soulless
politika faizinin %14 den %13'e düşmesinin huzur, ferahlık ve huşu'su içinde uyudum dün gece. günahlarımızdan kurtulduk çok şükür. kendimi melekler tarafından cennet ırmaklarında 40 kez gusül aldırılmış gibi günahsız hissediyorum.
ikarus✨
az önce telefonumu 4. kez şarja taktım, bir yandan pc açık arkada sürekli bir şarkı dönüp duruyor, okuduğum kitabın kaçıncı sayfasında kaldığımı bilmiyorum çünkü uyuyakalınca kitap yataktan düşmüş, yattığım yerden masamın üzerindeki yarım kalmış kahve kupasını görebiliyorum, kolumun altında bir şey beni rahatsız ediyor, üzerimdeki battaniyeyi kaldırıp baktığımda kalimbanın üzerine yattığımı fark ediyorum, nota çıkartırken kullandığım renkli kalemin kapağını kapatmadan uyuyakaldığım için kalem üzerimdeki tişörte bulaşmış, migren atağının geleceğini hissediyorum ama ilacım bittiği için yapabileceğim tek şeyin yaradana sığınıp uyumaya çalışmak olduğunu biliyorum, boğazımda sürekli bir ağrı ve kaşınma hissi var, zaman zaman ateşim çıkıyor gibi hissediyorum ve gün içinde 3-4 kez ateşimi ölçüyorum, sonuç hel aynı;ateşim yok, benim için 23 gündür devam eden karantina böyle geçiyor, mükemmel.
👑 Ef.
babam şu an okuyup altını çizdiğim bir kitabı okuyor kendimi ifşa olmuş gibi hissediyorum
Beginnerdoctor
annihilation filmini izleyip anlayabilmiş biri var mı aramızda ya? hayatımın 2 saati boşa gitmiş gibi hissediyorum. ya da anlayacak kapasiteye sahip mi değilim 🙄
iyikalplipsikopat
tam 8 ay gecti

burada ancak bir seyler duzeldiginde paylasim yapacagima dair kendime soz vermistim.iyi ve dogru olmaya dair guzel seyler yazacagimi, sevgiyi, vicdani ogrendigimi, artik iyi dusundugumu iyi oldugumu yazacagimi falan

ama her zamanki gibi hicbir sey degismedigi gibi daha da kotuye gitti, daha cok curudum daha cok kinlendim , daha cok kole gibi ezildim, daha cok kolelestim

ve tum bunlarin ustune, gun sonunda en buyuk basarim intihar etmemek iken lanet domuz babamin salak sacma islerini yapiyor onun bagrislarina, emirlerine susup boyun egiyor, onun benim icin cizdigi kadere itaat ediyor, icimden onu öldurmek kesmek gelse de sadece tamam diyebiliyorum, kucuk bir sey istiyor yapiyorum ama gitmeme izin vermiyor saatlerce hicbir sey demeden onun karsisinda oturuyor, telefon konusmalarini dinliyor itaat ediyorum

hayati boyunca en buyuk zevki insanlari baskalarinin karsisinda asagilamakti, ne zaman babamn bir arkadasyla iletisim kurmak, hatta sadece arkadasinin sesini duymak zorunda kalsam kendimi bir haydut grubundaki seks kolesi gibi hissediyorum, adeta ruhuma toplu tecavuz ediliyor

bir gun tum bunlar bittiginde, kolelikten kurtuldugumda, kimseye itaat etmeyecegim, kimseden korkmayacagim, tamamen ozgur olacagim, kendim ve sevdiklerim disinda herkesi kole olarak gorecegim, hicbir duygumu bastirmayacagim, hicbir seye susmayacagim ve bir gun ozgur oldugumda, son 8-9 yildan beri kendimden nefret etmeme, kole gormeme, daima ezilmeme, asagilanmama, gucsuz ve aptal hissetmeme sebeb olan babamin en buyuk psikolojik acilari cekmesi, yalniz sekilde ruhundaki aciyla ölmesi icin elimden geleni yapacagim

