Mona lisa
merhabalar, bugün arkadaşlarımla otururken yaşadığım bir diyalogdan bahsedip, biraz saçmalamak istiyorum. yaklaşık 1 yıldır tanıştığım bir arkadaşım bana bugün çok sakinsin, sinir bozucu bir sakinliğin var, asla sinirlenmiyorsun dedi. bu sakinliğe ben nasıl geldim, sen biliyor musun, diyemedim..
thor
biliyor muydunuz köşemizde bugün;

@ikarus 'un düğününe gelmeyenler için altınları bozdurup kiralık katil tuttuğunu biliyor muydunuz?
Yepisyeni
İyi geceler. uzun bir aradan sonra iç dökmek için buradayım. aylar önce buradan zalımın oğlu diye seslendiğim kişiden bi haber aldım bugün. yeni bir şehre taşınmış, yeni yeni düzen kurmaya başlamış.
aklıma gelmesi yine gecemi zehir etti. bilmiyorum, ben onu halen atlatamadım galiba. pek kişiye de anlatamadım, kaldı öylece içimde. oysa ben kaşını ayrı kıtaya gözünü ayrı kıtaya resmetmek isterdim. mesleğinden mi bahsedecek, bana yapsın sunumunu isterdim. İçecek dertlenecek mi, benimle içsin. ne bileyim yumurta mı kıracak, çarptırdığı kap ben olayım derdim. gözünün önündeki hep ben olayım istedim, çünkü onun yüzü benim kadrajdan hiç çıkmıyor. onun yüzü en çok benim ellerime yakışırdı, benim başım da onun göğsüne. he, ama onun yanına en çok yakışacak sen miydin derseniz, orada başladı zaten problem. benimle olmak ona kıymekmış gibi geldi, kıyamadım.

ama şimdi pişmanım. sanki ne yöne yürüsem ona çıkıyormuşum gibi. hep o esmerden o esmere doğru gidiyorum. aylardır boşa nefes almışım. çektiğim havaya onun kokusu karışmazsa boşmuş. dank etti gece gece

ben ilk defa onun için değişmek istemiştim biliyor musunuz. İlk defa onu tanıyınca boş geçen tüm günlerime lanet ettim. allahım dedim, keşke muazzam bir entelektüel birikimim olsaydı da fiziksel eksikliği kapatabilseydim. karşısında tutulmasaydım, ellerim terlemeseydi. yeni doğmuşum da, ilk onu görmüşüm gibi donakalmasaydım keşke. ama kaldım işte. ve kendisinin başka bir kadına olan övgülerine tanık oldum. bu sırada kendimi tebrik de ettim. çok güzel bi adama tutulmuşum.

şimdi insanlar benim için ona benzeyenler ve benzemeyenler olarak ayrılıyor. en ufak bir ortak nokta tanışılan kişinin hanesine yetim sevindirme sevabı yazdırıyor benim kafamda

daha anlatacak bir şeyim kalmadı galiba. tek solukta yazdığım en uzun metni de buraya atıyorum.
hepinize karşılıklı sevgi dolu geceler
👑 Ef.
eskiden sitenin onaya tabii olduğunu ve adminin bu sayede dakikada 900 kelime okuma yeteneği kazandığını biliyor muydunuz?
iyikalplipsikopat
mecburi epifani

1 aydan uzun sureden beri yokum basima gelmeyen kalmadi nezarethanede yattim karakolluk oldum mahkeme kagidi geldi belki hapse giricem ve babamin hicbirinden haberi yok duysa belki sokaga atacak vuracak kiracak

zorlu bir sureci kismen atlattim mahkemeyi bekliyorum ve her an ani bir sey olmasindan ozellikle babamin ogrenmesinden korkuyorum tramva gibi kafamin icine isledi cogu sey.bu surecte neleri idrak ettim biliyor musunuz?

