mayk
dublin'de ilk ay deneyim ve gözlemlerim:
667€ kiraya paylaşımlı oda bulabildim
reyna'da kebap ve döner yedim. lezzet eh işte, fiyat 20€ civarı. çay 3€
konuştuğum yerli yabancı herkes dublin pahalı diyor
aile yanında kalırken ısıtıcıyı günde 2-3 saat açıyorlardı, soğuğa dayanaksızsanız mafolursunuz
taharet için manuel pompalı bir alet buldum, mutluyum
aynı gün içinde 4 mevsim yaşıyoruz
hava 6dereceye kadar düşüyor ama ortalama 10 diyebiliriz.
güneş varken bile yağmur yağabiliyor :d
ergenlerin çete şeklinde adam dövüp gasp ettiklerini duydum. umarım başıma gelmez
hırsızlık olayları motor, bisiklet, telefon ve cüzdan olmak üzere sürekli oluyor. whatsapp gruplarında mağdurlar paylaşım yapıyor
yazılımcı olarak iş bulmak biraz görünüyor çoğu ilanda irlanda veya ab vatandaşlığı istiyor. bence bu ırkçılık
değişik bar konseptleri var. bir tarafta dev ekranda maç izlenirken alt katta diskoda dans ediliyor diğer tarafta bilardo oynanıyor
aile yanında her yemekte patates yemekten patates oldum
oda arama sürecimde tanıştığım türkler yarı yarıya geldiklerine pişmanlar
İlk ay deneyimlerim sonucunda burda kalır mıyım? %80 kalmam, %20 kalırım
Ssoryy
ekonomi saolsun kötü alışkanlığım kalmadı alkol, sigara, konsol oyunu vs. hepsi gitti. diğer alışkanlıklarım da evrim geçirdi mesela eskiden kitapçıdan kitap alır okurdum şimdi pdf drive dan telegram gruplarından kitap pdf'i arıyorum. bilgisayar telefon falan bozulunca parça siparişi verip kendim tamir ediyorum. boyama, tesisat işlerini de öğrendim baya.umarım yakında hintlilerin doğada ilkel ev nasıl yapılır videolarını izlemek zorunda kalmam
Sanatçı
artık hiçbir şey beklemediğimi fark ettim, telefon bile beklemiyorum. herkes nasıl mutluysa öyle yaşasın kabullenişi bu herhalde.
King
şeytanin evİne yaptiğim yolculuk (resİm yaşadiğim olayda bahsettİğİm otelİn gercek resmİ)
6 yaşımdayken erzurumdaydım.orada şehri tam tepeden gören palandöken dağında bulunan üçgene benzer devasa bir otel vardı.İsmi palan oteldi.o zamanlar televizyon yaygın değil telefon sabit hatlarla sağlanıyordu.bu ortamda büyüyen çocuklar olarak sürekli bu oteli görürdük.gösterişli yapısıyla hakkında hayaller kurmamızı sağlardı.birgün babamla konuşurken onu bıktırana kadar o binanın ne olduğunu sorup canavarların yaşadığını söyledim.babamda sonradan anladığım üzere şaka amacıyla orası şeytanın evi devler ve başka varlıklar yaşıyor dedi.tabi benim bu olayı ciddiye aldığımdan habersizdi.mahallede beraber oynadığım 3 arkadaşımı da şeker cips altın var diyerek otele yolculuğa çıkmaya ikna ettim.aramızda anlaştık.her sabah kahvaltıda yediğim patatesleri ekmek arasına koyup sakladım.ailelerimize oyun oynayacağız diyip erkenden yola çıktık önümüzde büyük kısmı düz arazi olan biryol olduğu için yürümeye devam ettik hepimiz tedirgindik.yolda arkadaşlarımla topumuzuda aldığımız için ma yaptık.ancak süreyi uzattığımızın farkında değildik.hava kararma belirtileri gösteriyordu.arkadaşlarım geri dönmek istediler.ancak buraya kadar gayret ettik oraya varınca istediğimiz herşeye sahip olacaz diye ikna ettim.elimdeki çubukla önde ben arkada onlar yola devam ettik.devamı yorumda
iyikalplipsikopat
tam 8 ay gecti

burada ancak bir seyler duzeldiginde paylasim yapacagima dair kendime soz vermistim.iyi ve dogru olmaya dair guzel seyler yazacagimi, sevgiyi, vicdani ogrendigimi, artik iyi dusundugumu iyi oldugumu yazacagimi falan

