zorakimuhendis
artık hayalim ve ileriye dönük düşünceler kalmadı zihnimde. bugünü yaşayıp yarını planlar gibi yapıyorum. İş hayatı ilk zamanlar keyifliydi sonra yavaş yavaş monotonluğa evrildi. şimdi mecburiyet.
oyunlarda load game yerine new game diye bir seçenek oluyordu. onu nasıl yapacağımı bulamıyorum sanırım.çalıştığım alan dolayısıyla sürekli bir proje bitirip yenisine başlasamda yinede artık tekrara düştüğümü hissediyorum.7 senede sıkıldım kaldı geriye 25 sene ,emekliliğe kadar nasıl geçecek bu zaman bilmiyorum.
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


neolurdubenimolaydin
yine akşamlardan bir aksam kyk yurdunda hunharca acikan ben yemekten sıkılmadığım (mecburiyet) onunda çıkmaktan sıkılmadığı bir menüyle karnımı doyurmanın mutluluğunu yaşıyorum ne yapalim buda benim serseri serbest stilim herhalde 😒😏
siyahinci
uykucu olan ben yine yorgunluktan uyuyakalmisim.normalde ben hic rahat uyuyamam surekli gece kalkar konusur gezer ederim saglikli uyuyamam yani. o oldugundan beri 3 4 gecedir cok ama cok rahat uyuyup kalkiyodum mutluydum. lanetli uyku hayatim geri geldi onun gitmesiyle. uzuluyorum be mecburiyetler yuzunden onsuz olmaya
gardesselam
omü öğrenci rehberi - klavuzudur. yeni başlayan gardeşlere hayırlı olsun diler, okumalarını tavsiye ederim. bir çok bilgi aşağıdadır.
önemlİ: kesinlikle güzel havalara aldanmayın, bugünden haziran ayına kadar yanınızda muhakkak özellikle şu dönemler için ince hırkanız olsun. kapüşonlu olursa daha iyi olur çünkü her an yağmur yağabilir. her an hava bozabilir.
1)fakültenizden öğrenci belgesi alamadığınız durumlarda, saat kulesindeki ilgili birimden öğrenci belgenizi alabilirsiniz.
2)okula minibüs,e1 yahut tramvay vasıtasıyla gelebilmeniz mümkündür. minibüsle ilkadımdaki akm'nin arkasından,e1 loveletten, tramvayda balıkçılardan kalkış yapmaktadır. minibüs ve e1 de direk okula gelirsiniz, tramvayla aktarmalı olarak r11 ile fakültenize ulaşabilirsiniz.
3)e1 ve tramvay vasıtaları için samkart çıkarmanız gerekmektedir. meydan simit centerın yanındaki pasajdan çıkarabilirsiniz. pazartesi gününden itibaren çok yoğun olacaktır. sabah saatlerinde gidip halletmeniz sizin ve değerli vaktiniz için en iyisi olacaktır.
ek bilgi : çıkardığınız samkartı her yıl yenilemek mecburiyetindesiniz.
4)sportif aktivitelerle ilgilenen gardeşlerimiz için, genellikle fakültelerin basketbol ve voleybol takımları oluyor. sanırım geçen sene futsal da oldu. zamanında duyurular yapılır, nisan-mayıs ayları gibi turnuvalar düzenleniyor.
5)samsun kilit noktalar;
-çiftlik caddesi : ilkadımdadır. yaklaşık 2-2.5 yıldır araçlara kapandı. daha güzel bir hal aldı diyebiliriz. çiftlik caddesi daha çok mağazalar,restoranlar ve ara sokaklarında bulunan cafeleriyle meşhurdur. merkezde meydan durağından indikten sonra, ışıklardan karşıya geçin dosdoğru çıktığınızda meşhur çiftlik caddesine geleceksiniz.
ek : gazi caddesi hemen aşağı sokağındadır. orası da daha çok çiftlik caddesi gibi mağazalarıyla meşhurdur.
-mecidiye : simit centerı merkeze gittiyseniz muhakkak görmüşsünüzdür. işte o gördüğünüz kalabalık cadde boydan boya mecidiye caddesidir. bence samsunun taksimi burası diyebiliriz. tek eksiği bar vs. yok. zaten merkezde bar bulmanız çok zor daha çok birahaneler vardır.
-atakum sahili : kışın ben bir sahil havası alacam diyorsanız muhakkak montonuzla ve kalın bir şeyler giyerek çıkın. hasta olma ihtimaliniz çok yüksek. geri kalanı denizevleri tarafı publarıyla meşhurdur. yazın daha bir başkadır tabii ki.
-kilit noktalarla ilgili sorularınızı yine bu yazı altında sorabilirsiniz. ben yahut başka arkadaşlar yardımcı olacaklardır.
6)fakülte içerisinde fen edebiyat ve yaşam merkezi etrafında büyük satranç taşları ve golf sahası vardır. pek taliplisi olmaz. özellikle haftasonları rahat rahat oynayabilirsiniz.
7)öğrenci kulüpleri pek faal değildir. tiyatro kulübü sanırım en faal olan kulüp. varsa başka faal olan kulüp, üyeleri affetsin.
ek bilgi : sizin bir kulüp açabilmeniz için muhakkak tanıdıklarınız olmalı. keza rektörlük pek destek vermiyor.
8)yaşam merkezi aşağı katında playstation,bilardo vs aklınıza gelebilecek oyunlar mevcut.