nefretim sadistligim ofkem hepsi egomun ilkel savunma mekanizmasindan kaynaklanan aptalca iradesizliklermis meger

en temel fizyolojik ihtiyaclarin baskasina sorulmadan giderilebilmesi, evimdeki ozgurlugum rahatim bos zamanim cok degerliymis meger

dostluk en degerli seymis meger.her seyinle guvendigin sevdigin bir dostun varligi en buyuk varlik yoklugu en buyuk yoklukmus meger

tam hayata bi nebze iyi bakarken, severken, tutunurken bunlarin basima gelmesi tam kendimi kesfederken bu sorunlarin cikmasi, tam her sey iyiye gidiyorken ayaga kalkarken bir yumrukla yine yerlerde surunen hale gelmem hayatin bana bunu yapmasindan biktim.ama iyi seyleri umut ediyorum.belki bu tokat beni ayiltir belki bu yumruk bir cikis noktasina yonlendirir diyorum

en azindan bu platformdaki cogu insanin sacma sapan ask mesk diyip insanlari dert etmesinin, o sunu demis bu bunu demis diyerek uzulmesinin ne kadar aptalca oldugunu, 1 ay oncesine kadar bazi konulardaki dusuncelerim acisindan cok aptal oldugumu ogrendim.

delirme noktasina geldigim oldu kendi kendime konustugum oldu her an intihar edesim oldu ama dostluk ve onun sevgisi, iyi ve yakin insanlarin zor anlarda birbirlerine kenetlenisi en buyuk tedaviyi bunda gordum.nefretten yoruldum ofkeden biktim kendimi olmadigim biri olmaya zorlamaktan nefret-vicdan azabi-duzelis-nefret dongusunden biktim ezik miyim yuce miyim umursamiyorum artik hicbir sey olamadigimdan canavar olmaya calisiyordum ama en azindan artik canavar olmadigimi biliyorum.hayat ne getirirse getirsin canavar olmayarak, nefrete ofkeye kapilmayan saf irademle saf kimligimle sevdiklerimin destegiyle ustesinden gelebilecegime inaniyorum.belki suana kadar hep yazilarimla ic kararttim ama bu yazdiklarimi biraz empati yapin anlamaya calisin ellerinizdekilerin kiymetini bilin ve en onemlisi kendinizle barisin kendinize saygi duyun ki ayaga kalkip curumek yerine yasamayi tercih edebilesiniz.
Snake
biliyor musunuz ?
sabır da yorulur ...
Zeze
şöyle bi hikaye var belki duymuşsunuzdur. çocuk öğretmenine gidip, okuduğu kitabın aklında kalmadığını, karakterin ismini bile unuttuğunu anlatıyor. öğretmeni de ona bir hurma yedirip, kemiklerine fayda oldu hissettin mi diyor, çocuk da hayır diyor. öğretmeni açıklıyor. nasıl ki yediğin hurmanın faydasını hemen hissetmedin ama var, kitaplar da böyledir. o an hissetmezsin ama özümsersin diyor.
şimdi bundan sonra ne anlatacağım sırada o var. kitapların faydası onu okumak için okumazsan var aslında, özümsemek için okursan yani. ki bu da onun üstüne düşünmekten geçiyor, onu alıp beyne atmaktan değil. çok kitap okumasına rağmen cahil kalanlar gördüm ben, neden biliyor musunuz ? onu içindeki hikayeyi merak ettiğinden okumuş, hiç düşünmemiş üstüne. birini öylesine dinler gibi... hayat da kitap aslında. özümsemek için okursan tecrübe edinebilirsin, ama sadece yaşarsan bi sonuca varamazsın. İşi özü düşünmeye geliyor. o kadar çok şey yaşayıp hala olgunlaşamamış insan da gördüm. çünkü yaşadıkları üstüne hiç düşünmemiş, sadece yaşamış geçmiş. o yüzden bizi olgunlaştıran şeylerin yaşadıklarımız değil düşündüklerimiz, bizi bilgili yapan şeylerin de okuduklarımız değil onun üstüne düşündüklerimiz olduğunu düşünüyorum. yoksa okuduğumuz yazar olmamız gerekirdi değil mi ? düşünelim, fazla olmasa da azıcık da olsa...
Zeze
bülbüller gibi şakırdım. 3,5 oktavlık sesimle kuşlar bile bana özenirdi. peki şimdi, şimdi ne oldu biliyor musunuz ? ben, zezeceğiniz, fısıltı ve el hareketleriyle iletişim kurmaya çalıyorum 😢
Артем
pes ediyorum demek istemiyorum ama cidden çok yoruldum lan tatile gittim,yeni 883 iron vs aldım modumu yükseltebilme olasılığı olan herşeyi yaptım tatile de motorla gittim hatta yolda kafam dağılırdiye yok arkadaşım dağılmıyor ben gene yorgunum gene bıkmış bir durumdayım işin kötü tarafı ne biliyor musunuz bunların dışında tek başıma modumu yükseltme şansım yok,tek başıma bu kadar yapabiliyorum abi,daha fazlasını yapabilsem antidepresan kullanmazdım sanırım(terapiye de inanmam gençler(yaşasın amerikan ekolü) ) neyse bu da böyle garip yazılarımdan birtanesi olsun size şu parçayı bırakıyorum dinledikçe beni hatırlayın mesaj falan atın naber diye :d



