tesadüfen buldum, bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak bu sitenin güncel versiyonunu yapsam tutar mı? zamanında tutmuş gibi belli ki .d


hatırlıyorum da abim görüştüğü kızla gayet ulu orta rahatlıkla telefonla konuşabiliyordu. şimdi bunu ben yapsam annem müebbet ev hapsi yazardı. eşitlik istiyorum.

neden ve nasil disari cikmaliyim?
bu soruya mantikli bir cevap veremiyorum.neden disari cikmaliyim?sabah gec saatlerde uyuyor ikindide uyaniyorum kahvalti ettigim saat normal insanlar icin aksam yemegine denk geliyor
disari cikmak icin bir amac anlam arzu hissetmiyorum m bedeni uygunken xl ina sahip oldugum yagmurlugumu giyip ezik gibi gorunerek kulakligimi takip yuruyus yapip gelmenin ne amaci ne anlami var ki?bundan sıkıldım.yuruyus yaptigim yerlerin her cmsini ezberledim.
farkli yerlere gitsem yalniz olduktan sonra bir farki, anlami yok, sosyalleseyim desem param yok, arkadas edineyim desem insan sever biri degilim baskalariyla tanisayim desem ugrasicak arzum yok
sanaldaki arkadaslarimla iletisimimde zayifliyor dertlestigim ve cok sevdigim sanal 1 tane arkadasim disinda kimse yok.okuldaki arkadaslarim sadece okuldan ibaretler ki onlarin yaninda ben ben degilim.
tum gunum sosyal medyada siyasi dini tartismalarla trollukle youtube la pornoyla geciyor.bazen gece gec saatlerde tenhada kulakligi takip 45dk 1 saat yuruyus ve parktaki 3-5 spor aletiyle dips falan calismak disinda yaptigim bir sey yok
lafa gelince sanal psikologum herkese moral veriyorum sosyal medyada ask doktoruyum insan iliskilri uzmaniyim asosyallere sosyallesmeyi anlatan hayata kusenleri hayatla baristiran biriyim herkesin zeki sandigi biriyim ama gerceklerim boyle
bir duzene koysam sporu duzenli yapsam her gun aklima gelen binlerce karikaturu video montajini kucuk programlari oyunlari yapip paylasabilsem okumak istedigim ama elime aldigimda zorlamayla 10 sayfasini zor okudugum kitaplarimi okuyabilsem bunlari istiyorum ama en alttaki temel bozuk olunca bunlar olmuyor evde curuyorum tum yaraticiligim hayallerim arzularim yasam istencim eriyor her gecen gun azar azar yavas yavas
tum gun telefon ekranina bakip siyasi tartismalarla haberlerle icimi karartmaktan trollukle aptal aptal eglenmekten kendimi uyusturmaktan baska yaptigim bir sey yok yapmak istesemde param yok yorgunlugum var
olmak istedigim kisi degilim ait olduklarma sahip degilim parcalar uyusmuyrlar bir turlu oturmuyorlar kendim degilim olamiyorum kendimi tanimiyorum istedigim tarzda degilim istedigim seyleri yapmiyorum.hem disimda hem icimde bir hapishanedeyim ve bu hapishaneyle basa cikmak icin tek yaptgim sey kendimi uyusturmak
hayalini kurdugum hayati asla yasayamayacak ve aci icinde olecegim..bundan eminim
bu soruya mantikli bir cevap veremiyorum.neden disari cikmaliyim?sabah gec saatlerde uyuyor ikindide uyaniyorum kahvalti ettigim saat normal insanlar icin aksam yemegine denk geliyor
disari cikmak icin bir amac anlam arzu hissetmiyorum m bedeni uygunken xl ina sahip oldugum yagmurlugumu giyip ezik gibi gorunerek kulakligimi takip yuruyus yapip gelmenin ne amaci ne anlami var ki?bundan sıkıldım.yuruyus yaptigim yerlerin her cmsini ezberledim.
farkli yerlere gitsem yalniz olduktan sonra bir farki, anlami yok, sosyalleseyim desem param yok, arkadas edineyim desem insan sever biri degilim baskalariyla tanisayim desem ugrasicak arzum yok
sanaldaki arkadaslarimla iletisimimde zayifliyor dertlestigim ve cok sevdigim sanal 1 tane arkadasim disinda kimse yok.okuldaki arkadaslarim sadece okuldan ibaretler ki onlarin yaninda ben ben degilim.
tum gunum sosyal medyada siyasi dini tartismalarla trollukle youtube la pornoyla geciyor.bazen gece gec saatlerde tenhada kulakligi takip 45dk 1 saat yuruyus ve parktaki 3-5 spor aletiyle dips falan calismak disinda yaptigim bir sey yok
lafa gelince sanal psikologum herkese moral veriyorum sosyal medyada ask doktoruyum insan iliskilri uzmaniyim asosyallere sosyallesmeyi anlatan hayata kusenleri hayatla baristiran biriyim herkesin zeki sandigi biriyim ama gerceklerim boyle
bir duzene koysam sporu duzenli yapsam her gun aklima gelen binlerce karikaturu video montajini kucuk programlari oyunlari yapip paylasabilsem okumak istedigim ama elime aldigimda zorlamayla 10 sayfasini zor okudugum kitaplarimi okuyabilsem bunlari istiyorum ama en alttaki temel bozuk olunca bunlar olmuyor evde curuyorum tum yaraticiligim hayallerim arzularim yasam istencim eriyor her gecen gun azar azar yavas yavas
tum gun telefon ekranina bakip siyasi tartismalarla haberlerle icimi karartmaktan trollukle aptal aptal eglenmekten kendimi uyusturmaktan baska yaptigim bir sey yok yapmak istesemde param yok yorgunlugum var
olmak istedigim kisi degilim ait olduklarma sahip degilim parcalar uyusmuyrlar bir turlu oturmuyorlar kendim degilim olamiyorum kendimi tanimiyorum istedigim tarzda degilim istedigim seyleri yapmiyorum.hem disimda hem icimde bir hapishanedeyim ve bu hapishaneyle basa cikmak icin tek yaptgim sey kendimi uyusturmak
hayalini kurdugum hayati asla yasayamayacak ve aci icinde olecegim..bundan eminim

