasi stresi disinda pek sikinti yok gibi

icimdeki savas durdugunda kendimden nefret etmeyi biraktigimda dunya guzel oluyor.karanlik gok yzunde pandoranin kutusu aciliyor ve umut sayesinde karanlik yerini isiga veriyor.

uzun suredir sanki yasam benim irzima geciyorduda ben kafami yastiga gomuyordum gibi..nefretle stresle sapkin dusuncelerle bas etmek normal birey olmak benim icin cok zor.7 yilin ardindan hayata yeniden geliyor gibiyim.rol yapmadan sadece kendim olarak yasiyorum..lutfen bu sursun tetikleyiciler ustume gelmesin cunku gecen seneki kadar dayanabilecegimi sanmiyorum..ofkemi nefretimi yenmeliyim onlar bana igneler saplasalarda dayanmaliyim..
Eleni
efeniim selamlar!

laf söz arasında aklıma geldi bir kaç şey zırvalayayım dedim. "biz çocukken" bundan daha da küçükken yani, tahminen velet iken komşu çocuğunun bilgisayarı değil de atarisi vardı. olmayanların ise hiperaktif manyak bir çocukluğu. İtiraf ediyorum ben atarisi olan şu komşu çocuğuydum ama bu hiçbir zaman çılgın çocukluğuma engel olamadı. ağaç dallarının lades kemiğine benzeyen kısımlarını bulur sapan yapıp millete suikast girişimleri düzenlerdik. kafası gözü dağılan yaşıt veletlerimiz "anneaaağğ" diye ağlayarak eve koştururken biz de yeri gelir kendimizi onlardan biri olarak bulurduk ki namussuzlar az ağlatmadılar. genellikle taş değil de ağaçta yetişen bezelye türevi yeşil yeşil mermilerimiz olurdu. (çok da acıtırdı, ağlatması normal.) o dönemlerde 1 lira yerine 1 milyon vardı, fazla zengindik. sahip olduğumuz 1 milyon bozukluk yerine bir kağıt parçası idi. şimdilerin 50 kuruşu o zamanları 500'ü idi ve kusura bakma 1 liracığım boyut olarak seni gebertirdi. 5 kuruş en küçük para dilimimiz değildi o zamanlar, bizim en küçüğümüz 1 kuruş'tu. şimdilerde 10 kuruştan aşağı alamadığımız sakızları biz 1 kuruş abimiz sayesinde 5 kuruşa 5 tane sakız gelecek şekilde hunharca çar çur ederdik. eskimolarımız vardı bir de! meybuzlarımız yani. çubuğun bitiş kısmına doğru düğüm atar (evet evet düğüm tecrübem buradan geliyor.) ilk bulduğumuz kaldırıma oturarak yol kenarından bulduğumuz avucumuzdan büyük bir taş ile eskimoyu tuzla buz ederek yemeye hazır hale getirirdik. tuzla buz olan meybuzumuz çubuğundan çok pişmiş etin kemiğinden bir çırpıda ayrılışına özenerek tek celsede ayrılırdı. çubuğumuz ayrıldı mı? ayrıldı. attığımız düğümü daha da sağlamlaştırıp en alt köşesine minik dişlerimiz ile bir delik açardık. (dişi dökülmemiş olanlar çok şanslıydı.) sonra hüplet gitsin! her sabah "simiaatçiğğğh" sesleri ile uyanır "anağ anağ varsın çek git şurdan bana bir simit al." şeklinde sızlanırdık. anne yüreği işte, dayanamaz alırdı. düşen susam tanelerine çocukluğumuzu bırakır bir kuşun gelip midesine indirmesine sebep olurduk. bayram harçlığımız vardı, "-dı" diyorum çünkü büyüdükçe "eşek kadar oldun ne harçlığı?" cümlesinin arkasına sığınarak kestiler elimize geçen maaşımızı. İşte o bir zamanlar var olan harçlıklarımız ile her bayram suikast girişimlerimize devam etme amacı güden tabancalar alırdık. (tabii ki de su tabancası değil! bildiğin boncuk boncuk mermileri vardı.) mermilerimiz bittikçe 10 kuruş verip ekstra mermiler alırdık ama renk renk! mavi vardı, kırmızı vardı, mor vardı, sarı vardı, vardı da vardı. ben hep sarıları alırdım, nedendir bilinmez. bir de bu paraların kurban olduğu çatpatlar vardı. belki bilmeyenler, görmeyenler, ilk kez duyanlar, bilip de ismini hatırlamayanlar vardır. bu sebeple bu resim o şahıslara;




İşte bu naçizane bok rengi şey (siz pembe sıçıyorsanız üstünüze alınmayın.) meybuzlarımızı kırdığımız taşlar ile ortalığı duman ederdi. vur bir tanesine ve çat! vur bir daha pat! şimdi ayıktın mı ismi nereden geliyor? aferin. bunlara kafa göz dalan torpiller vardı bir de ama benim kaba etim hiç yemedi onu ateşlemeye. evet tırsaktım. elimden kıymetli misiniz lan? değilsiniz. o zamanlar "inşaata topu kaçtı." denilmezdi. cesur yürekli çocuklardık oğlum biz. "itolit git şuradan alçı kaçır da gel, biz k*çını kollarız." cümleleri eşlik ederdi bize. cidden de korurlardı, ciddili bak. şimdi diyeceksiniz ki "alçı ne alaka be .s" sabretsene evladım. kaç aylıksın sen? o alçıları yere seksek çizmek için kullanırdık. bizim pelinsu'nun ablası vardı hatçe o hep kelebek çizerdi. şimdilerde dudağını büzüştürüp karda yaptığı kelebekler ile meşhur kardeşi. beş taş oynardık lan. çok tatlı taşlar bulurduk, ismi gibi 5 tane. bir tanesini havaya at, yerden bir taş al, sen diğer taşı alamadan havaya attığın taş (tek elinle yapacaksın tabi her şeyi, aynı elinle yani.) düştü mü? öldün çık. bir de koca koca taşları üst üste koyup top ile devirmeye çalışırdık. yakar top vardı ayrıca diğer ismi ile ortada sıçan (yok gerçekten s*çan değil, farenin dayısı olan sıçan). topu tutan can tutmuş olurdu, millet tuttuğu canları başkalarına verirdi, ben vermezdim. neden veriyormuşum! güzeldi be benim çocukluğum. aklıma bunlar geliyor sadece ama bunun bir o kadardan fazlası da aklıma gelmeyenlerde var. çabuk geçti gibi frank.
ladylazarus
kardeşim sayesinde çocukken yaşamam gereken tüm hastalık deneyimlerini amiyane tabirle eşek kadarken yaşıyorum. ateşlendim, dört gündür hasta yatıyorum ve başım ağrıdığı için kitap okuyamıyorum. elimde din psikolojisine giriş tadında şahane bir kitap vardı o da yarım kaldı. yataktan dışarı adım atamadığım için sıkıntıdan outlast iki ve dlc yi peş peşe oynadım umarım gece yüksek ateşin de etkisiyle fantastik kabuslar görüp vücudumu kendi sıvılarımla ısıtmak zorunda kalmam. yarın gece insanlar sevgililerinin boynuna tuz döküp tekila içerken ben kloroben shotlıyor olacağım, banyoya led asıp absent keyfi diye durum atarım artık.

ne ilgisi var bilmiyorum ama bunu da buraya bırakıp iyi akşamlar diliyorum.


Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)