thor
asgard ödüllü soru:

ıssız bir adaya düştünüz. hatırlayamadığınız kadar çok gün geçti aradan. hangi gündesiniz saat kaç bilmiyorsunuz. adada tesadüfen tom ve jerry'ye denk geldiniz. tom her pazartesi, salı ve çarşamba günleri yalan söylüyor ama diğer günler doğru söylüyor. jerry ise perşembe, cuma ve cumartesi günleri yalan söylüyor ama diğer günler doğru söylüyor. tom size doğru gelip "dün yalan söyledim." , jerry de size " ben de." dediğine göre bugün günlerden ne?
Gamsız Baykuş
merhabalar sevgili omüdedikodu yazarları, merhaba değerli dostlar. epey olmuştu buralara yazmayalı. siteye girmişken birden çalakalem bir şeyler yazmak istedim, özlemişim... sizce de zaman çok hızlı geçmiyor mu? daha doğrusu bu konuda kendimle çelişen bir fikrim var. bir gün içerisinde o kadar çok olay, konuşma yaşanıyor ki sanki bazen gün bitmiyor gibi geliyor. hatta gün içinde spesifik bir olay olmazsa günleri sıklıkla karıştırıyorum. sanırım bu benim için 2019'da üniversiteden mezun olmamla birlikte hayatımda fark ettiğim bir durum. o zamandan bu zamana nasıl geldik, neler yaşandı, nasıl bu kadar vakit geçti bilmiyorum. geçen sene diyesim geliyor üniversite yıllarım için. bu aradaki kayıp zamanda pandeminin de etkisi olduğunu düşünüyorum. aslında kendi adıma çok da kayıp değildi. atandım, işim oldu, hayatıma çok farklı yeni insanlar girdi, yeni bir şehre alıştım, evim değişti, her şeyim değişti belki de... eski yazılarımı silmemiş olsaydım bunlardan bir kısmının konusunun değişimle alakalı olduğunu söyleyebilirdim. yapı olarak değişiklik seven biri değilimdir. çok sabit fikirlerim var ve acayip bir şekilde rutin severim, konfor alanından çıkmayı sevmem aslında. bu süreçler elbette benim için zorlayıcı oldu ama şimdi bakıyorum, günler birbirinin aynısı. zaman, o an içindeyken geçmiyor gibi gelse de bir bakmışsın yıllar geçmiş çoktaaan. bir gün içinde çok şey oluyormuş gibi gelse de hiçbir şey yapmaya yeteri kadar vakit kalmıyor. bu ne yaman çelişki annee? tamam tamam bir daha şarkıya bağlamayacağım :) belki de benim hiçbir şey için yapacak vakit bulamamam benim zaman yönetimimin kötü olduğunu gösteriyordur, bu da olabilir. zamanı algılama biçimimiz değişiyor. yaşantılarımız da değişiyor. bu yazdıklarım herkes için geçerli olmayabilir elbette. sizde durumlar nedir ahali? bu arada İstanbul'daki kızlar eqlesin, kıps ;) İyi geceler canım dedikodu.