yarın farsça kursuna başlıyorum, inanılmaz heyecanlıyım ! daha önce öyle kendi kendime öğrenmeye çalışmış, fakat pek üzerinde durmamıştım. hocamız da iranlı imiş bakalım nasıl olacak🌹
vizeler bitse de resim yapsam diye bekliyorum😿şuraya da minnoş bir gökkuşağı çizelim (bu kez yakaladım)
vizeler bitse de resim yapsam diye bekliyorum😿şuraya da minnoş bir gökkuşağı çizelim (bu kez yakaladım)

sana sisli havanın tozlu raflarında bulduğum bir anımdan söz etmek istiyorum frank’cığım. (kesin yaşanmıştır değil, yaşandı.!) o zamanlar mars’a yeni ayak basanlar arasındaydım, ilk defa görüyorum ya hani. o ayak izi senin, bu ayak izi benim diyerek her yerde 45 numara ayakkabılarım ile bir sanat yaratıyordum. biraz ilerledikten sonra karşımda su birikintisi görmüştüm, serap misali. (halisünasyon demeye üşendim, hebele hübele şeklinde yazmaya yetiyor klavyem, neyse devam.) sonradan fark ettik ki uzaylıların kanalizasyonu imiş. (şimdi yanımdaki mürettebatım serap olmadığına mı sevinsin yoksa uzaylıların boşaltım sisteminin kalıntıları olmasına mı üzülsün? ne yaman çelişki.) mürettebatımızdan kayıplar vermiştik, aramızdaki yerden bitmeler ayak izlerimde can vermişti. birkaçı da yanılgılarında(şu kanalizasyon olayı var ya, hah işte ondan söz ediyorum.). marsta olan ben bu şekilde idi, peki gerçeklikte? küçüklüğümün avuçlarında tuttuğum bir kaplumbağa vardı, oturduğumuz evin aşağısında bulunan bahçede bulmuştuk.(frank ile bulmamıştık, o henüz o kadar yetenekli değildi. sorry frank .s) kaplumbağa kocaman bir şeydi, abartmıyorum bak. evde kimsenin olmadığı bir anı yakalayıp(büyük şans!) gizlice eve sokmuştuk yeni yabani hayvanımızı. ne de olsa evcilleştirecektik. tabii işler düşündüğümüz gibi gitmedi korkuya yenik düşüp eve döndüğünü fark ettiğimiz annem odaya girmeden dolabın üzerine çıkıp(önce peteğe, sonra dolap koluna, en son dolabın üstüne tutunup kas gücüme güvenmiştim. vaoov spider gay.) abimin kaplumbağayı bana uzatmasını beklemiştim.(yaağğğ yağğğ demiştim frank değildi diye, gördünüz mü.) abim ile o dönemlerde aynı boyda olduğumuzdan ötürü benim de uzanmam gerekiyordu ki öyle de yapmıştım. kaplumbağa tekrar yanımdaydı derken pat ani bir baskın! annem odaya giriş yapmıştı, dolabın üstünde olduğum için odada sadece abimin varlığı belirgindi. her şeyin yolunda gittiğini düşündüğümüz esnada durumun komikliği ile gülmeye başlayarak anneciğime kendimizi yakalattırmıştık. haklı olarak afallamış şekilde bunun sesi nereden geliyor diyerek etrafı süzmüş, dolap görüş açısına denk gelince beni görmüştü. (ihih ihih anncm slm .s) ne yapsam ne etsem diye düşünürken annemin "in oradan" uyarısını dikkate alıp arkasını döndüğü anda kaplumbağayı abime attım, atacağımdan habersiz olan abim yaşından büyük bir şok ile yere düşen kaplumbağaya bakakalmıştı. (kaplumbağaların da kabuğu kırılıyormuş, bunu o gün öğrendim.) annemin de dikkati bir anda yere düşen şeye kaymıştı(ona göre ufo bile olabilirdi çünkü sadece uçan bir cisim görmüştü.). yaklaştıkça kaplumbağa olduğunu fark etti, eline alıp bir şeyi olup olmadığını kontrol etti. (o bu değil de bu kaplumbağaların da kanı varmış.) çok sert atmıştım sanırım, ölmüştü çünkü. annem ve abim kaplumbağa(isim koyamadık.) ile odadan çıktı, ben ise dolabın üstünde kalakalmıştım. çıktığım yerden inemiyordum, yüksekti. sonra bir cesaret yere atlamış, spider gayliğe son vermiştim. çocuğuz ya, kızmamışlardı. beraber kaplumbağayı gömmüş ardından minicik avuçlarımız ile son dualarımızı etmiştik. mürettebatımız böyle böyle son buldu.