9)fakülte içerisinde sigara satışı yasak. ona göre gelin. ironi şu olacak ki şokta prezarvatif alabilirsiniz.
10)okul içerisinde e1 ve diğer otobüsler eğitim fakültesi önünden kalkar.
11)erkek gardeşlerim için altın değerinde öğüt:
sakın fazla kanka yapmayın hemcinslerinizden. fena kankacılık döner.
12)sınav zamanı aldığınız ders notlarını fakültenizin kantinin de ya da yaşam merkezindeki kırtasiyede çektirebilirsiniz. çok sıra olur, dikkat!
13)okul kütüphanesi hafta içi 24 saat açık haftasonu sanırım 18'e kadar falan açık. güzel çalışılır. aradığınız tüm kitapları da bulabilirsiniz.
14)üniversite hayatı boyunca not tutmamış biri olarak, kesinlikle ne olursa olun küçük küçük notlar tutun. sınav zamanı, whatsapptan atılan resimli notların karışan sırası, çekilen fotokopilerdeki anlaşılmayan yazılar, tarzlar..
15)altın değerinde ikinci öğüt, gerçekten de kızlar teklif etmiyor. instagram,twitter vs. gibi sosyal medya sitelerinde arayışlar genellikle sonuçsuz kalır.
16)sakın ama sakın gel konuş dercesine bakan bayan arkadaşlara aldanmayın.. tecrübeyle sabit.. hele arkadaş grubuylaysa o kız; bordo berelidir uzaklaşın!
17)üniversitenin ilk zamanlarında sakın herkese güvenmeyin. kurulan ortamların çoğu ilk sene bitmeden dağılır.. tecrübeyle sabit..
18)sormak istediğiniz her türlü soruyu bu yazının altında sorabilirsiniz.

saygılar..
anonim
omü'deki tıp ve diş hekimliği dışındaki bütün bölümlere gözüm kapalı girebilen biri olarak, özel okul mantığına zaten karşı çıkan biri olarak, mecburiyetten dolayı cbü ye giden biri olarak niye söylenen her söz banaymış gibi geliyor? neden devlet üniversitesindeki öğrencilere haksızlık ediyormuşum gibi hissediyordum? ve neden şimdi özel üniversitedeki öğrencilerle birlikte haksızlığa uğruyormuşum gibi hissediyorum? ah her iki tarafı da düşünmekten kafayı yedim sanırım! neyse hepimiz için hayırlısı olsun.
anonim
yazılanları görünce bende düşüncelerimi belirtmek istedim. öncelikle sandığınız gibi canik başarıda okuyanların hepsi zengin, arabalı insanlar değil. benimde içinde bulunduğum büyük bir kitle sadece bu şehirde kalmak için tercih etti okulu ve o parayı denkleştirmek için bir çok şeyden fedakarlık yapan insanlar var. bizim yerimizde sizde olabilirdiniz. bende sizler gibi haksızlık oluyor diye düşünüyordum sizlere hak veriyorum ama bu kadar sert konuşmalara gerek yok. şöyle bir gerçek var kendimden örnek vereyim türkçe öğretmenliği öğrencisiyim ve bu bölümü sizden düşük puanla okuyor olabilirim ama ben bu bölümü yazmakla öğretmen olmadım, her şey kpss den sonra belli olacak o yüzden orda cevap verir herkes birbirine. okul hiç birimize kalmayacak hepimiz mezun olacağız bari güzel hatırlar bırakarak mezun olalım. herkese iyi günler unutmayın hepimizin başına mecburiyetten yapmak zorunda oldukları bir şeyler gelmiştir.
misty
karanlık içindeyim.bir tek telefon ışığı var o da yazıyı bitirince kapanacak ve tastamam karanlık olacak etrafım.başım ağrıyor bahanesi ile erkenden odama geçtim.yine depresif takılıyor diyeceksiniz belki ama gün içinde aldığım bir haber bir an önce gece olsun da kendi köşeme çekileyim dememe neden oldu.diyorum ya hani öz arkadaşlarım diye.iste onlar benden bir hayli uzaktalar.2 sene oldu yaklaşık yüzyüze konuşamadık.iste onlardan birinden haber aldım bugün.arayıp hal hatır sorayım dedim birkaç gündür sesini duymuyorum hem diye.telefonu açıp ilk kelimeyi söylemesi ile anladım bir sorun olduğunu.ne oldu, bir şey mi var dedim.bir süre sessiz kaldı.sonra döktü taşları.bir arkadaşı var kendisine karşı arkadaşlıktan öte hisleri var.iste bu adam hastaymış.arkadaşım da ona karşı bir şeyler hissediyor ve tam olay güzel bir sonuca bağlanacak dediğimiz zamanlarda bunu öğrendik.o kadar kötü hissettim ki bir süre konuşamadım.zaten kalp ile ilgili bir problemi vardı.