sevdigim 3 insan disinda hicbir seye karsi vicdan, sevgi gibi hislerim kalmadi, her seyle alay edebiliyor, kendiminki dahil her aciya kahkaha atabiliyorum ve icimdeki kin ve delilik her gecen gun daha da artiyor gibi
Mona lisa
ana kampüse gelince, kendimi yabancı bir ülkeye gelmiş turist gibi hissediyorum.
birgaripmatematikci
selamlar. bayağı uzun zamandır yoktum. zaten çok aktifte değildim. ama bugün buraya içimi dökmek istiyorum. ne kadar başarılı olurum bilmiyorum. tam 4 ay önce en yakınım dediğim bir kardeşimi dostumu kaybettim ve hala atlatabilmiş değilim. çünkü normal bir ölüm değildi. maalesef intihar etti. ama hala inanamıyorum. kendime gelemiyorum. mezarını dahi ziyaret edemedim. buna hiç cesaretim yok hala. çünkü hala yaşıyormuş gibi hissediyorum. canım dostum, kardeşim o gülen yüzünü o kadar özledim ki..... neyse arkadaşlar insanları kırmayalım, yarın yokmuşçasına yaşayalım hayatı sevdiklerimizle. çünkü gerçekten bugün beraber olduğunuz insanlar yarın hayatta olamayabiliyor. sevin, sevilin, yaşayın bugününüzü.
Tanrınınkırılankadehi
llosa bir öyküsünde hiçbir şeyi unutmayan bir adamı anlatır. adını şimdi hatırlayamadığım kahraman doğduğu andan itibaren gördüğü, duyduğu, yaşadığı tek bir şeyi bile unutamaz. herkes bunun tanrı'dan gelen çok özel bir yetenek olduğunu düşünür ve adama imrenerek bakar. adam ise neredeyse her gece dua eder tanrı'ya unutabilmek için. fakat nafile.. hiçbir şeyi unutamaz ve başına gelen bir dizi saçma sapan olaydan sonra kafasını vura vura intihar eder. İşte o hikâyede geçen bir diyalog vardı. kendisine unutamamanın ne kadar müthiş bir yetenek olduğunu söyleyen dostuna şöyle cevap vermişti bizim adam. " tanrı nefret ettiği insanlara öyle yetenekler verir ki, dışarıdan bakan herkes bunu ödül zanneder fakat bu aslında cezaların en büyüğüdür. üstelik bunun nasıl bir lanet olduğunu kimseye anlatamadığı için aslında iki kez cezalandırılmış olur. bu da tanrı'nın yaptığı bir tür espridir!"
bir süredir kendimi llosa'nın kahramanı gibi hissediyorum. hafızam en büyük düşmanım ve ben umutsuzca kafamı vuracak duvar beğenmeye çalışıyorum. tanrım, afedersin ama bu hiç komik değil...
psikodok
bir çok şey başardım hayatımda özellikle üniversiteye başladığımdan beridir. İyi bir işim var kendi halimde yaşıyorum hayatı. güzel para kazanıyorum, iyi bir bölüm okuyorum, gelecek planlarım için çok çeşitli organizasyonlarda görev alıyorum. bir proje uğruna 19 mayıs sanayi sitesi'ne bile gittim. ama yolunda gitmeyen şeyler de yok değil. burayı ara ara girip kullanıyorum. not defterim burası. çok fazla insandan zarar gördüm. çok kırıldım. çok kötü davrandılar. kanımda var o dik başlılık elimde değil, dik durmaya çalıştım. hiçbir şeye gücüm kalmadığını hissediyorum bugünlerde. çok kırdılar. kırıldım.
hakcocan
herkese selamlar. bendeniz 2016 mezunu, samsun'da ikamet etmekteyim ve bazı filmlerdeki gibi türünün son örneği bir varlıkmışçasına gibi kendimi yalnız hissediyorum. aynı zamanda öğrencilik dönemindeki ahbaplarımın sanki bir gecede benden gizli işbirliği yaparak beni bırakıp da başka diyarlarda mutlu olmaya gittiklerini düşünecek kadar da melankolikleştim. ne varsa öğrencilikte var, sonrası uçurum, tadını çıkartın bu yılların. he evlenirseniz, çocuğunuz olursa, babanız para babasıysa ve dünyayı turlayabilecek imkanlara sahipseniz durumlar nasıl olur orasını da bilemem. ama muhtemeldir ki, günümüz şartlarından dolayı biraz da, çoğunluk kendini sonu gelmeyen bir boşlukta aşağı düşerken bulacak, sonu yere çarparak parçalanmak bile olsa bu sonsuz düşüşün bir nihayete ermesini dileyecek. ve belki de bazıları benim gibi gece gece sıkıntıdan delirecek, distopik manyağa dönüşecek ve gebermeyi arzulayacak. neyse bu platformdaki ilk gönderimde haddimden daha fazla saçmalayıp o güzel canınızı sıkmayayım. İyi geceler, şimdilik..
iyikalplipsikopat
sadece 1 hafta icinde olumle azicik daha yasam arasindaki ince cizgide secim yapacagim