ama her zamanki gibi hicbir sey degismedigi gibi daha da kotuye gitti, daha cok curudum daha cok kinlendim , daha cok kole gibi ezildim, daha cok kolelestim

ve tum bunlarin ustune, gun sonunda en buyuk basarim intihar etmemek iken lanet domuz babamin salak sacma islerini yapiyor onun bagrislarina, emirlerine susup boyun egiyor, onun benim icin cizdigi kadere itaat ediyor, icimden onu öldurmek kesmek gelse de sadece tamam diyebiliyorum, kucuk bir sey istiyor yapiyorum ama gitmeme izin vermiyor saatlerce hicbir sey demeden onun karsisinda oturuyor, telefon konusmalarini dinliyor itaat ediyorum

hayati boyunca en buyuk zevki insanlari baskalarinin karsisinda asagilamakti, ne zaman babamn bir arkadasyla iletisim kurmak, hatta sadece arkadasinin sesini duymak zorunda kalsam kendimi bir haydut grubundaki seks kolesi gibi hissediyorum, adeta ruhuma toplu tecavuz ediliyor

bir gun tum bunlar bittiginde, kolelikten kurtuldugumda, kimseye itaat etmeyecegim, kimseden korkmayacagim, tamamen ozgur olacagim, kendim ve sevdiklerim disinda herkesi kole olarak gorecegim, hicbir duygumu bastirmayacagim, hicbir seye susmayacagim ve bir gun ozgur oldugumda, son 8-9 yildan beri kendimden nefret etmeme, kole gormeme, daima ezilmeme, asagilanmama, gucsuz ve aptal hissetmeme sebeb olan babamin en buyuk psikolojik acilari cekmesi, yalniz sekilde ruhundaki aciyla ölmesi icin elimden geleni yapacagim

