Akay
saç modelleri yapan birkaç hesap takip ediyorum. beceriksiz miyim yoksa bizi kandırıyorlar mı emin değilim.
Akay
şu yağan kar yüzünden bile bugünü samsun' u yeniden sevdiğim gün ilan ediyorum. her şeye rağmen en birinci şehrim sensin ❄️🖤
Nobume
sevmediği hâlde umut verenleri allaha, narı yere düşürüp satanları da hadese havale ediyorum.
Mona lisa
her yeni gün benim için bambaşka öğretilerin olduğu deneyimler yaşatıyor. hayır diyorum ki bugün sıradan bir gün olsun mesela sıradan bir perşembe günü.. günler hızlı hızlı geçiyor. dün koca bir haftaya başladık bugün bitti. hayat dediğimiz bu uzun yolculuk, bazen bizi zorluyor. ama ne olursa olsun, her anı, kişi ve her deneyim bize bir şeyler öğretiyor. bu gerçekten de tam olarak böyle. özellikle küçük yaş grubunun öğretmeniyseniz. öğrenci sayısı kadar veli demek bu biliyorsunuz. veliler size hayatın en güzel hayat deneyimlerini sunar buna emin olun :) öğretmenler beni anladı diye tahmin ediyorum. bilmiyorum ama bazen şunu düşünüyorum. özellikle de çok fazla insanla tanıştığım için böyle. kimimiz başarının peşinde koşuyoruz, ne biliyim bazısı mutlu olmayı kafaya takıyor, bazıları da huzur diye tutturuyor... ama fark ettim ki, aslında tamamen basit bir tanımı var hepimizin aradığı şey aynı'' 'kendimizi bulmak' ' kendini bulamayan biri, çocuğu bulsun diye uğraşıyor. o yüzden bu denli bir çaba var. İçinde kalan ne varsa çocuk yapsın. çocukları öyle sorumluluklar altına sokuyorlar ki. çevremizin yarısı kendini bulamamış, kayıp insanlar.. karşımda çocuğunu değilde kendini anlatan o kadar çok insan var ki. anlatırken kendilerini kaybedip ben diye devam ediyorlar. hatta bir gün sordum bir çocuğun annesine siz mi resimde başarılı olmak istiyorsunuz, çocuğunuz mu diye. kadın şaşırdı duraksadı. '' ben küçükken çok severdim resim yapmayı, çok isterdim devam etmeyi'' dedi. bir hevesin, duygunun, isteğin insanın içinde kalması, ne kadar da yaralıyor insanları.
Akay
o kadar kötü insanlar var ki artık aklım almıyor. özellikle bakmadığım halde bir şekilde herkes konuştuğu için duyduğum, gördüğüm şeyler yüzünden moralim çok bozuk. ya biz kime nasıl güveneceğiz artık? sosyal medyadan da artık iyice nefret ediyorum. çok bilgilendirici şeyler var, evet. çok komik, tatlı videolar görüp yüzümüz de gülebiliyor, evet. ya da benim gibi pasta, yemek videoları izlemeyi seviyorsanız "ya insalar neler yapıyor ne güzel" diyeceğiniz bir sürü güzel paylaşımlar da görüyorsunuz, evet. ama terazide ağırlık diğer tarafa kaydı bence artık. hiç de iyimser değilim. ki bu konu da dahil olmak üzere genel olarak salaklık derecesinde polyannacı biriydim. ben bile son birkaç senede bu hale geldim. allah bizi yanımızdan geçen insandan hayatımızdaki insanlara kadar herkesten korusun. karşımıza hep iyi insanlar çıkarsın. bu zamanda çocuk büyüten anne babalara da yardım etsin işleri gerçekten çok zor.