mutlu geceler gençler. nasılsınız? benim canım çok sıkılıyor şu anda. kaç günden beri koşuşturma içerisindeyim. neredeyse boş vaktim yok gibi. şimdi bu saatte yalnız kalınca boşluğa düştüm sanki. aslında bu gece de bir şeyler yapacaktım. ama ailemle konuşmaya dalınca baya bir zaman geçti. en son baktım bu saatten sonra bir şey yapılmaz. can sıkıntısından çiğdem açtım onu çitliyorum. kuru kuruya gitmez tabi dedim bir de youtubedan müzikler açtım boş boş oturuyorum öylece. müslüm babadan eda babaya geçip duruyorum. harici klavyemin de pili bitmiş mecburen dizüstünün klavyesinden yazıyorum. söylemesi ayıp biraz ehli keyifim de. yatağımın yanındaki masaya koyuyorum bilgisayarı, yanıma fare ve klavye alıyorum yattığım yerden hallediyorum işlerimi. hava çok güzeldi değil mi bir kaç gündür. hafta sonu yine sahil tıklım tıklımdı. bir de bisiklet yolundan yürümeseler o kadar sevineceğim ki. gezgin efendi de rahat edemiyor. adam ben gezgin değil miyim uçur beni diyor. ben ise insanlara çarpmamak için ha bire fren yapıyorum. bir de bir şey denedim. kameramla seyir halinde çekim denemesi yaptım. sonuçlar çok hoşuma gitti. hem de gezginimle birlikte bunu başarmış olmak ayrı bir mutluluk oldu bana. bu bisiklet gerçekten dostum benim yahu. tanıdığım çoğu insandan daha fazla seviyorum keratayı. bugün de çok güzeldi hava ama ben tadını çıkaramadım fazla. çünkü yapmamgereken bir sürü iş vardı. ben büyüyorum sanırım. baksanıza koşuşturmalar içerisine girmişim. ben böyle değildim, yaşarken oldum dohtor bey diyesim geliyor. ama büyüyesim de yok hiç. en iyisi biraz daha büyüyeyim ben ondan sonra yine büyümeyeyim. evet sevdim bu fikri. ne yazıyorum dakikalardır ben de bilmiyorum. acaba başlığa canı sıkılan bir ikizlerin geçmek bilmeyen dakikaları mı yazsaydım. dinlemeyi, anlatmayı çok seviyorum. sevdiklerim hep bir şeyler anlatsınlar dinleyeyim istiyorum. sıkarım bunaltırım diye düşünen sevdiklerimi de anlamıyorum. sıkmazsın bunaltmazsın yahu. seviyorum ben seni. seni dinlemeyeceğim de kimi dinleyeceğim. sonra bu ikizler neden duruluyor. hayata delilikler lazım. arada sırada limosun canı çekiyor ya bir şeyler. benim de aynılarını çekiyor. ne yapsam acaba. en iyisi ben çiğdemimi çitlemeye devam edeyim. bu sıralar eda baba da coştu. baya yeni şarkıları çıktı. ben bile şaşırıyorum. zevkle dinliyorum. size de tavsiye ederim dostlarım. hepinize mutlu geceler. geceniz hayallerinizle dolsun... :)

İtiraf ediyorum discordda ki ahali oyuna başlayınca mevzuya İspanyol kalmış gibi duruyom öyle, bende mi başlasam oyuna ne yapsam 😄

bıraktım artık gökyüzünü, sahilinde dolaşmayı hayatın. kalbimi gömdüm en derinlere. açmasın artık kimse diye. sahicilikten bıkan bir yalan gibi daldım sözlere. ne yapsam nafile yine bakamadım gözlerine...