şimdi ise başka bir şey çıkmış sanırım.doktor tam açıklama yapmamış ailenden birinin numarasını ver demiş.e o da bana söyleyin önce ben bileyim demiş.doktor da sana söylemem gereken kadarını söyledim.ailene açıklama yapmam gerek çok ciddi bir durum söz konusu kemoterapiye başlayacağız, bu süreçte yalnız olamazsın çok yorucu zamanlar olacak demiş.babasının numarasını vermiş o da annem kötü olur zaten o da hasta diyerek.gencecik insan o kadar üzüldüm ki.sürekli samsun daki arkadaşınla konuşuyorsun ondan bahsediyorsun kim bu snorlax demiş zaman ı bahrinde.bana bunu söyleyince bir grup kurayım siz bir tanışın bakalım.hem senden de bir fikir alırım demişti.ben de tamam demiştim.gerçekten de anlattığı gibi sevmiştim.konuşma şekli ile de gayet içten biri.o grubu kapatmadık sonradan ara ara hal hatır sorarız hala.burada da konuşuyoruz ve görmeden sevdiğim, yazılarıyla insanın gönlüne dokunan insanlar var benim için.üzüldüklerinde ben de üzülüyorum.herkesin bir derdi oluyor.kimi zaman yorumlarla yardımcı olmaya çalışılıyor.sizi tanımadan bile bunları hissediyorum ama bu adamı daha çok biliyorum ya hu.yüzyüze konuşmasak da sohbetlerimiz ile tanıdım biraz.beni yakın bir tarihe götürdü bu haber.çok değil 2 3 ay oldu.hastanede geçirilen o süreç.sevdiğin birinin o hali.ameliyata giderken bırakmak istemeyişim.öyle bir sarıldım ki 5 dakika öyle kaldık.sanki bırakırsam tekrar göremeyecekmişim gibi gelmişti.birini kaybetme korkusunu en çok o zamanlar yaşadım.onun karşısında güçlü durmak zorundaydık ve ben bu gece yaptığım gibi sessizce karanlıkta ağlardım mecburen.her gece...ailenden birinin bunu yaşaması çok zor.bir de sevdiğim adam böyle bir şey yaşasa bu durum gibi.allah göstermesin.zaten duygularını uç noktalarda yaşayan biriyim böyle bir durumda ne olur bilemiyorum.onun yanında olmalısın, karşısında güçlü durmalısın ki o da senden güç alsın dedim.onun kafası zaten fazlasıyla karışık binbir düşünce cirit atıyor.ona olan sevgisini ve ilgisini en çok göstermesi gereken zaman şu an.hayatımızın kalan kısmında bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz.her an her şey olabilir.bu olayla sürekli ertelediğim şeyleri düşündüm.aslında bazı şeyleri ben kendime zorlaştırmışım.belki biraz daha rahat bıraksam düşüncelerimi işler çok daha güzel olacak.bazı engellemelerim ve katı düşüncelerim yüzünden birçok şeyi esirgedim kendimden.hayatımda güzel olan şeyleri sırf başka sebeplerden ötürü kendime zindan ettim.en basitinden okuduğum bölüm ve bu şehre olan antipatim.şimdi kalmadı o kadar bu durum ama gerçekten çok çektirdim kendime.ama hayat ne getiriyor bilemiyorum ki.sonradan daha iyi bir şekilde yaşarım şimdi değil dediğim şeyleri yapabileceğimin garantisi var mı? bunu neden hiç aklıma getirmemişim? neden sürekli ileri bir zamana atmışım bazı şeyleri? şimdi yapmak dururken değil mi? İşte buna kesin bir cevap bulamıyorum.ama artık bir şeyleri değiştirmek lazım.bazı mecburiyetlerden dolayı hayatın değişir hani.mesela mezun olacağız ve çoğumuz bu şehirden gideceğiz.bambaşka yerlerde olacağız.bazılarımız evlenecek.bunlar insan hayatında keskin değişimler.yaşam şeklin değişiyor.önceliklerin değişiyor.mesela çocuğun oldu.üzerine titriyorsun.kendinden önce onu düşünüyorsun.ya da daha farklı şeyler.kafamda 52 bin farklı düşünce gece gece daraldım.konu bütünlüğü olacak mı olmayacak mı düşünmeden yazdım.anlatmak istedim sadece.geleceğe yönelik düşüncelerim, planlarım var ama şimdiki zamanı yaşama konusunda son derece beceriksizim sanırım.gelecekte onları yapabileceğimin kesinliği olmamasına rağmen bunu yapıyorum.oysa ki şu an bu güzel zamanları değerlendirsem ve cesurca yaşasam en azından geçmişe dönüp baktığımda pişmanlıklarım olmaz.hayatımı daha verimli geçirmek adına değiştirmem gereken şeyler var sanırım.buna da şimdiden itibaren başlamalıyım.daha fazla geç kalmadan.sizlere sağlıklı, huzurlu geceler dedikodu meclisi.kendinize çok dikkat edin.