sevdigim 3 insan disinda hicbir seye karsi vicdan, sevgi gibi hislerim kalmadi, her seyle alay edebiliyor, kendiminki dahil her aciya kahkaha atabiliyorum ve icimdeki kin ve delilik her gecen gun daha da artiyor gibi
yolyordam
naber bak, bende dert yok tasa yok
mutluyum artık bir beynim yok
dikmişim ekrana gözlerimi
başka da bir ihtiyacım yok
kişisel neyim kaldı ki bir iletim olsun
tıklana tıklana her şeyim ortada
atın ölümü arpadan olsun
her yiğit gibi benimki de meydanda
tıklama konusu ayrı bir dava
mahkemelerde görülüyor hala
namusu bacak arasında ararım
dişi sinek bile görsem laf atarım
çakma makma, üçe beşe bakmam
önüm, arkam, sağım solum markam
bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok
ben tüketmeden var olamam
ayna, ayna hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
ayna, ayna hadi söyle benden daha arsızı var mı?
dünyanın sonuna doğmuşum
ya da ölmüşüm de haberim yok
İyi bilirdik derler elbet ardımdan
bundan büyük bir yalan yok
yok, bundan büyük yalan yok
bana dokunmayan yılan bin yaşasın
dedikodu yapar, keyfime bakarım
ağzımda sakız, elimde çanta
fink atarım kaldırımlarda
bağlanmaya sonuna kadar karşıyım
ama dizilerimden beni ayırmayın
değişir dünyam bir tuşla uzaktan
elimdeki kumandam hayatıma kumandan
yeni bir kart verdi bugün bankam
puanlarım artık en büyük kankam
olmasa da cebimde beş kuruş para
cebimdeki telefon on numara
allah allah gizli numara kim acaba, alo?
"bak kızım, yedi kocalı hürmüz gibi dolan
seni alacak biri de bulunur elbet
en kolay parayı hep sen kazan"
ayna, ayna hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
ayna, ayna hadi söyle benden daha arsızı var mı?
dünyanın sonuna doğmuşum
ya da ölmüşüm de haberim yok
İyi bilirdik derler elbet ardımdan
bundan büyük bir yalan yok
yok, bundan büyük yalan yok
sıkıldım çok, her dakika düşünmekten üzülmekten
artık yok, kalmadı gücüm düşmekten yenilmekten
pişmanım erken vazgeçmekten kendimden
bu alem geçmiş kendinden
ne gelir elden?
dünyanın sonuna doğmuşum
ya da ölmüşüm de haberim yok
İyi bilirdik derler elbet ardımdan
bundan büyük bir yalan yok
yok, bundan büyük yalan yok
çakma makma, üçe beşe bakmam
önüm, arkam, sağım solum markam
bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok
kelebeketkisi
allahım herşey benim başıma mı gelir ya. İnsanlar sanki sabrımı deniyor. dün akşam bilet aldım samsun'a gitmek için. metrodan (mecburi olarak çünkü başka firma yok!!!) ve bilet sadece kalemle yazıldı kaşe basıldı. bende ne olur ne olmaz diye int baktım. bie baktım ki erkek yeri görünüyor yanı da dolu üstelik erkek olarak..adamı aradım güzel güzel anlatıyorum he. bakın diyorum internetten bilet yerime baktım erkek görünüyor yanıda dolu. sorun çıkmasın diyorum bana diyor ki nasıl görüyorsunuz erkek olduğunu. diyorum her zaman görünüyor zaten. bana gene diyor siz bilmiyorsunuz.bağırmaya falan başladı telefonu kapattı. benim sinirler tavan tabi..dedim sen görürsün. kontrol etmek için, bende müsteri hizmetlerini aradım. dedi adınıza bilet yok..adamı geri aradım dedim sen ne diye kapatıyorsun telefonu..birşey anlatıyorum dinlemek zorundasın.birde diyor mubarek ayda sinirlendirmeye mi aradın..lan adıma bilet yok diyorum gerizekalı ya. salak birde telefon kapandı ben kapatrmadım diyo. dedim adıma bilet yok müsteri hizmetleri öyle dedi. burda boş görünüyor koltuklar diyor sen nerden görüyorsun erkek oldugunu..delirecem ya.. geri yine kapattı. ne var ne yok her yeri aradım..ilk defa birini bu kadar çok şikayet etmek istedim yani...hala yazarken bile sinirleniyorum 😠😡sonra geri arıyorlar sorun neydi falan diye. şunu baştan doğru düzgün konuşsalardı nalet insanlar
gulmeksanayakisiyor
size son zamanlardaki kötü alışkanlıklarımdan bahsedeyim. elime ne zaman bir bilgisayar veya telefon alsam ilk kitap sitelerine giriyorum. sürekli okumak istediğim kitaplar vardı vakit bulupta okuyamadıgim. ekliyorum sepete bakıyorum okadar çok olmuş ki sepette şimdi hangisinden vazgeceyim diyorum . İşte asıl komik olan yanıda buya içinde set ile birlikte 16 kitap 68 lira tutmuş hepsi bu kadar mı diye şaşırdım. peki arkadaşım ne dese beğenirsiniz okadar kitabı ne yapacaksın , okadar para boşuna gitti hangisini okuyacaksın . peki benim aldığım bu kitapların hepsi senin günde ictigin bir paket sigaranın 5 günlük parası onu içip kendimi zehirleyene kadar bir kitaptaki belki bir sözle zihnimi aydınlatması kaç para?
def2easy
iktisat 1. sınıf beyaz üzeri kırmızı kılıflı telefon ve mor kalemlik sahibi. siyah saçlı beyaz tenli büyük gözlü ismini bilmediğim hanımefendi. çok güzelsin ananla babanı tebrik ediyorum
yolyordam
selamlar. konu dışı bölümüne sanırım ilk defa yazıyorum. 27 yaşındayım. okulu bazı sebeplerden ötürü uzatmıştım ama mühendisim. İçkim yok, sigaram yok. çok şükür öğrencilik hayatım boyunca çoğu kişiden fazla harçlık geçti elime. ama elime geçen parayı hiç kimseye belli etmedim, "bakın ben neler alıyorum" havasında olmadım. kafelerde bir çaya 5, bir kahveye 15₺ verip içmedim, bunu sosyal medyaya koymadım. zaten genel olarak evdeydim. bir şeyler okudum, bir şeyler öğrendim, kendimi eğittim, "ulan şu nasılmış?" diye sorup, o konu hakkında bilgi edindim. ama bilmediğim şeye de "bilmiyorum" diyebildim. kendi kendime online müzik eğitimi aldım, bass gitar çalmayı öğrendim. klasik, jazz, blues, metal müzik dinlediğim için kafelerdeki, gece kulüplerindeki ritmik şeylere müzik diyemiyorum ve ortamları da çok sıkıcı geliyor. hayatım "efendi birisi" olmakla geçti. oturduğumuz sitedeki komşularımızın ben küçükken aileme söyledikleri aklımdadır hep. o sebeptendir ki, otomobil kullanımım bile güvenlik, sakinlik ve konfor üzerine. harıl harıl yabancı dil eğitimi aldım. bunlari kendİmİ övmek İçİn değİl, kendİmİ anlatmak İçİn yazdim.
az arkadaşım oldu ama öz arkadaşım oldu. sağolsunlar, bir iki tanesi hala hayatımdadır. karşı cinsle da çok iletişimim oldu. sevgili anlamında az ama yine fazla denilebilecek bir iletişim miktarı. özellİkle karşi cİns olmak üzere, bu zamana kadar edindiğim tecrübeleri sizinle paylaşmak istedim.
küçük dağlari ben yarattim: dikkat edin. gereksiz bir öz güvene sahipler. teknik olarak anladıkları bir konu, elleriyle tutabilecekleri bir iş olmamalarına rağmen ciddi bir öz güven sahipliği var kızlarımızda... yabancı dilleri yok. bilgisayar, otomobil kullanamıyorlar, ellerindeki binlerce liralık telefon "instagram telefonu"na dönmüş durumda. ne telefonun, ne de bilgisayarın yedeklerini almaktan, şifrelerini değiştirmekten bir haberler. ona rağmen büyük dağlari tanri, küçüklerİ ben yarattim.