Mona lisa
bugün öğretmenlik hakkında düşüncelerle zihnim dolandı durdu. o yüzden bugün biraz öğretmenlik hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. her insanın aklında kalan ve zaman zaman hatırladığı öğretmenleri vardır. bir öğretmenin söylediği her cümle öğrenciler üzerinde unutulmaz bir etki bırakıyor. bu yüzden öğrencilerime kurduğum her cümleye dikkat ediyorum. öğretmenlerin söyledikleri her cümle, ilk günkü gibi hafızada kalıyor; bu yüzden hem olumlu hem de olumsuz cümlelerde dikkatli olmak o kadar önemli ki.. lisedeyken öğretmenimin söylediği bir sözle uzun süre özgüvensizlik yaşadım. bugün öğretmen oldum ve öğrencilerimden biri bana şu şekilde bir cümle kurdu: "siz diğer öğretmenler gibi değilsiniz." bu söz beni derinden etkiledi açıkçası. onlarla iletişim kurarken, ders yaparken kullandığım dil onlara özgüven katsın istiyorum. kendilerini çekinmeden ifade edebilmenin, kendilerini rahat hissetmelerinin yollarını arıyorum. ders ortamında sinirlenmek çooook normal. ancak, çocuğun gururunu ve özgüvenini kırmamak çok değerli. bu şekilde hiçbir çocukta kötü ve derin izler bırakmamak için elimden geleni yapıyorum. umarım bunu bundan sonraki meslek hayatımda uygulamaya devam edebilirim. umarım bir sürü çocuğun aklında, iyi anılarla hatırladıkları öğretmenleri olurum...
limos
büyük insan (yaş anlamında) dertleriyle uğraşıyorum iğrenç bir şey. keşke sonsuza kadar 19 yaşında kalsaydım. siz napıyorsunuz çok merak ediyorum gerçekten (yalan) lütfen cevap verin
Mona lisa
samsunu özlediğimi fark ediyorum. sahile iner, kulaklığımı takar denizi izlerdim. sokak sokak gezerdim yeni sokaklar keşfederdim. şimdi ise yine benzer şeyleri yapıyorum ancak samsunun yerini tutmadığını söylemeliyim. üniversite zamanlarım bu ara sık sık aklıma geliyor. düşününce, o zamanlar ne kadar çocuk olduğumu fark ediyorum. o yaşlarda bildiğim tek şey öğretmenlik mesleğini çok severek yapacağımdı. öyle de oldu. şimdi bir sürü öğrencim var ve severek daha önemlisi huzurla yapıyorum. bu deneyimler algımı o kadar genişletti ki. biraz da yaş alıyoruz tabi bir önceki ayla bile düşüncelerin aynı olmuyor. o zamanlar diye bahsediyorum ama 4 yıl önce asla bu düşüncelerdeki mona yoktu. bir dönem var ve o dönem bir dönüşüm dönemi. belki de zaaflarıma eskisi kadar takılmadığım için bilmiyorum. olanı değiştirmek değil, geliştirmek mümkün.. bir kabulleniş dönemi, kabul ve rahatlama. her insanın böyle bir dönemi olduğunu düşünüyorum. hayatı mantıklı yaşamaya çalışmak kadar saçma birşey olmadığını düşünüyorum. mükemmelliyetçi zihinden kurtulmanın özgürlüğü inanılmaz. bu mantıkla ilerlediğimde herşeyin daha da mantıksız hale geldiğini düşünüyorum. İnanılmaz bir kaygı yumağı oluşuyor. halbuki çaba bile yeterli mükemmel olmak zorunda değil. hayatı kurallı ve sistematik yaşamaya çalışıyoruz ama hayat hiç de böyle bir şey değil bana göre. hatta tamamen kaos şeklinde ilerliyor. kaostan kaçmaya çalışıp o nizamı kurmaya çalışmak hayattan kaçmak gibi. kaosu kabullenmek dinginlik getiriyor. rüzgara direnmenin bir anlamı yok, uyum sağlamak çok daha dinginlik getiriyor. bir süredir oldukça sakinim birçok öğrenciyle ilgilenmeme rağmen üstelik. belki de kaosu kabullendim, belki de kaygılı olma halinden ve mükemmelliyetçilikten oldukça yoruldum. bu duygular kadar yoran bir şey daha yok.