hayirlisi
bu gün bi şey farkettim. ben insanlardan korkuyorum galiba. bu hafta dersim var mesela korkuyorum gitmeye canım istemiyor. ya nasıl desem bilmem ki kenara atılmış gibi hissetmekten onların içinde kaybolmaktan korkuyorum. kalabalıklar içinde herangi biri olmaktan korkuyorum. sevmedigim insanlardan daha da nefret edecegimden sınıfa girmek istemiyorum. onları benden farklı kılan ne ki? ben burayı günlük gibi kullanıyorum ya bana "bi git" demenizden bile korkuyorum. bakıldığında bir insanı beş dakika da harcama kabiliyetine sahip oldugumu bilerek güçlüyken bir yanımla karşımdakinin beni kırmasından, bazen ne diyecegimi bilememekten cekiniyorum. ben buraya bunları yazarken "bu kız ne kadar ezik" diye düşünebilme ihtimalinizden korkuyorum. bu yüzden kendime kiziyorum. her şeyi aciga vurmaktan. o zaman da icimi tam dökemeyecegimden mecburiyetime sığınarak yazıyorum. ve en çok arkadan konuşan sahte insanlardan yakinirken bazen benim de onlar gibi oldugumu gorup kendimden korkuyorum. daha demin bi kiza sinifta olup olmayacagini sordum. bilmedigini soyledi bende "gelseydin keske" dedim. zerre kadar gelmesini istemiyordum mesela ama "ben bu kıza hic yakin davranmiyorum galiba" diyerek öyle yazdım, öylesine yazdım, yalan söyledim. çünkü sevmiyorum. sevdiğim insanların yanında sanirim onları kıskanıyorum. onlarla daha cok vakit gecirmesini kiskaniyorum. hem kıskancım hem yalancı. oysa en nefret ettigim insan tipidir yalanci ve kiskanclar. İnsan kendinde olunca katlanabiliyor sanirim. garip degil mi? ben ne ara böyle oldum. hep bu sahiplenici tavirlarimdan oluyor bunlar. keske sallasam insanlari ama icim el vermez ben yine dusunurum. çok uzun yazdim kusura bakmayin ama iyi geldi insanın kendine bile itiraf edemeyecegi şeyleri bir yerlere yazmak..
nerdby
efendim ben lise çağımdayken astronomi fizik biyoloji bilgisayar programlama ve üç boyutlu tasarım konularıyla çok ilgiliydim. hayatımın merak ve odak konusu bunlardı. fakat malesef bölüm tercih kağıdıma inşaat ve makine gibi iş imkanı iyi bölümler yazdırdılar. ailemle ve rehberlerimle konuştum ve maddiyat benim doğama üstün gelmişti. okumaya başladığım ilk yıl bir şey anlamadım çünkü bölüm dersleri pek yoktu ve mühendisliğin kulağa hoş gelen adı vardı. ta ki yaptığım yanlışı ikinci sınıf sonundaki stajda ankaradaki bi şantiyeye girene kadar. o mekanda ne bi mühendislik vardı ne de ilgimi çeken bir şey. güneşin altında çimentonun kalıba dolduruluşunu izledim bir buçuk ay. hayatım boyunca öğrendiğim ve geliştirdiğim hiç bir yeteneği kullanamadan işçilerin hiç bir şey bilmeyen mühendis şeklinde düşündükleri kişi oldum. dedim ki burası ait olduğum yer değil. bölümümden koptum ve umutsuzluk içindeydim. artık bölüm değiştirmek için de geç olduğunu düşünüyordum. okuma süremi uzatarak aileme daha fazla yük olmak ve bağımlı kalmak istemiyordum. mecburiyetten derslerde sıkıla sıkıla okumaya devam ettim. geçtiğim her dersin beni o şantiye cehenneminde kaybolmaya götürdüğünü bilerek. sonra bir sevgilim oldu. lol, sevgili ortam fln derken iyice kopmuştum derslerden ve 3. sınıfta sadece iki ders geçtim. son sınıfta biraz toparlanayım derken o eski sevgilimden ayrıldım ve ruhsal sorunlar iyice ağırlığını göstermeye başladı. bana destek olduğu için başka biriyle çıkmaya başladım fakat o... neyse o kötü üstüne kötüyü şimdi anlatmayacağım. 4. sınıf da tam bir fiyaskoydu anlayacağınız. dibe vurduğum zamandır. şu an krediyi zor denkleştirip alabildiğim 12 dersimle beşinci sınıftayım fakat bir farkla. asistan hocamla yaptığım konuşmada yazılım ve tasarım yeteneklerimi konuşturabileceğim bir yol gösterdi bana. "kesin yüksek lisans yap ve mekanik felan oku" dedi. araştırdım ve gerçekten kendim olabileceğim bir alanı bu meslekte buldum. şimdi umudumu yeniden kazandım ve artık iç rahatlığıyla çalışıyorum. derslerin çoğunu finallerde verdim. eğer benim gibi okuduğu bölüme yabancı ve geçtiği her dersin onu bir cehenneme sokacağını düşünen varsa umudunu kaybetmesin. cehennemi cennete benzetmenin bir yolu illa ki vardır.
misty
ne diyor mfö "olan olsun bıraktım anlamı yok zorlamanın şans kadere inandım mecburiyetten...mecburen mecburen mecburiyetten "işte tam da buna uyarak bıraktım gayrı.İyi geceler herkeslere 🙋
anonim
bir kızla mecburiyetten tanışırsınız hayatınızda sıradan bir insandır hiç samimiyetiniz yoktur daha sonra ona aşık olursunuz ve gidip konuşamassınız çekinirsiniz bu durumda ne yapılması gerek abi kızla tanışıyoruz ama doğru düzgün bi arkadaşlığımız bile yok aşık oldum lan bunca zaman konuşmadın halini hatrını sormadın ama, bir anda konuşmaya başlayınca olmuyorki çekiniyor insan çok kötüyüm içimi dökeyim, en son ilk okulda bi kız sevdim onada çok kötü şeyler yaşadım bidaha kızlara karşı bişey hissetmedim ama bu başka nasıl anlatsam bilmiyorum, başka abi başka! delirecem neden aşık oldum ben bu kıza sebebi neydi bazen diyorum boşver unut gitsin tanımıyorsun bile, ama onu düşününce mutlu oluyor insan sevgilisi varmı yokmu onu bile bilmiyorum ne biçim bişey bu allahım sen yardım et
kafasikarisikegitimci
bugün yaşadığım olaylardan okadar ilginç bir hal aldiki akşam dan ziyaretine gitmeyi planladigim insanın sabah uyanınca ölüm haberini almak kadar kötü bir olay yasadigimami yanayım yoksa bu kötü olaydan sonra mecburiyet ten o şehri terk edip başka şehire gelip iyi yürekli samimi insanları gormenin mutlugunu görüp bu yaşama olan sevgimi mi artirayim işte aynı gün içinde yaşadığımız olaylar bizi o kadar etkiliyorki sadece olayın neresinde olduğumuz önemli olan bugün bana yardım eden arkadaşa tekrar çok tesekkur etmek istiyorum senin gibi insanların sayesinde insanda yaşama sevinci oluyor.