okuldaki ders secimlerini geciktirdim, dilekce yazdim ve birazda torpille hallolmasini bekliyorum, mahkeme sikintisi yetmedi simdide bu acildi basima

sona geliyorum bunu hissediyorum, okul ve mahkemeden olumlu sonuc ciksa bile kredim yatmadigi andan itibaren hayatim boka saracak, yani ha 1 hafta ha 3 ay farketmeyecek

sona yaklasiyorum hicbir sey yasamadan gezmeden gormeden asik olmadan sanata dair bir seyler uretemeden uzun uzun okuyamadan eglenemeden aynaya bakip mutlu olamadan..

keder, ofke, nefret, sapik dusunceler, uyumsuzluk, depresyon, halsizlik..son 4 yilin gecen yazki 3 aylik donemi haric ozeti bu.daha kotu gunler kapida.ulke krizde, okul uzayacak, issizlik tavan, aile durumu her gecen gum dahada boktan, psikolojim 0 ve kalkip bir bardak su icmeye bile usenen, 0 umut 0 yasam enerjisi kalmis bir halde curuyen bir haldeyim.bu agirligin verdigi acidan, zayif ve gucsuz olmaktan, sadece itaat etmekten oyle biktim ki hayatimi bundan kurtulmak icin harcayabilirim

son 4 yildir bir umut yasadigim hayatta hic umut kalmadigini anliyorum sonsuza kadar boyle kalacagimi hicbir seyin duzelmeyecegini anliyorum.hicbir zaman normal olamayacagim, sevdiklerimi mutlu edemeyecegim ve hicbir hayalimde gerceklesmeyecek.bir serikatil, psikopat, ruh hastasi olup baskalarina dert olmaktansa sesszce gocup gitmekten daha mantikli bir sey goremiyorum.

yolculuk yakinda sona ericek gibi gorunuyor bundan daha iyisi olmaliydim, olamadim, 2010 un ekim-kasim aylarindan beri beri tam 9 yilda yavas yavas curudum yavas yavas mahvoldum tum umutlarim hayallerim kimligim yavas yavas eridi, degistim bittim ve iste bu haldeyim

artik intikam ofke kan istemiyorum olum dosegindeki bir ihtiyar gibi tum isiklarin sonmesini istiyorum ve bunun 1 yildan daha kisa sure icinde olacagina eminim
Zeze
sanki bana ait olmayan bir hayata sıkışıp kalmışım gibi hissediyorum bu aralar.
genel anlamda net ve kararlı bir insanken kararsızlıklar yaşıyorum. hislerime hep güvenen biriyken hislerimle ilgili de sorunlarım var galiba. bu da karar veremememe sebep oluyor. değişikliğe ihtiyacım olabilir derdim ama daha hayatım yeni değişti bununla ilgili değil sanki. kendim de çok değiştim. belki de bu rahatsız ediyor içten içe. olumlu olmasına rağmen... büyüdükçe işler sarpa sarıyormuş. bir daha bundan bikaç ay önceki halimin ufacık bir kısmına bile dönememekten korkuyorum. tespit edemediğim şeyler var o yüzden yazı dağınık oldu bu çabalamadığım anlamına gelmiyor ama beynim toparlamaya çalışırsa söyleteceğini de unutacak gibi.
Zeze
çooook uzun zamandır üzerimde bulunan ölü toprağını atmış gibiyim. kendimi doğurmuşum gibi hissediyorum. daha farklı, daha başka bir ben oldum galiba sonunda. İsteyerek olmadı bu başta ama sonra talep ediyor ve farkındalığın arkasından kendinizi değişmiş buluyorsunuz. huzurlu bir his bu. dikenlerimin törpülendiğimi ortada gül gibi kaldığımı hissediyorum sanki. güzel güzel, fazla güzel 🌸🙏🏻
Megalove
sanki bir boşluktayım kendimi ne kadar yalnız hissediyorum kelimeler yetmiyor okadar yani 😔😔
ladylazarus
stefan zweig ve o dönemdeki insanlar uçağın icadıyla çok heyecanlanmışlar. zira uçakların, kaosu yaratan sınırları aşıp, ortadan kaldırarak barışı getireceğine inanıyorlarmış. aynı nesil, huzur getireceğine inandıkları o uçakların bombalar bırakıp, ülkeleri yerle bir ettiğine şahit olmuş.