limos
hepinizden nefret ediyorum sizi seviyorum hoşça kalın
malifalitiko
yanlış bilinen şarkı sözleri ile alakalı durumumu sizlerle paylaşmak istiyorum ; "dışarıda deli dalgalar kirpi duvarları yalar." doğrusu bildiğiniz üzere "gelip duvarları yalar" olmalı. yanlış anladığım kısmı anlamlandırma mantığım ise şöyle : şimdi bizim köyde evler ahırlar vs hepsi taştan yapılma (erzurum köyleri 99-2000 li seneler). akşamları ahırda kirpi görüyordum. kaçınca taş duvara doğru gidiyor deliklerden yuvasına giriyordu. durum böyle olunca kirpi duvarları yalar mantığına buradan ulaşıyorum. ve itiraf ediyorum doğrusunun gelip duvarları yalar olduğu gerçeğini öğreneli 5-6 sene ancak olmuştur
Gamsız Baykuş
merhabalar sevgili omüdedikodu yazarları, merhaba değerli dostlar. epey olmuştu buralara yazmayalı. siteye girmişken birden çalakalem bir şeyler yazmak istedim, özlemişim... sizce de zaman çok hızlı geçmiyor mu? daha doğrusu bu konuda kendimle çelişen bir fikrim var. bir gün içerisinde o kadar çok olay, konuşma yaşanıyor ki sanki bazen gün bitmiyor gibi geliyor. hatta gün içinde spesifik bir olay olmazsa günleri sıklıkla karıştırıyorum. sanırım bu benim için 2019'da üniversiteden mezun olmamla birlikte hayatımda fark ettiğim bir durum. o zamandan bu zamana nasıl geldik, neler yaşandı, nasıl bu kadar vakit geçti bilmiyorum. geçen sene diyesim geliyor üniversite yıllarım için. bu aradaki kayıp zamanda pandeminin de etkisi olduğunu düşünüyorum. aslında kendi adıma çok da kayıp değildi. atandım, işim oldu, hayatıma çok farklı yeni insanlar girdi, yeni bir şehre alıştım, evim değişti, her şeyim değişti belki de... eski yazılarımı silmemiş olsaydım bunlardan bir kısmının konusunun değişimle alakalı olduğunu söyleyebilirdim. yapı olarak değişiklik seven biri değilimdir. çok sabit fikirlerim var ve acayip bir şekilde rutin severim, konfor alanından çıkmayı sevmem aslında. bu süreçler elbette benim için zorlayıcı oldu ama şimdi bakıyorum, günler birbirinin aynısı. zaman, o an içindeyken geçmiyor gibi gelse de bir bakmışsın yıllar geçmiş çoktaaan. bir gün içinde çok şey oluyormuş gibi gelse de hiçbir şey yapmaya yeteri kadar vakit kalmıyor. bu ne yaman çelişki annee? tamam tamam bir daha şarkıya bağlamayacağım :) belki de benim hiçbir şey için yapacak vakit bulamamam benim zaman yönetimimin kötü olduğunu gösteriyordur, bu da olabilir. zamanı algılama biçimimiz değişiyor. yaşantılarımız da değişiyor. bu yazdıklarım herkes için geçerli olmayabilir elbette. sizde durumlar nedir ahali? bu arada İstanbul'daki kızlar eqlesin, kıps ;) İyi geceler canım dedikodu.