iyikalplipsikopat
aydinlanma zamani

her hafta regl olan yasli huysuz bir kadin gibi duygudan duyguya atlayip dusunmekten tembel ukala kustah olmaktan aptalca davranmaktan vazgecmem gerektigini anliyorum degisimin kendini zorlamakla fedakarlikla ve secimle oldugunu anliyorum ve harekete gecmek icin plan yapiyorum.yeniden dogacagim kendimle barisiyorum
vizelerin son gununde basarili bir sinavin ve gunesli bir havanin verdigi pozitiflikle uzun sure sonra ilk defa kendimi severek kendimle barisarak arkadaslarimla etkilesim icinde oldum.eve geldigimde dusunurken sunlari kesfettim

arkadaslarimin cogundan fiziksel anlamda daha iyiyim.kas yag orani acisindan onlardan daha guzel ve guclu bir vucuda sahibim yuzum ve tenim onlardan daha temiz

arkadaslarimin cogundan mental acidanda daha gucluyum araba ve seksten eglenceden baska bir sey bilmeyen arkadaslarimin gorebildiklerinden otesini dusunebildiklerinden otesini dusunebiliyorum dahasi yalnizligin verdigi aliskanliktan olsa gerek iradem guclu onlar gibi yanlistan yanlisa savrulmuyorum

kotu giyiniyor ortamlara uyum saglayamiyor derslere odaklanamiyor olabilirim ama ne oldugumu bildikten ne oldugum konusuna emin olduktan sonra hicbir sey beni ezik yapmaz dahasi kendimle harisik olduktan sonra hicbir eziklik beni uzemez

ihtiyacim olan sey hareket ve sosyal yasam ama yalniz ve parasizim yinede yol param cok tutmuyor her gun sadece insan icine karismak icin bir sure farkli yerlerde yuruyus yapmak ve aksamlarida street workout calismak hatta pi90 a baslamak her seyi degistirebilir.

gercek kimligimle rol yapmadan kabul edildigim bir ortam ve arkadaslar bulmak veya sahip oldugum ortama sindire sindire yeniden dogmus ben i kabul ettirmek her seyi degistirebilir

hayir bir psikopat degilim.belki biraz deli birazda masum fetislere sahip bir sapigimdir ama ben empati yapabilen bir insanim kalbinde baskalarinin acisini hissedebilen biriyim kederi ve aciyi bilen biriyim birine zarar vermeyi somut olarak dusundugumde bile yuregimde bir keder ve urperme yasanir

agacin boyu uzadikca kokleri daha derinlere iner.belki durumum boyledir veya bu kustah bir cikarimdir ve sadece ufak takintilara sahip bir porno bagimlisiyimdir yinede vicdanli ve erdemli biriyim bunu biliyor ve hissediyorum tum kotu sadist dusuncelerin sonunda vicdan azabi cekiyor olmam ve kendimden surekli kacmak icin kendi kendimi uyusturuyor olmam bunun kaniti

kendime gunluk odevler koymali tembelligi ve hayata karsi pencereleri kapatmayi birakip kendimi zorlayarak harekete gecmeli kendimi akisa birakarak yasama uyum saglamali kendimi uyusturmaktan vazgecmeliyim.