İlgİ arsizliği: büyük ihtimal eğitimsiz, kültürsüz bir aileden geldikleri için, doğal olarak da iletişim yetenekleri zayıf bir ebeveynlere sahip oldukları için sosyal medya hesaplarında takipçi sayısı ve like sayısı derdindeler. bir arkadaşıma "ya o öyle miymiş",ya da "iyi gezmeler" gibi şeyler dediğim karşı cinsin çoğundan aldığım cevap "beğenmeden de geçme" oldu. cİnsellİğe aç erkeklerİn siradan, basİt İlgİlerİnİ, vücutlariyla çekmeye çalişiyorlar. bir hanımefendi gibi giyinmekten uzak, genel olarak fransız gibi giyinmeye çalışıyorlar. bir de nasıl daha seksi olacaklarının farkına varsalar, hele ki daha seksi nasıl olduklarının farkına varmış iseler, daha da tehlikeli, daha da kendini beğenmiş bir insan oluyorlar. bİr de üzerİne zamaninda sevdİklerİ adam, bunlari kullanip bİr kenara attiysa, duygulariyla oynadiysa.

ekonomİ kötü, çaresİ var: ya zengin, ya da zengin gibi görünmeye çalışan erkeklerin yanında olmak. eline geçen beş kuruşu sigaraya, telefona, kafelere, gece kulüplerine harcayıp, bunu da hikayeler başta olmak üzere sosyal medyada kanıtlamaya çalışan, kaliteden ziyade ses seviyesine önem verilmiş eksoz, hoparlör, aracın aerodinami başta olmak üzere tüm dinamikleriyle oynanmış, oynar gece kulübü gibi otomobile sahip olan erkekler bir numaralı tercihleri genelde. eğitimsiz, kültürsüz, iletişim yetenekleri zayıf, açıp bir kitap, bir makale okumayan, belgesel izlemeyen iki cins hemen evleniyorlar, ne yazık ki bu sebepten günümüzde boşanmalar da giderek artıyor.
evliliklerin düşen kalitesi, aşka ve sevgiye verilmeyen önem, giderek cahilleşen toplum, kaliteli değil de bilindik ve pahalı ürün satın almayı bir marifet sanan markaların en gözde tüketicisi bireyler, televizyon yayınlarının kalitesizliği, müziğe verilmeyen önem, giderek daha çok "elimde çay, balkonumda milleti seyrediyorum" moduna getiriyor beni.
benden daha yaşlı, büyük ihtimal de hayat konusunda daha deneyimli bireyler var burada. ama daha çok kendimden küçük arkadaşlara ellerinden geldiği kadar kendilerini eğitmesi, kaliteli ve kültürlü birer birey halini almalarını, çalışan, eli iş tutan, üretime katılmış kaliteli birer hanımefendilerle arkadaşlık etmeleri, anlaşırlarsa evlenmeleri olacak. yoksa emin olun, çamaşırınızı, bulaşığınızı erkek halinizle siz de halledebilirsiniz. bunlar için evlenmeyin bİr ürün gİbİ, İnsanda da kalİte çok önemlİ. allah güzel insanlarla karşılaştırsın hepimizi.
buraya kadar kendimi övmek için yazdığım bir şey yok. ben normal bir bireyim. ama bahsi geçen bireylerin büyük kısmı kalitesiz işler peşinde. bu sebeple kendinizi anlattıklarımın dışında tutmanızı rica ederim. bunlar, benim sadece gözlemlerim.