bu arada böyle hitap ediyorum ama gerçekten içinden geldiği gibi yazıyorum çünkü bu sitenin olması bana güven veriyor. normalde kendimi yazarak iyi ifade edebilen biri değilimdir. sayısalcı olmamdan mütevellit kelimelerle aram pek de iyi değildir -en azından sayılara nazaran-. tanımadığım insanlara bir şeyler anlatmak yıllar önce de daha kolay geliyordu, şimdi de. ha şimdi bakınca sitede tanımadığım pek de kişi kalmamıştır, anonimlik falan hak getire ahahjs. neyse sitenin bana kattığı en güzel şeylerden biri yazı yazmak oldu. anlattığımı dinleyecek kimse olmasa bile buraya gönül rahatlığıyla yazabileceğimi biliyorum. kaldı ki buradan tanıştığım çok güzel insanlar var ve onlarla sohbetimiz hâlâ devam ediyor. İyi ki o insanlar var, iyi ki bu platform var... 💜
dislananmuhendis
selamlar. kaç gündür site açıldı bildirimini gördüm girmeye fırsatım olmamıştı. nasılsınız nasıl geçiyor günler? ben siteye gelmeyeli yıllar olmuş. bu siteyle yaşadıklarımı hatırlıyorum. burayla ilgili en çok özlediğim şey 6 yıl önceki o radyo yayınları, sohbetler. güzeldi, eğlenceliydi. buranın yollarımızı kesiştirip daha yakın arkadaş olduğum birkaç insan oldu, çok da güzel oldu. şimdi ise samsun’dan uzaktayım. okulum biteli birkaç yıl oluyor. çalışıyorum. ama öğrenci olmayı o kadar özlüyorum ki. keşke hiç bitmeseydi diyorum okul. size biraz tavsiye verebilirim. fırsatını yakaladığınız hiçbir şeyi kaçırmayın, içinizden geleni yapın ki ilerde aklınızda yapsaydım nasıl olurdu demeyin. en önemlisi gelecek iç açıcı olmasa da yaşamayın gitsin…
Doctorwhoo
sizlere samsuna ilk geliş anımı anlatayım. samsuna yapısal olarak çok zıt bir ilden gelmiştim. bir akdeniz şehri. kasıtlı olarak kazanmadım, farklı bir il hedefliyordum. neyse bir yandan da korkuyorum samsun nasıl bir yer diye. samsuna dersler başlamadan 2 hafta önce geldim. ne dersler başlamış ne tanıdığım kişiler var, yapayalnızım. karadeniz yurdunu kazandım bide, yorumlarda daha önce hakkında bi ton kötü yorum okudum. yurda yerleştim 6 kişilik oda, nereye düştüm ben diye bir korku sardı. İlk 2 hafta kabus gibi geçmişti. şehre uyum derken. şimdi ise samsunu özler, yeniden acaba ne zaman dönebilirim der oldum. yurda da alıştık. İlk günler hiç unutulmuyor sanırım.
teodora
dün bi mekanda yellow claw & rochelle shotgun çaldı. sohbette countercılık yaptığımız günler geldi aklıma :( müdavimlerin gözü yaşlı.....
Le Petit Mami
eylül ayıyla beraber geleneksel kasvet, gözyaşı ve kendini öldürme isteği ile dolu günler başlamıştır.
wulsfgersborger
14 şubata sayılı günler kaldı 😕 1 günlük sevgili aranmaktadır. sevgiler saygılar 😅
ucuncunesilsaglikci
uzun bir süre mutsuz olunca mutsuz olmaya alışıyor sanki insan. evet sürekli dibe iniyorsun falan ama zaten dibin etrafında dolaştığın için dibe inişlerin hayatını tepetaklak etmiyor. öbür taraftan uzun bir mutsuzluk döneminin ardından hiç beklemediğin kadar güzel günler yaşadıktan sonra tekrar mutsuz döneme gitme ihtimali bile insanın dünyasını tepetaklak edebiliyor. musmutlu olurken bir anda dini görünce insan toparlanamıyor. bir de eğer bu mutsuzluğu yaşarken hayat seni her alanda zorlamaya başlıyorsa üzüntüyü yaşamaya ve bu duruma alışmak için çabalamaya vaktin olmuyor. saçma bir şekilde sürekli yorgun, sürekli sinirli ve patlamaya hazır bir yanardağ gibi etrafta dolanmaya başlıyorsun. artık lavların seni mi etrafındakileri mi yoksa maviyi mi daha çok yakar bilemiyorsun.