kimimben
bugüne kadar tek başıma hiç yerli şarkı dinlemedim. toplum içinde açan varsa ve orda bulunuyorsam mecburiyetten dinledim sayılır ondada pek kulak verdiğim söylenemez. sürekli yabancı şarkılar dinledim her tarz , her ritimde. soracaksınız neden yerliliğe düşmanlığın mı var ? yok. tek nedeni ergenlik denen dönemde tüm çevremdeki insanların '' arsız bela , dj emsalsiz , tripkolik '' gibi ağır ergen ve şarkı sayılamayacak kadar gereksiz şeyleri dinleyip bağıra bağıra dinlemesidir . o kadar saçma bulurdum ki herkes dinliyor sadece ben bu kadar itici buluyordum . bende tarzımı yabancı kesimde buldum diyelim . yerli müzikler hep o arabesk rap denen şeyden ibaret gibi hissediyordum '' bu kadar kalitesiz müzik yapan bir ülke olamaz '' diyordum hep . tek neden dedim ama belki bir nedeni daha vardır yalnızlık,aşk,üzüntü duygularını sanırım çoğu kişi yerli müziklerle aşılıyor kendini , onlarda buluyor duymak istediklerini, yaşamak istediklerini . benim böyle bir huyum da olmadı hiç aşklarımda yalnızlıklarımda üzüntülerim de hep kendi içimde çözdüm olayı. ee diyeceksiniz sonuç ? sonuç şu son haftalarda çok yaşıyorum bunu : giriyorum bir ortama müzik yerli herkes bir ağızdan söylüyor ben kulak aşinalığı olmuşsa 1-2 nakarat biliyorum daha önce yanımda dinleyen olmamışsa onlar söylüyor ben anlamsız bakıyorum. bir şey ifade etmiyor benim için . bu konuda bu kadar kopuk olmamın eksiklik olduğunu düşünmeye başladım . bugüne kadar hiç bir sevgilimle oturup müzik dinlemedim. şu şarkıyı dinlediğimde şu anımız canlanıyor gözümde diyemiyorum . bazılarının tabiri bizim şarkımız buna da yabancıyım beraber dinlemiş şarkımız zaten yok daha kötüsü dinlemiş olduğum yerli şarkı yok ki arkadaş ? neyse bu kez diyeceksiniz eee bizene yani senin bu garip eksikliğinden . sadece size şunu sormak istiyorum bana bugüne kadar gelmiş geçmiş aklınızda olan , herkesin dinlemesi gereken bilmesi gereken , anlam yüklü , her tarz şarkıları aklınıza geldikçe bu mesaj altında paylaşır mısınız ? hepsini kesinlikle deneyeceğim bu eksikliği birazda olsa böyle azaltabilirim diye düşünüyorum .
kimimben
evettt şimdi madem burdayız nasıl burdayız onu anlatalım. ben 5 veya 6 . sınıfta fiilen bıraktım okumayı. defterleri , kitapları , çantayı falan attım tek derdim bilgisayar oyunları falan oldu . okula arada bir uğruyordum . annemin tek isteği doktor , avukat falan olmamdı ne yalan söyliyim ozamanlar durumumuz olmamasına rağmen az yiyip çok yediriyodu diyelim :d bi kaç defa okuldan kaçtığımda yolda karşılaştık gözleri dolar beni döve döve okula götürür oku derdi. ben hiç takmaz gene kaçar internet cafeye kaçardım.neyse 6-7-8 derken bitti okul. mahallenin en kötü düz lisesine kayıt oldum. oyunlara bağımlılığım devam ediyor sanal alemde kendi dünya mı kendi aile ve arkaşlıklarımı kurmuş sadece orayı takıyordum. liseye devamsızlık mecburiyetinden gittim ama tam olarak şöyle gittim . gece 5-6 ya kadar bilgisayar oynardım . 6da uyuduktan sonra annem 7de 15-20dk uğraşarak uyandırırdı beni . okula yazın bile montla giderdim tek nedeni yastık olarak kullanmamdı . İçeri girdiğim an kafamı koyar 6 ders deliksiz uyurdum. başlarda öğretmenler uyandırırdı ama sonra onlarda pes etti. öğlenci oldugum yıllarda ise okula gittiğim saate kadar uyumaz okulda öğle uykusuna yatardım. neyse lise 1 , 6 veya 5 zayıf kalanıda kopyayla kurtarılmış sınıfta kaldım. yazın bütünleme sınavlarında hocalar cevapları verdi 2 sini düzeltip geçtim sınıfı. sonra mf-tm-ts seçmemi istediler. bende ki tek mantık şuydu : nasıl olsa 4 sene uyuyağım 3 zayıfla geçme hakkı veriyorlar mf gidersem uyuyarak çok zayıf olur. ts gidersem annem çok üzülür. tm gidiyimde bare 3 zayıf yapar geçerim her sene annemide birazcık kandırmış oluurum. neyse başladım tm lise2-3-4 hep uyuyorum. annemi çağırdılar okula bu çocuk okumaz dediler günde 6 saat uyuyor okulda dediler. eve gene gözleri yaşlı gelmişti yanlış hatırlamıyorsam yazıklar olsun dedi . geceleri uyıyım diye 4te falan uyanır sigortayı kapatırdı o uyuyunca ben tekrar açardım