bu arada böyle hitap ediyorum ama gerçekten içinden geldiği gibi yazıyorum çünkü bu sitenin olması bana güven veriyor. normalde kendimi yazarak iyi ifade edebilen biri değilimdir. sayısalcı olmamdan mütevellit kelimelerle aram pek de iyi değildir -en azından sayılara nazaran-. tanımadığım insanlara bir şeyler anlatmak yıllar önce de daha kolay geliyordu, şimdi de. ha şimdi bakınca sitede tanımadığım pek de kişi kalmamıştır, anonimlik falan hak getire ahahjs. neyse sitenin bana kattığı en güzel şeylerden biri yazı yazmak oldu. anlattığımı dinleyecek kimse olmasa bile buraya gönül rahatlığıyla yazabileceğimi biliyorum. kaldı ki buradan tanıştığım çok güzel insanlar var ve onlarla sohbetimiz hâlâ devam ediyor. İyi ki o insanlar var, iyi ki bu platform var... 💜
ikizler
bismillahirrahmanirrahim diyerek giriş yaptım siteye. İlk başta eşimden sitenin açıldığını duyduğumda inanamadım. yok be dedim ama gerçekmiş. nasılsınız hanımlar beyler, sıhhatiniz afiyetiniz yerindedir umarım. yazarak bir şeyler anlatmayalı uzun zaman geçtiği için klavyede ellerim bile şaşırıyor şu anda yazdıklarıma. ay bazında baksak 2 seneye yaklaştı böyle bir durum yaşamayalı. olsun o kadar da. eskiden dağa taşa yazardım her şeyi. her gittiğim yerde bir yere bir şeyler karalar orada var olmaya çalışırdım. bu geçtiğimiz sürede ise altını çizmeye başladım. bir elimde cetvel bir elimde kırmızı kalem ne görsem altını çiziyorum. kendim için kendimin konuşması yerine başkalarının kelimelerinde ifade edilmenin rahatlığını yaşıyorum sanırım. yoksa orta yaşlarıma geldikçe dinginlemeye mi başladım? sanmıyorum. atamalı bir işte çalışalı 2 yılı bitiriyorum. ticaretin köpeği olan ben için atanmışlık zor becerdiğim bir iş olsa da iyi kıvırdım sanırım bu işi. süreç içerisinde evlendim üniversiteden beri hayatımda olan hanımefendiyle. evlendim ama hanımefendi de başka bir ilde çalıştığı için bekar hayatı yaşıyorum senenin 10 ayında. sporumu düzenli bir şekilde devam ettiriyorum. tabi pisboğaz yememi de. bu yüzden fiziksel olarak pek değişmesem de güçsel ve mental anlamda her geçen zaman daha da güçleniyorum. zorla çaya attığım şekeri bıraktırdı hocam. alıştım ancak şimdi de ne şekerli içiliyor ne şekersiz içiliyor bu meret. gezginimden sonra (bilmeyenler için üniversite hayatımdaki bisikletim, dostum, herşeyim), bir de mızrağım oldu. o da motosikletim. mızrağımla beraber iş yerine gidip geliyoruz, işten sonra veya haftasonları farklı şehirlere kaçıyoruz. o da bu yetişkinlik hayatımdaki dostum oldu. gezgine oranla biraz masraflı (benzin fiyatları :( )bir dost ancak ona göre de keyfi olan bir dost. bir de karavan gibi kullandığımız bir aracımız oldu bu sene. onunla birlikte de 7 şehir gördük. acemilik senemizdi onunla birlikte ancak baya keyifli anlar yaşattı bize. arabadan eskiden nefret ederdim hâlâ nefret ediyorum. ancak böyle karavan tarzı kullanabildiğim için biraz sempatim var. o yüzden o benim işime yarayan uzaktan bir akrabam gibi. arkadaş edinme yetimi kaybettim niyese. eskiden hayatıma senede en az 1 dost bir çok da arkadaş eklerdim ancak 2 senedir hiç dost ekleyemedim. edindiğim arkadaşlar da çoğunluğu mecburiyetten. niye böyle oldu hâlâ anlam veremedim buna. hâlâ birileriyle kavga etmedim, hâlâ aynı şarkıcıları keyifle dinliyorum, hâlâ hâlâ... bir sürü hâlâlar ve bir sürü yepisyeni şeylerle iki yıl geçmiş buraya gelmeyeli. hepinizi çok özledim ve seviyorum. biraz daha duvarı okuyayım bakalım millet neler yapıyor. bu şarkı eşliğinden hanım memleketindeki balkonumdan hepinize mutlu geceler... :)


Ssoryy
ekonomi saolsun kötü alışkanlığım kalmadı alkol, sigara, konsol oyunu vs. hepsi gitti. diğer alışkanlıklarım da evrim geçirdi mesela eskiden kitapçıdan kitap alır okurdum şimdi pdf drive dan telegram gruplarından kitap pdf'i arıyorum. bilgisayar telefon falan bozulunca parça siparişi verip kendim tamir ediyorum. boyama, tesisat işlerini de öğrendim baya.umarım yakında hintlilerin doğada ilkel ev nasıl yapılır videolarını izlemek zorunda kalmam
Eskimorfinaltkat
birisini engellemek kadar ergence bişey yok yemin ediyorum jdkdkdkkke
Sanatçı
ve bir corona yilini geride biraktik, 2021 in saglikli mutlu ve huzurlu bir yil olmasini temenni ediyorum, biran once bu corona belasindan kurtulup hayatin normale donmesini umit ediyorum....