disaridayken bile kendi ic dunyama odaklanmaktan vazgecmeliyim
olmayan seylerden korkup yorganin altina saklanan cocuk gibi gerceklerden saklanmaktan dis dunyayi ittirip ic dunyama odaklanmaktan
vazgecmeliyim kulakliktaki muzikle duygudan duyguya hayalden hayale atlamak ve kendimden her seyden nefret etmek yerine gercekleri kabul etmem gerektigini anliyorum

kendimle barisigim ve ne olursa olsun canim saolsun
cufcuf
niye kendini bir kalıba sığdırmak zorunda kalasın ki? hele ki birileri tarafından kabul edilmek için niye yapasın bunu? sıkışıp kalmak zorunda değilsin, özgür bırak ruhunu.kaç kişi yapabilir bunu? nasıl davranmak istiyorsan öyle davran, ne söylemek istiyorsan onu söyle... kaç kişi cesaret edebilir buna? yeni bir başlangıç, yeni bir sayfa, yeni bir hayat adına her ne dersen artık ki bence bir isim koymaya bile gerek yok. İsmi cismi belli olmadan sadece başla, sadece yaşa, cesaret et, hata yap, dene, pes etme, umudunu kaybetme, kendini sev, her şeyi sev...
birileri senden farklı diye onu dışlamak ne kadar doğru ya da dış görünüşünden dolayı birileriyle alay etmek, onu her yerde aşağılamak ne kadar doğru? bu yüzden kaç kişi kendinden nefret ediyor biliyor musun? belki sende onlardan birisin, seninle de onunla alay edildiği gibi alay edildi. noldu, ne değişti, sen niye alay edenler tarafına geçtin, sırf seni aralarına alsın diye mi bu acımasızlığın? peki onların yanında mutlu musun, oraya ait hissediyor musun kendini? belki de hiçbir yere ait olmak zorunda değilizdir, kendimizi birilerine sevdirmek zorunda da değilizdir belki. ya bunlar düşündüğün kadar kötü şeyler değilse? ya böyle kendini daha çok seveceksen ve asıl önemli olanın senin kendini sevmen olduğunu anlarsan? ne kaybedersin ki? dene. korkma. hiçbir şeyi elde edemezsen bile yanında bulunan insanları gerçekten tanımış olursun.
İnsanların isteklerine göre şekillenme. kendin ol. aynada baktığında hiç istemediğin bir görüntüyle karşılaşabilirsin ama o halinle sokağa çıktığında aynada gördüğün o kişiyi unut. nasıl görünmek istiyorsan öyle göründüğünü düşün ve at kendini sokağa. kendinden emin bir şekilde at her bir adımını. özgüven gerçek görünüşümüzle alakalı bir şey değil bence olmak istediğimiz kişiyle alakalı.
kendine zaman ayır. bir saat iki saat ne kadar istersen. yapmayı sevdiğin şeyleri yap, kendini tanımaya çalış, kendini dinle, içindeki çocuğa kulak ver. kendine bir şans tanı, o bunu hakediyor inan bana. seni asıl anlayacak olan o, seni asla bırakmayacak olan o. kendini değersiz, güçsüz görme çünkü değilsin. kendini güçsüz ve değersiz hissediyorsun çünkü kendi yolunu çizmiyorsun. hep birilerinin izinden gitme çabası, birilerini taklit etme gayreti içindesin. bunlara gerek yok ki. sen kendin olduğun sürece varsın.
kimseye kendini beğendirmek zorunda değilsin. her gün güzel görünmek zorunda da değilsin. zaten bu güzellik denilen şey göreceli değil mi? kime göre neye göre güzellik. he dersen ben kendime göre güzel olmak istiyorum eyvallah ama şunu da unutma kendini nasıl görmek istersen öyle görürsün.
kısacası sana demek istediğim yaşamaya, hayattan ders çıkarmaya, sevmeye, mutlu olmaya bak. ve unutma sen her halinle güzelsin, değerlisin.
ikizler
bir insanın başına gelebilecek en güzel şey nedir biliyor musunuz? bir kadın sevmek. daha da güzeli nedir biliyor musunuz? hayallerinizdeki kadının hayatınızda olması. her davranışında, her kelimesinde, her gülüşünde içinizi huzurla doldurması. onu gördüğünüzde bir sonsuz olsun diye dualar etmeniz. hayat aşkı yaşayınca, huzuruyla dolunca güzel. bugün hanımefendi ile beraber 2 tane kitapçıya gittik. birisi bir sahaftı diğeri ise d&r. hep hayalimdi, anlatırdım ya sevdiğim kadınla beraber kitapçılarda gezmek isterim, onların arasında kaybolmak, dakikalarca onlara bakmak isterim diye. tıpkı hayallerimdeki gibiydi. aynı kitaba uzattık ellerimizi. beraber alt raflara eğilip oradaki kitaplara baktık. bilmediğim kitapları anlattı bana. onlar hakkındaki düşüncelerini anlattı. raflardan raflara, kitaplardan kitaplara yolculuğa çıktık. o anlattıkça ben dinledim zevkle. sayfaların, kelimelerin, paragrafların arasında sevdiğim kadını gördüm bugün dakikalarca. ve bir kere daha anladım ki, bugüne kadar yaşadığım mutlulukların, huzurların en güzellerini hanımefendi ile yaşadım. ve o güpgezel anlara bir yenisini daha ekledik birlikte. sonrasında da onu tam tramvaya bırakacakken hadi sahile gidelim dedi. dünyalar benim oldu sanki. her zaman denizi izleyip, çayımı içtiğim, hayallerini kurup mutlu olduğum yere götürdüm onu. o kadar güzel yakıştı ki. tüm samsunun yanan ışıkları, yüzen gemilerin yıldızlara benzeyen projektörleri, arkada tanıdığım müzikler ve hayatımdaki en güzel duygularımın kaynağı ile beraber oturduk dakikalarca. haykırabilirdim de orada. hep bakıp çizdiğim kadını getirdim size diye yıldızlara. mutluluk çok kolay bir şey. korkusuzluk, güven, heyecan, azim de mutluluğun 4 anahtarı. hepinize mutlu geceler dostlarım. rüyanızda size 4 anahtarı getirecek olanı görün... :)
Eric Cartman
merhaba arkadaşlar,
bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda çok düşündüm ve sonunda karar verdim. ben "sağir" bir bireyim ve ilkokul, ortaokul, lisede hep "sağır kulturu" ile yetiştim. bir çok arkadaşım sağırdi ve hep işaret diliyle iletişim kuruyorduk.
önceden hayat daha zordu hastane, doktor, polis, adliye bir çok devlet kurumu ve ya özel hiç kimse işaret dili bilmiyordu. yabancı bir ülkeye gelmiş gibi hiç kimse ile iletişim olmadığı için çok zorlanıyordum.
yavaş yavaş işaret dili gelişmeye ve meşhur olmaya başladı. bu kötü olmadı her şey güzel gibi geldi. İnsanlar ben ve diğer "sağir" arkadaşları anlamak için çalışıyorlardı bu beni mutlu etmeye başladı. yeni öğrendikleri için biraz acemi gibi işaretleri yapıyorlardı fakat olsun yine de anlıyordum. biraz daha zaman geçti bu sefer insanlar bizi unutmaya başladı. herkesin İnternette sayfalarında işaret dili yazıyordu fakat bu insanlar hiç işitme engellilerle görüşmemisti bizim kültürü tanimiyorlardi. türkçe'den kelime çevirisi yapıyorlardı ama türk İşaret dili onların sandığı gibi değildi. kendine özel gramer yapısı vardı. tdk sözlük çıkarmıştı bu doğru dil diyorlardı ama bizim yüzyıllarca konuştuğumuz osmanlı devletinden bugüne gelen dilimiz çöp mu olacaktı? kendi dilimizi unutacak miyiz? bazı insanlar çıktı sizin dil eski bu yeni dil artık bu olacak dediler. sebebini hiç anlamadik. çocukluktan beri konuştuğum dili nasıl bırakabilirim? İstanbul, ankara dilleri farklı dediler eşit olması lazımdı ama siz farklı sanıyorsunuz biz aynı olduğunu düşünüyoruz. İşaret çok küçük farklı olursa bu çok mu fark demekti? sizin konuştuğunuz türkçe İzmir'den trabzon'a ve ya edirne'ye göre hiç değişmiyor mu? İzmir'li darı dediği için siz mısır olduğunu anlamıyor musunuz? bunun gibi düşünün.