(alıntıdır)
YATTARA
acil durum telefon numaraları
acil servis (ambulans): 112
yangın: 110
alo trafik: 154
polis İmdat: 155
elektrik arıza: 186
gaz arıza: 187
jandarma İmdat: 156
telefon arıza: 121
alo doktor: 113
alo zabıta: 153
tüketici hattı: 175
orman yangını: 177
sağlık danışma: 184
kablo arıza: 126
bilinmeyen numaralar: 118
cenaze hizmetleri: 188
posta kodu: 119
telefon borcu tel: 163
uyandırma tel: 135
fonotel tel: 141
radyo-tv arıza tel: 125
vergi danışma tel: 189
su arıza-fatura bilgileri tel: 185
Zeze
bugün pislik bir kedi yüzünden telefon ekranım çatladı. ekrana baktıkça kalp kırıklığından daha üzücü kırıkların olduğunu görüyorum 😣
Lavaş Center
acıktığınız an cep yakmayan fiyatlarımız ile bir telefon kadar uzağınızdayız.
whatsapp sipariş: 0 553 673 51 00
iyikalplipsikopat
neden ve nasil disari cikmaliyim?

bu soruya mantikli bir cevap veremiyorum.neden disari cikmaliyim?sabah gec saatlerde uyuyor ikindide uyaniyorum kahvalti ettigim saat normal insanlar icin aksam yemegine denk geliyor

disari cikmak icin bir amac anlam arzu hissetmiyorum m bedeni uygunken xl ina sahip oldugum yagmurlugumu giyip ezik gibi gorunerek kulakligimi takip yuruyus yapip gelmenin ne amaci ne anlami var ki?bundan sıkıldım.yuruyus yaptigim yerlerin her cmsini ezberledim.

farkli yerlere gitsem yalniz olduktan sonra bir farki, anlami yok, sosyalleseyim desem param yok, arkadas edineyim desem insan sever biri degilim baskalariyla tanisayim desem ugrasicak arzum yok

sanaldaki arkadaslarimla iletisimimde zayifliyor dertlestigim ve cok sevdigim sanal 1 tane arkadasim disinda kimse yok.okuldaki arkadaslarim sadece okuldan ibaretler ki onlarin yaninda ben ben degilim.

tum gunum sosyal medyada siyasi dini tartismalarla trollukle youtube la pornoyla geciyor.bazen gece gec saatlerde tenhada kulakligi takip 45dk 1 saat yuruyus ve parktaki 3-5 spor aletiyle dips falan calismak disinda yaptigim bir sey yok

lafa gelince sanal psikologum herkese moral veriyorum sosyal medyada ask doktoruyum insan iliskilri uzmaniyim asosyallere sosyallesmeyi anlatan hayata kusenleri hayatla baristiran biriyim herkesin zeki sandigi biriyim ama gerceklerim boyle

bir duzene koysam sporu duzenli yapsam her gun aklima gelen binlerce karikaturu video montajini kucuk programlari oyunlari yapip paylasabilsem okumak istedigim ama elime aldigimda zorlamayla 10 sayfasini zor okudugum kitaplarimi okuyabilsem bunlari istiyorum ama en alttaki temel bozuk olunca bunlar olmuyor evde curuyorum tum yaraticiligim hayallerim arzularim yasam istencim eriyor her gecen gun azar azar yavas yavas

tum gun telefon ekranina bakip siyasi tartismalarla haberlerle icimi karartmaktan trollukle aptal aptal eglenmekten kendimi uyusturmaktan baska yaptigim bir sey yok yapmak istesemde param yok yorgunlugum var

olmak istedigim kisi degilim ait olduklarma sahip degilim parcalar uyusmuyrlar bir turlu oturmuyorlar kendim degilim olamiyorum kendimi tanimiyorum istedigim tarzda degilim istedigim seyleri yapmiyorum.hem disimda hem icimde bir hapishanedeyim ve bu hapishaneyle basa cikmak icin tek yaptgim sey kendimi uyusturmak