psikodok
bunu en çok gülüdüğüm paylaşım ilan ediyorum 🤦🏻‍♀️😅
thor
asgari ücret tespit komisyonu toplantısı genel özeti.
chen
İnsanlar konuşmayı, her şeye karışmayı aynı zamanda her şeyden şikayet etmeyi ne kadar seviyorlar. ne tarafa gitsem biri bi şey anlatıyor. hayret ediyorum gerçekten. güne başlayalı bir kaç saat oldu ve şimdiden yoruldum. İki insan konuşmadan da yan yana oturabilir. sessizlik de güzeldir. hatta çoğu zaman daha güzeldir.
mistletoe🍃
"...tut elimden küçüğüm, bir yolculuğa çıkacağız seninle.
nereye gideceğiz peki?
nereye gittiğimiz attığımız adımlarla şekillenecek...
ama nereye varacağız merak ediyorum ben.
o meraki yürüdüğümüz yollara, arkamizda bıraktığımız ayak izlerine sakla...
gitmek zorunda miyiz sahiden?
unuttun mu sen istemiştin gitmeyi? simdi vazgeçmek olmaz.
evet istemiştim.
tut elimden, pişman olmamak için tut bugünden..."
sessizleşti, sakinleşti. onla düşünce, onca ses nereye gitti merak ediyorum. bir yerlerde yine yakip yikmak için doğru zamanı kollayarak saklanıyor mu? dindi mi o firtinalar, o yagmurlar sahiden? yine bir sokagin köşesinde karsima dikilirler mi? hesap sorarlar mi benden. niyetlerim tanidik, adimlarim tanidik, yol tanidik. asla sonunu görmedim, göremedim. korkaktim, gucsuzdum... simdi farkli miyim? bir gun derin bir nefes alir miyim?
ikarus✨
az önce telefonumu 4. kez şarja taktım, bir yandan pc açık arkada sürekli bir şarkı dönüp duruyor, okuduğum kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı bilmiyorum çünkü uyuyakalınca kitap yataktan düşmüş, yattığım yerden masamın üzerindeki yarım kalmış kahve kupasını görebiliyorum, kolumun altında bir şey beni rahatsız ediyor, üzerimdeki battaniyeyi kaldırıp baktığımda kalimbanın üzerine yattığımı fark ediyorum, nota çıkartırken kullandığım renkli kalemin kapağını kapatmadan uyuyakaldığım için kalem üzerimdeki tişörte bulaşmış, migren atağının geleceğini hissediyorum ama ilacım bittiği için yapabileceğim tek şeyin yaradana sığınıp uyumaya çalışmak olduğunu biliyorum, boğazımda sürekli bir ağrı ve kaşınma hissi var, zaman zaman ateşim çıkıyor gibi hissediyorum ve gün içinde 3-4 kez ateşimi ölçüyorum, sonuç hel aynı;ateşim yok, benim için 23 gündür devam eden karantina böyle geçiyor, mükemmel.
thor
az önce instagram'ın keşfet bölümünde adımı taşıyan şehir ile ilgili gönderilere bakıyordum. bir hanımefendiye denk geldim. yemin ediyorum bu dünya üzerinde ondan daha güzel bir şey görmedim. "bence" olarak da belirteyim de sonra "yo bence güzel değil" diyenlerin kafasına mjölnir ile vururum.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)