sürekli kavga ederdik. neyse en son mezun oldum ama ne mezun 58 diploma notu. ygs diye bir sınav varmış ona girerek üni kazanıyormuşuz ilk kez o sene duydum sanırım. annem kayıt ettti zorla gittim girdim soru sayılarını falan bilmiyorum hatta hangi dersler var onu bile bilmiyorum. milyonuncu olmuştum yanlış hatırlamıyorsam. annem yaz 2 yıllık yeter ki git artık karşımdan dedi sanane dedim gitmedim. sonra bi gece durduk yere sanki vahiy gelmiş gibi pcyi kapattım birden. sen dedim napıyorsun ya ? bu sanal alemde yıllarca üstünlük kurdunda noldu hayatına faydası nedir ? nasıl evleceksin ? nasıl işin olacak ? falan sabaha kadar sorguladım kendimi. hemen o saniye sanalla tüm bağımı kesecek şekilde onca yıllık emeklerimi sildim kapattım pcyi. sabah dedim ki ben dershaneye gidiyorum kazanacağım. şöyle bir güldü etrafımdakiler bana sen mi ? yaklaşık 10 yıldır o odada o pcnin üstündesin . seviyen ilkokul 5 çocuguyla eşit dediler. şoyle bir düşündüm haklılar. annem dedi ki dershaneye neyle gidiyorsun para ? anladım ki oda inanmıyor ve bana artık boğazından kesip veresi yok hak verdim. gittim 3 ay çalıştım 3bin falan kazandım . dershane aradım 4binden aşşagı yok zaten üni puanıma bakan salakmışım gibi davranıp kayıt bile etmek istemiyor. aynı dershaneye 10 kere gittim her defasında biraz daha indirim istedim almıyorlar. her gün tekrar gittim üstüne 500 lira koyup hadi git diyen yok boşuna para vericez diye düşünüyor herkes. gittim taksitli kayıt oldum derslerin başlamasına 15-16 saat kala . cebimde para eksik ama artık allaha emanet yazıldım taksiti ödeyemezsem atarlar napıyım mantığı. dershane başladım cidden ilkokul 5 düzeyi olduğumu anladım. mat toplama cıkarma biliyorum sadece , cografya dogu batı bilmiyorum, tarih 1881 i biliyorum sadece , geometri üçgenin iç açıları 180 oldugunu bu yıl ögrendim falan filan düzeyim tam olarak bu . neyse attılar beni en kötü sınıfa ama bendeki biraz cahil cesareti derslerin zorlukları ve başlıklarını bile bilmiyorum ki amaan diyorum ne kadar zor olabilir insan icadı. direk başladım basit kaynaklardan 1 haftada basitlerin cidden basit olduğunu anladım. hayatı boyunca 1 kere ders çalışmamış sınav görmemiş ben günde 10-11 saat ders çalışıyorum. en kötü sınıfta sorulan her soruya sınıfta tek cevap veren ve en hoca soruyu bitirmeden cevaplamaya başlayan tek kişi falan olmaya başladım. hocalar inanmıyor 0 düzey geldigime. neyse cahil başarısı gaza geldim daha çok çalışmaya baladım 13-14 e çıkardım. ilk bi kaç deneme sonra en iyi sınıfa attılar beni . gitmek istemedim tek sebebide ordaki insanların aşırı zeki oldugunu düşünüyordum sonuçta en iyi? kötü sınıfın en iyisiyken iyi sınıfın en kötüsü olacagımı falan düşündüm. hocalar zorladı orda dersler daha iyi anlatılıyor düzeyin kötü sınıfa göre degil dediler gönderdiler bir şekilde . bende istemeye istemeye gittim. en iyilerin içindeyim ya güya iyice hırslandım sonuncu ben olmamalıyım dedim. fem, karekök , palme piyasada ne kadar zor yayın varsa mat1,mat2,geometri falan almaya başladım. cahil cesareti tabi çok gaza gelmişim. ilk bi gün açıyorum kitapları 15 sorunun 10u boş falan . bu benim moralimi bozmak yerine ters tepiyor 1 soruyla 2-3 saat ugrasıp günde 15 soruda olsa çözüyorum inat , hırs. bir süre sonra baktım ki en zordan öğrenebiliyorum. elimdeki tüm basit yayınları attım tüm derslerin en zor yayınlarına kaymaya başladım. netlerim cok hızlı artış göstermeye başladı. buda bana sürekli gaz verdi . sınıf 3. falan derken sınıf 1. oldum. başta bi şaşırdı herkes noluyor falan. tabi böyle olunca hocalar sınıfa her girdiginde görün 0dan gelen çocuk size nasıl fark atıyor yapan yapıyor falan dedikçe sınıfta bana uyuz olanlar arttı. onlar uyuz oldukça ben hırsın dibine vurdum. gel zaman git zaman geceleri uyumuyorum falan. annem odanın kapısını açıyor belli etmeden gülümsüyor gidiyor . çagırdı yanına elime para sokuşturdu al dedi dershane taksitlerin. noluyor dedim ? sen çalışıyorsunya böyle uyumadan kazansanda kazanmasanda arkandayım dedi. bende gaz 5 e katlandı. deneme