ben de bazen tam olarak böyle hissediyorum, sınırlarımın aşılıp, değer verdiğim şeylerin infilak ettiğine şahit oluyorum.

camus' un aklımdan hiç çıkmayan satırları dönüyor beynimde : '' bir akşam, dalgın dalgın hoş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan: ' tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti. ' cümlesini okudum. bir saniye sonra, cümle içimde bir kez daha yankılanıyordu ve gözyaşlarına boğulmuştum. '' işte tam böyle bir anda, ağzınıza aldığınız bir yudum suyu, yüzünüzü kapatıp, defalarca denemenize rağmen yutamayışınızı nasıl açıklarsınız insanlara ? hıçkırıklarını tayin edemeyecek denli acılarından korkan insanlar bilemez yutkunmanın esasında bir savaş olduğunu. oraya buraya iliştirdiğim cümleleri , bana ait bir defteri yanlışlıkla eline alan insanlardan canhıraş saklamanın aciziyetini nasıl anlatırım ? en mahrem gizlerimi bilecek, benim gördüğüm gerçeği göreceklerini sanırım. oysa tüm mahremiyeti cümleleri olan bir insanın gizlerini kavrayamazlar.

insanların hüzünleri ve mutluluklarının sahteliği ve basitliğiyle afallıyorum, bu yüzden uzun süredir cümleleri yalnızca o an ' öyle söylenmesi gerektiği ' için kuruyorum. karşımda duran insanın ruh halinin bende yarattığı kayıtsızlık düşüncelerimi ve cümlelerimi engelliyor, içinde bulunduğum duruma vereceğim karşılığı yerine getirmeye zorluyorum kendimi. hatta bu bazı zamanlar o kadar suni bir şekilde gerçekleşiyor ki, cümle dahi kurmadan birkaç mimik ve belki bir sarılışla geçiştiriyorum. bu kayıtsızlık bir yandan beni memnun ediyor, gerçekleşmesi adına çabaladığım birkaç hayalim var , zamanımı ve düşüncelerimi bunlar için harcamayı yeğliyorum. bununla birlikte günlerim, her biri bir başka duyguyu yansıtan kendi portrelerim arasında hangisinin ben olduğuma karar vermekle geçiyor. bir sonuca varamıyorum zira hepsi benim. nitekim bu da bir sonuca tekabül etmiyor ve hepsi birleşip yalnızca bir silüet oluşturuyor. her gün görüp, derisinden öteye geçemediğimiz herhangi bir yüz.. herkesin gerçeğini ve acısını taşıyabiliriz fakat kendi gerçeklerimize vakıf olmanın acısını taşıyamayız. insanın kendini salt aynada görebilmesinin sebebi bu sanırım. ' kim kurtaracak beni var olmaktan ' diye fısıldıyor yazar.