ucuncunesilsaglikci
bundan yaklaşık olarak iki yıl önce çok zor bir dönemden geçmiştim. İşte o zamanlarda dost bildiğim insanlar çok seçici bir elekten geçtiler ve birçoğu elendi. şimdi de yine zor günler yaşıyorum; o zamandan bu zamana elenmeden kim kaldıysa hala yanımda onlar-bir de ek olarak sevgili yol arkadaşım, canım mavim 💙- var.
Sunset✔
ne zormuş be arkadaşlarının üniversiteye gidip kendinin gidememesi. öyle kalakalıyorsun.bunu ikinci mezunuma bırakınca anladım.cidden insan kendini çok kötü hissediyormuş ya. kendimin hiçbir işe yaramadığımı düşünmeye başladım. bilmiyorum tuhaf duygulara girdim.çok değişik hissediyorum kendimi.ha ama böyleyim diye pes etmek tabiki yok. hayallerime istediğim hayata kavuşacağım, bundan da eminim. sadece biraz sabır ve çaba gerekiyor. aslında bakılırsa güzel günler öyle kendiliğinden gelemeyebiliyor.onun için biraz çaba ve emek gerekiyor.bende bunu başaracağım💪🙏
gulmeksanayakisiyor
bir hayat düşünün dünyada sizden daha mutlu bir insan yok. herşey okadar güzelki herkesin kıskandığı bir sevgiyle baglisiniz birbirinize. her ilişkide olan sorunları yasarsiniz, tüm herşey üst üste gelir artık bir noktadan sonra yaşamin üzerinizde yarattığı baskı baş edilmez bir hale gelir. bu noktada sevdiginiz insan hep yanında destek olur. tamam herşey bitti dediğiniz anda tüm sıkıntılardan kurtuldum derken bu defa biriken bu stresi çeken insanın mutlu olma zamanı gelmisken o insanda artık dayanamaz bu defa tüm mutlu günler sonrasında acı dolu üzüntülü günlere hapis olursunuz. sonra mı işte söylemeye diliniz varmaz , için içinizi yer dahasimi artık gülüşüyle sizi hayata bağlayan insan artık hayatınızdan uçup gitmiştir. ve söz verirsiniz kendinize bir daha başka birisini sevmemeye ondan uzak olsanız da ayrı olsanız da başkasının elini tutamayacak kadar sevmissinizdir. unutmayın insan bir kez sever adı aşk olur kavusanazsa bu defa insanın ruhuna işleyen gerçek anlamda aşka ulaşmış olur. bir kez sevin ve sonuna kadar sevginizin arkasında durabilecek kadar sevginizin arkasında olun.
bayanogretmen
vay be mezun olalı 3 yılı geçmiş. omü dedikodu bile değişmiş. ne itiraflar paylaşılırdı. bizim zamanımızda bi başkaydı be omü. o günler geri gelsin isterdim.
orlito
selamlar omü dedikodu
burada hâlâ paylaşımlar yaparak sitenin aktif kalmasını sağlayan arkadaşlar var. aylar sonra girip baktım ki aynı 3-5 kişi devam etmekte. bu adamların ödüllendirilmesi gerek adoooo. saygılar iyi günler
Siyefay
zaman nefes almakla geçen günler değil, birinin aklında olmakla ilgili biraz...
hayatın kronometresini sen değil, seninyanındaki tutar.
o kadar.
Zeze
hiçbir şehir bu kadar mutluluk ve hüznü bir arada hissettirmemişti bana. o kadar güzel insanlar kazanmışım ki. bu nasıl oldu hiçbir fikrim yok. arkadaşlık da nasip, ve benim nasibim çok güzelmiş bu yönden. hangi birini nasıl anlatırsam anlatayım kelimeler tarif edemez. şimdi dönüyorum samsun’dan. sanki yıllarca burada bulunmuşum da bi aradan sonra gezmeye, anıları tazelemeye gelmişim hissi verdi bana. bunu hissettiren tabiki şahıslardı. hayaller randevularda birleşti, güzel günler geçirdim. şimdi tekrar bunun hayalini kurmaya bile hakkım yok gibi hissediyorum. tekrar nasip olur mu bilmiyorum ama umarım sizler (siz olanlar anladı) denizli’ye gelirsiniz de ben de aynı hissi size yaşatabilirim 🙏🏻
ladylazarus
merhaba sevgili dedikodu sakinleri !