sonuçları sınıf 1.ligi degil sadece en yakınıma 60-70 puan fark atarak geliyor. sınava kaldı haftalar artık türkiye çapında denemelere giriyoruz 500 bin kişilik sınavlarda ilk türkiyede ilk 5 bin şehirde ilk 500 gibi sonuclar falan geliyor . türkce - sosyal- mat netlerim 38-39lara çıkmış. ben sınava eksiksiz tamamım. kendimden okadar eminim ki sınavda bayılacak olsam gene 20bin olurum falan diyorum. dershane hocalar çevre falan oo sen en kötü 10 bin falan diyor. sınav öncesi ilk ve son toplantı gitti annem. gelişte gözleri gene dolu elinde beyaz bi kağıt baktı bana. İçimden diyorum ki gene naptım ki ben ? hayatımda ilk kez bir toplantıda seni övdüklerini gördüm. hemde öyle bir övdülerki gurur duydum dedi. senin ilk kez öğrenci olduğunu çanta taktığınıda gördüm ya daha ne isterim ben dedi . aldım elindeki notu hocalarım efsane yazmış . benimde gözlerim doldu hafiften . görüştüğü her hoca benim çok iyi bir bölüm kazanacağımı inanılmaz başarı yakaladığımı söylemişler. notuda bana versinler diye yazmışlar. neyse artık kendimden emin sınavı bekliyorum. ama ygs den önceki gece bile tekrar yapıyorum. 12 gibi yattım yatağa uyumak için strese girdim. 5 e kadar kıvrıldım yatakta 5 gibi uyudum annem 8de kaldırdı gittik okula. yolda dedi ki aşırı stresli gözüküyorsun sınavda sakin ol böyle olmaz . yok anne ne stresi diyorum ama içindeki stres üst düzey . cahillikten gelen bilgi seviyesi olsa gerek kendime güvenerek girmek yerine. 6 senelik müfredatı 6 aya sıgdırdın bir gariplik var bu kadar kolay olamaz falan diye düşünmeye başladım. sınav başladı ben dalgın dalgın okuyorum soruları. neyse türkce sosyal bitti geldim matematige . en rahat olduğum alan güya. en zor sınavlarda bile 35 netlerde oldugum ders güyaa. 120yi 5 e bölemedim o stres altında. 15dk falan uğraştım beyin fonksiyonları çalışmıyor. sinirlendim kapattım kitapcığı . çıktım sınavdan yürü annem gülümsüyor çok süper geçti dememi bekliyor. yürü gidiyoruz boş hayaller peşindeyim dedim. hiç bişey demedi saglık olsun sana bişey demeye hakkım yok ben uyurken sen içerde ders çalışıyordun kısmet dedi. sınav sonucu geldi . tamam çok iyi bir sonuc beklemiyorum ama 180 bin nedir ? türkçede kaydırma olmuş . kimse sonucuma dahi inanmıyor yalan söylüyorsun imkansız senin o dereceyi yapman falan diyolar. gösterdim anca inandırdım. sınıfta kötü derece yapanlar arasındayım. bende moral falan kalmadı 1 hafta evde depresyon modundayım. okadar çalış sonuc bu olsun. kendime inancım falanda kalmadı. annem geldi gene boşver dedi nasip degilmiş sen elinden geleni yaptın. şöyle bi baktım başarıma mutlu oldugu gün geldi aklıma . kalktım daldım odaya mat2 , edebiyat, geometri param ne kadarına yetiyorsa doldurdum masaya. 4 saat uyuyup 18 saat calıstıgım oluyor falan. dershanye gidiyorum limit napıcaz integral nedir falan diyorlar. ben sallamıyorum. gene çok iyi degilim cünkü 0dan 3 derse daha başlamış gibi bişeyiz. bu sefer hızlı sıcrama yaptım direk 1.lik trigonometri limit türev integral ne varsa hepsine sadece 4 gün ayırdım. gidiyorum dershaneye manyakmısın 4 günde 0dan integral mi olur diyolar olmaz haklısınız diyip evde çalışıyorum. kısa sürede sayısal dersleri hallettim. günde 800-900 soruya kadar çıktım. bir süre sonra dershanedeki sayısal sınıflarla yarıştırmaya başladım kendimi. matematik deneme sonucları cıkıyor ben bizim sınıfa bakmıyorum bile direk sayısallarla kendimi karşılaştırıyorum. bana 10 net fark falan atmışlar. gidip daha çok calıstım artık sınava yakın sayısallarıda geçtim. 48 mat 28 geo ortalama netlerim. fem denge denemesi falan dediler karekök dediler gidip sayısallardan zor kitap soruyorum cözüyorum. İstedigim kadar başarı yakalıyım ygs' deki başarısızlık geliyor aklıma. ozaamanda ögrenmiştin bak noldu falan diyorum içimden. neyse öyle ya da böyle geldi matematik sınavı. gene tam donanımlıyım 45 mat 25 geo yap çık diyorum. girdim sınava stres aynı baktım 50 soruya kafam dayanmayak . mantıklı olanı yaptım. herkesin yapacagı soruları direk atladım. trigo,limit,integral,türev,karmaşık sayı gibi genelin yapamadıgı soruları cözdüm , matris polinom gibi basit soruları cözemedim. geometriyi uzattılar şekilli soruları cözdüm geometride en iyi oldugum alan olan analitik geometriye sınavda kafam basmadı. gene çıktım gene hüsran 39 falan işaretleme yapmıstım sanırım. nerde 45? 