aynadakinin çilleri var, benim yok.
Megalove
kendimi çok yorgun hissediyorum ama dinlenmekte istemiyorum bu nasıl bir olaysa 😊😊
Zeze
genelde vaktimi ev ortamında geçiren bir insanım ya da arkadaşlarımla park, çay bahçesi gibi sakin yerleri tercih ederiz. maksat sohbet muhabbet çünkü, duyabilmeliyiz birbirimizi. bir de son zamanlarda fazlaca yalnız yaşadım, hep sakindi yani hayatım. ondan kaynaklı mı bilmiyorum ama dün arkadaşımla çarşıya indiğimizde fena gerildik. İnsanların yüzünde insan sıfatı yok arkadaşlar. herkes dik dik bakıyor, garip davranışlar sergiliyorlar. tahammül edemedim o kalabalığa yani. kendimi emekliliğe ayrılmış dedeler gibi falan hissediyorum. toplu insan gruplarına dayanamayacak duruma gelmişim anlaşılan ya da gerçekten gördüğüm herkes bi garipti 🤦‍♀️
Sunset✔
ne zormuş be arkadaşlarının üniversiteye gidip kendinin gidememesi. öyle kalakalıyorsun.bunu ikinci mezunuma bırakınca anladım.cidden insan kendini çok kötü hissediyormuş ya. kendimin hiçbir işe yaramadığımı düşünmeye başladım. bilmiyorum tuhaf duygulara girdim.çok değişik hissediyorum kendimi.ha ama böyleyim diye pes etmek tabiki yok. hayallerime istediğim hayata kavuşacağım, bundan da eminim. sadece biraz sabır ve çaba gerekiyor. aslında bakılırsa güzel günler öyle kendiliğinden gelemeyebiliyor.onun için biraz çaba ve emek gerekiyor.bende bunu başaracağım💪🙏
iyikalplipsikopat
gercekler hep dram midir?

genel bir kargasa icinde olsamda ruhumun karakterimin gelistigini hissediyorum.duygularim canlaniyor yillar sonra paslar icinde olmasina ragmen yinede zorla donen bir carkli gibi hissediyorum

yakinda dedemler gelecek.ailede en cok benzetildigim kisidir dedem.cok soylenir negatiftir ama cok durusttur kimseye borc yapmaz sinsilik bilmez samimidir komiktir sevdikleri icin fedakarliklar yapar.kucuklukten beri 1400 lira maasina ragmen mutlaka bize harclik verir falan.

en son universite 2ye gecmisken gelmislerdi geldiklerini duydugumda "kimseyi istemiyorum misafirlerden nefret ediyorum psikolojim bozuk" diye bagirdim cagirdim isyan ettim.dedem tam 78 yasinda ve "bu son gelisimiz olabilir" demis.icimde bir aci hissettim.bu yillar sonra hissettigim bir sey."dibimde insan olse etkilenmem o hale geldim" derdim ama degilmisim.dedemi cocukluktan beri cok severdim.2013 le 2016 arasi tam 3 yil hic gorusemedik ve aradan 2 yil gecti

nefretten intikam hirsindan onumdekileri goremiyormusum meger.yillar sonra hissettigim bu aci hissi aslinra cok degerli

universitede son senem annemin dedigi gibi hayatin basindayim evdeki olumsuzluklara kapilmamaliyim falan bunca zaman bunca olayla ne hale gelmisim meger.koca insan oldugum gercegi sorumluluklarmin olacagi gercegi kiz kardesimin ileride evlenecegi gercegi nefrette etsem tum aile "artik olsunde kurtulalim" desede oldugunu dusundugumde icimde bi aci veren babam gercegi...

ruhum aciyabiliyor artik ve bu yillardir olmayan bir seydi gecen melek gibi arkadasimin insanlara yardim etmekle ilgili soyledigi sozler bu etkiyi yapti once sonrada demin annemin anlattiklari..

egomuz korkularimiz ofkemiz dikenli bir kalkan bizde o kalkanla iyiliklerin guzelliklerin ustune kosuyoruz gibi nefret her iyi seyi bizden uzaklastiriyormus meger.

ama hayat boyle gecer zaten hayallerimiz mazeretlerimiz ve pismanliklarimiz...yaralarimi sariyorum ayaga kalkacagim gunler uzak degil.kendimi tanimaya basliyorum ruhum hissederek huzunlenerek uzulerek hayatta oldugumu insan oldugumu anlatiyor bana.en son ne zaman agladigimi hatirlamam ama uzun zaman sonra ilk defa gozlerim dolmaya calisiyor.duygularimin firtinasina ragmen irademin iyi bir kaptaniyim yinede.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)