umarım iyisinizdir. ben şu sıralar oldukça huzurlu günler geçiriyorum. bir yandan da bu kadar huzur fazla, acısı bir yerden çıkar muhakkak diyerek endişeleniyorum fakat anı yaşamak taraftarıyım. saçımdaki açık renk sarıları beyaz sanarak oldukça hüzün dolu günler de geçirdim sdfgdk. bu vesileyle sağlıklı yaşama da atmış oldum. şekerin cazibesine gözlerimi yumarak sebzelerle aşk yaşıyorum. avokado ve yulaf ezmesi yemek zorunda olmak dünyanın en 'dışkısal ' -kibarlık - şeyi. bir an önce yüzme kursu olayını da halletmeliyim. denizi o kadar özledim ki.. hava ısınana dek özlemimi böyle gidermeye çalışacağım. yağlı boyaya da başladım, ilk denemem ben dahil herkesi şaşırttı. yakında herhangi bir uzvumu kesip bir jigoloya göndermeyi düşünüyorum zira sanatçılar ve seks işçileri toplum tarafından aynı şekilde reddediliyor (van gogh için saygı duruşu). tuvallerim hazır, yarın yeniden çizmeyi düşünüyorum. kemanımı da alırsam ölmeye hazır duruma geleceğim.

three billboards outside ebbing missouri ne hayal kırıklığıydı ama.. fragmanına bakmadan mı gittim anımsamıyorum fakat oyunculukların şahaneliği dışında tam bir düş kırıklığıydı. frances mcdormand oscar' ı sonuna dek hak etmiş dedirtti aynı zamanda. sam rockwell' e de benden bi ödül ! senaryoyu oyunculuklar kurtarmış sahiden. samsun' a filmler bu kadar geç gelmese keşke, şimdi de bir belgesel bekliyorum.

ayrıca mesaj kutusunu en az kullanan üye benim muhtemelen, neden hala bakımda, saçlarım bu yüzden beyazlarsa admin sorumludur. bu kadar gevezelikten sonra düzenli olarak izlediğim, dünyanın en minnoş reklamını bırakıp gidiyorum :



Zeze
hani telefonda fotoğraf birikince telefona atarız da telefon rahatlar ya. yazı yazınca aynen öyle hissediyorum. sanki kalem usb görevi görüyor, içimdekiler o kalemin mürekkebinden deftere akıyor.
bazen korkuyorum defterin başına geçmeye. başlayınca bırakamıyorum çünkü. saatlerce dinlene dinlene yazdığım oluyor. özel o anlar benim için, ayrı bir iş. hatta biriyle dışarıya buluşmaya gitmek gibi. ne yazdığımın bi önemi yok. bazen yazamadığımı bile yazıyorum. sakinleşiyorum. İnsanın sakinleşeceği şeyleri keşfetmesi güzel bence. malum günümüz dünyasında buna bool bol ihtiyacımız oluyor. şimdilik bunlar (daha önce de yazmışımdır herhalde bi şeyler) yetiyor gibi, bakalım gelecek günler neler getirecek ☺️ sizlere de sakin huzurlu bir akşam dileyeyim 😉
ladylazarus
merhabalar sevgili dedikodu ahalisi

minnoş siyah bir kedinin uğursuzluğu, tahtaya vurmak, uğurlu sayılar, uğursuz günler.. ilkel olduğunu bildiğiniz fakat bir türlü vazgeçemediğiniz inanışlarınız var mı ? esasında çoğu batıl inanç, önceleri böyle görülmeyen inanışların dönüşüm geçirmiş halidir. örneğin eşikte durmanın uğursuzluk getireceği yönündeki inanç, tarikat kültüründe eşiğin kutsal sayılmasından kaynaklanan bir öğretiye dayanıyormuş. zira eşik, zahirle batının buluştuğu noktadır.

her birimizin yaşamının bir/belki de birçok eşiği mevcut. ben de tam o eşiği geçtim, huzura kavuştum derken, çölde görülen serap misali, o eşiğin ardının bir sanrıdan ibaret olduğunu görüyorum. aylar evvel bir edebiyat dergisinde, çölde kaybolan ve sınırın ötesinin sevdasıyla tutuşan askerlerle ilgili bir yazı okumuştum. bazen o askerler gibi hissediyorum kendimi. savaşmaktan yorgun düşüp kaçmak isteyen fakat görevinin zincirleriyle sarılı bir asker. ' yaşamak görevdir bu yangın yerinde ' diye hatırlatıyor behramoğlu.

sanat bir miktar da olsa hafifletiyor bu görevin yükünü, kısa süreli bir kaçış sağlıyor. bahar gelsin, köyde şövalemi kurup boyalarımla buluşayım.. yarın da kitap fuarı başlıyor, ilk günden gidemeyeceğim fakat en kısa sürede kitapların/kitapseverlerin arasında kaybolmak istiyorum.

bu arada ismim lazanyayı anımsatıyor, acıktım !




Zeze
geçen gün otobüste giderken bi kız çocuğu gördüm. üstünde kırmızı montu vardı. hala varmış onlardan, şaşırdım. o montlar ben 1-2. sınıfken modaydı. benim mavi bi gocuğum vardı, ama herkeste o kırmızı montlardan. ben de ondan istedim ama annemler almadı, hatta sonrasında baya güzel pembiş birini aldılar. hem daha kalın, hem daha güzeldi aslında kırmızılardan. ama kırmızılar hiç benim olmamıştı ya hep gözüme onlar daha güzel gelmişti. bugün görünce iyice farkettim de benim değil pembe, mavi montum da onlardan daha güzelmiş aslında. tabi o zamanlar annem benim gözümden bakmayıp, objektif baktığından almamış. İyi ki de almamış ya, benim montum daha güzelmiş 🙈 bazen böyle oluyor işte, onları anlamak için biraz büyümek gerekiyor. umarım annemi daha da iyi anlayacağım günler yakındır.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)