16-17 geo işaretledim nerde 25? bende artık psikoloji kalmadı anneme iyi geçti anne dedim gittim eve. daldıgım gibi açtım edebiyatı daha cumhuriyetten hiç bakmadıgım konular var. hızlıdan hallettim. kaldı 4 gün sınava 4 gün kala gittim 600 sayfalık soru bankası aldım 4 gün uyumadan onu cözdüm. 1 kere bile ezber yapmadım edebiyatta yaklasık 4-5 soru bankası bitirdim. edebiyat sınavı geldi annem oruç . yeter dedim anne harap oldun sende peşimde hastasın zaten. zar zor ikna ettim gelmedi. gittim girdim sınava direk edebiyat kısmını açtım cumhuriyet yazar eser içerik ne kadar edebiyat sorusu varsa toplamda 8dkda falan işaretledim. okadar cok soru cözmüşüm ki hiç bi soruyu okumadım bile eseri görüyorum yapıştırıyorm cevabı. karakteri görüyorum işaretliyorum eseri falan. edebiyatta mükemmel geçtimi hayır tabiki. herkesin yapacagı yazınsal türler falan eleştiri, deneme şıklı sorular yanlış. 48 yada 49 dde edebiyat yaptım. neyse artık anne ogul oturuyoruz evde sonuçlar gelsin. bende ümit yok tabi eger düşündügüm netleri yaparsam belki hukuk gelirdi ama artık maliye falan seçim yapmam gerek diye düşünüyorum. sonuc geldi ilk önce sağa baktım 25bin. sevindim uçtum sola bakmak istemiyorum. cünkü o berbat diploma varya en az 5 bin atmıştır hamda 20binimdir diye düşünüyorum. sola baktım 14 bindi sanırım. 180 bin 14 bin olmuş diploma 25 bin yapmış. koydu tabi biraz ama kimin suçu? benim tüm lisede olursan olacak bu . annem evde degildi geldi . sonucların acıklandıgından haberi yok . anne dedim sınıf ögretmenligi yazarsam belki gelir oda şanslıysam dedim. saglık olsun elinden gelenin fazlasını yaptın yeter benim icin dedi ama sesi kısıldı. baktım kadın şakayı kaldıramayacak sıralamadan falan anlamaz o anne şanslıysam hukuk gelir dedim . yüzündeki mutluluğu hala unutamıyorum. sagdan soldan soran sorana naptı diye herkes dalga gecme peşinde . sonucta kimse inanmıyor ya benim okuyacağıma . baktım annem normalde beni sorana cevap verirken hep kötü bir sonuc söylemeye mecbur oldugu icin istemeyerek kısık sesle cevap verirken bu kez yüksek sesle isteyerek cevaplıyor soruları :d anne dedim ne yazıyım sen söyle farketmez benim bugune kadar hiç bir hayalim olmadı mesleki olarak ne olsa okurum . hukuk dedi yazdım buraya geldim. ygs kaydırmam olmasaydı belki çok çok iyi okullarda olabilirdim. o kara leke diplomam olmasaydı ygs ye ragmen belki orta düzey okularda olabilirdim. öyle ya da böyle kara talih çarşambadayım. omülüyüm . sizlerleyim. buda benim buraya gelme hikayem. bizene diceksiniz ne çok konuşmussun havamı yapıyorsun ? estafurullah. 1 sene başarım var belki ama 8 senelik eşşekligimi unutturmaz bu bana. paylaşmak istedim sadece . bide buraya yazılmış en uzun mesajın sahibi oldum sanırım. çarşamba da olmayı hakettim mi onuda bilmiyorum hala. İçimde kalacak sanırım ilk 5 bin yapamamış olmak . nasip buymuş diyip avunuyorum. bu arada bir kaç kişiye İfşa olma ihtimalini göze alarak yazdım. onumarkamsobe sana da diss atmış oldum senden uzun yazan olmaz mı sandın ? .
yesilmavi
mutluluk bazen de bile bile veya mecburiyetten sevdiğin kişi/kişileri geride bırakıp gitmektir. lakin sanılmasın ki bırakıp gitmek mutluluktur. mutluluk tekrar gelmeyi hayal edip onun hevesi ile beklemektir. bu akşam samsun yolcusu kalmasın. şimdiden derslerden ara bulup kaçamak yapma planı yapıyorum.💪hayden iyi günler efeniiim.✋
anonim
beyler siz siz olun kardesim dediginiz (mecburiyetten) kiza gonlunuzu kaptirmayin. aeo
anonim
hayata erken başlamak derler ya bi sene kaybetmeyim ne olursa olsun dersin ve omüyü de yazarsın listeye tercihin değil de mecburiyetindir bi yerde başkent gibi yerden karadeniz kıyısına gelmek hoş karadenizli olunca..

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)