İkinci konu şarkı çevirileri bundan bütün sağırlar bıktık. artık bizi kullanıyorsunuz gibi düşünüyoruz. herkes şarkı çevirisi yapıyor ama bizim için bir şey yapmıyor. lütfen artık anlayın. yaptığınız çeviriler %99 yanlış çünkü gramer farkı var. İngilizce bir şarkıyı türkçeye hemen çevirince sizce uygun oluyor mu? lütfen rica ediyorum arkadaşlarım belki bana kizacaksiniz ama biz kendi dilimizi çok seviyoruz onu gerçeği gibi öğrenin türkçe ile karıştırmayın çünkü farkı var. osmanlı devletinden bugüne geliyor bu dil bu yüzden lütfen şarkı çevirisi yapmayı bırakın ve bizim iletişim, eğitim, sağlık gibi konularda problemlerimizi çözmek için bizimle beraber yürüyün. instagram'da şarkı videosu paylaşarak bize destek olmuş olmuyorsunuz sadece kendi reklamınızı yapmış oluyorsunuz. sizi 100.000 kişi izliyor ama bizim problemlemimizi 1000 kişi biliyor sadece işaret dili sadece 3 ay kursa giderek öğrenilmez. 3ay kurs aldıktan sonra sadece temel girmiş olursunuz ama %100 öğrenmek için 2 yıl gerekli bu yüzden bir sağır arkadaşınız olsun onu izleyin konuşun sohbet edin onu anlayın. böyle olursa bize daha çok yardım etmiş olursunuz. mesela samsun'da atakumduyuyor başka adı atakum İşitme engelliler spor kulübü var siz bizim için bir şey yapmak isterseniz gelin dernekte gönüllü olun beraber proje yapalım. çalışalım ve beraber buyuyelim ama lütfen sadece sarki çevirisi yapıp bize destek olduğunuzu düşünmeyin çünkü bize açık söyleyeceğim bir faydası yok. dış yaşamda bir çok problem var onları beraber çözelim.

şimdi merak ediyorum. kaç kişi beni anladı ve hak verdi? sesimizi duyun. bu duruma dur deyin ve bize destek olmak istiyorsanız bizimle yanyana olun. engelleri beraber aşalım.
kittyyy
ananenmle dedem arada kavga ediyor ananem dedemin kulaklarının duymadığını bildiği için sürekli çok konuşuyor dedemin kulaklarını ağrıtıyormuş😌 dedem de bugün bize geldi diyor ki anneme “bu kadın delirmiş, ne dediğini bilmiyor. sürekli bir şeyler zırvalıyor bereket ki benim kızlarımda yok böyle delilik”😕😕 annem de dedemin duymadığını biliyor ya hani diyo baba o kadar emin olma😂😂
Sanatçı
cehaletie deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.
admiral
gençler iranın başkenti olan tahran şehrinden sizlere yazıyorum. ön yargılarla gittigim hava alanındaki polis pasaportumu alınca "hoşgelmişsen gardaşım" dediği anda tüm ön yargılarım kırıldı herkes aşırı misafir perver bir aile evini açtı bize ben sünni olduğum halde konusu bile açılmadı çünkü insanları zannedildigi gibi vahşi değiller bu gün tahranı baya bi gezdim harika bir yer kime selam versem benim özüm hoş gelmişsen cevabını alıyorsunuz çok nadir türkçe bilmeyen ama tabi metropol gibi bir yer degil ama kendine has yerleri mevcut, şehirde yollar müthiş ancak arabalar baya bi eski tabi petrol sudan ucuz satılıyor 20 cent gibi komik bir rakam. yemek kültürü doğuyu gezenler bilir aynı kebaplar var birde degişik mezeleri var. türkseniz özel ilgili davranıyorlar kesinlikle bunu belirteyim. yemekle beraber nargile icme gibi bi alıskanlıkları var. tabi bayanlar gidecekse biraz kapalı giyiniyolar kural bu. birde bayanların araba kullandigini gormedim. köyler çölden farksız ,en cok gordugun araba tipi peugout 206 her tipinden binlerce var. dileri farsça yani arapça biliyosanız bir işe yaramaz. bazı kelimeler türkçe zaten anlarsınız bi azeri gibi degil ama dikkatli dinlemeniz lazım genelde herkes ingilizce biliyor öyle anlaşırsınız. diger illerinide yarin gezmeyi dusunuyorum gezdikce anilarimi sizlerle paylasacagim

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)