hayalini kurdugum hayati asla yasayamayacak ve aci icinde olecegim..bundan eminim
Lavaş Center
anlatılmaz tadılır! öğrenciye uygun menüleri ve damak tadı ile lavaş center bir telefon kadar uzağınızda.
whatsapp sipariş: 05536735100
Zeze
hani telefonda fotoğraf birikince telefona atarız da telefon rahatlar ya. yazı yazınca aynen öyle hissediyorum. sanki kalem usb görevi görüyor, içimdekiler o kalemin mürekkebinden deftere akıyor.
bazen korkuyorum defterin başına geçmeye. başlayınca bırakamıyorum çünkü. saatlerce dinlene dinlene yazdığım oluyor. özel o anlar benim için, ayrı bir iş. hatta biriyle dışarıya buluşmaya gitmek gibi. ne yazdığımın bi önemi yok. bazen yazamadığımı bile yazıyorum. sakinleşiyorum. İnsanın sakinleşeceği şeyleri keşfetmesi güzel bence. malum günümüz dünyasında buna bool bol ihtiyacımız oluyor. şimdilik bunlar (daha önce de yazmışımdır herhalde bi şeyler) yetiyor gibi, bakalım gelecek günler neler getirecek ☺️ sizlere de sakin huzurlu bir akşam dileyeyim 😉
admiral
arkadaşlar dün hatırlarsanız ücretli öğretmenlik ile ilgili bir paylaşımda bulunmuştum bu paylaşımımla ilgili bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum söylediğim gibi tüm belgelerimi teslim etmiştim ve kaydım yapılmıştı fakat bu gün bir telefon geldi biz canik ilçe milli eğitimden arıyoruz sizi atamanızı yapmıştık fakat sizin yerinize yargı kararı ile başkası atandı sizinle çalışamayacağız ama kesinlikle sizin branşınızdan açık olursa ilk sizi alacağız falan kusura bakmayın bilmem ne ? bende teşekkür ettiğimi zaten yüksek lisans yaptığımı gerek olmadığını söyledim. şimdi burdaki yorumu sizlere bırakıyorum "yargı kararı? " ile atanmış birisi varmış. aah türkiye cumhuriyeti devleti ben 12 sene en iyi ilkokul- lisede okuyayım 4 sene üniversite okuyayım artı 2 tanede açık öğretimden diplomam var ve şimdi kendi alanımda yüksek lisans yapıyorum buna rağmen sen bana 600 lira maaşı çok gördün ona bile felancanın oğlunu veya kızını yerleştirdin. ne istiyorsun bunu bimerden yazsam bi dert yazmasam başka bi dert insanların umutlarıyla oynamak ne kadar kolay olmuş bu memlekette . dağlara çıkmadık polise silah sıkmadık tek istediğimiz bizde bu ülkenin yeni neslinin eğitiminde katkı sağlamak. ben yılmadan devam edeceğim. rakı masasındaki imam gibi olmak istemiyorum işimi hakkıyla yapacağım hiç bir torpil kullanmadan kimsenin hakkına girmeden kariyerimi en iyi şekilde yapacağım. ülkemi seviyorum. bu ülkede çalışamayacaksam kimliğimde neden tc yazıyor. önüme çok fırsat geçti yurt dışı için halada var ama ben ülkemi tercih etmek istiyorum bu ülkede düşünen gençler yetişsin istiyorum. bu ülkede markette hazırı var ne gerek var demek yerine bu nasıl yapılmış diye sorgulayan öğrenciler görmek istiyorum. meslek lisesi diye aşağılanan çocuklarımızın yerli projelerde türkiyeyi temsil ettiğini görmek istiyorum. söyleyin bana çok şey istiyorsam çekip giderim ama bu mümkün yapılabilir çocukları tahtada döven öğretmenler yada kızlara tecavüz eden sapık öğretmenler görmek istemiyorum. yemin ederim çok doldum artık. akşam akşam başınızı şişirdim özür diliyorum. saygı ve sevgilerimle..
zavagar
zeki zavagar yükseköğrenim kız öğrenci yurdu kurucusu olarak öncelikle bize atılı suç için cevap yazmak istiyorum. bu bir karalama politikasıdır ve olayları tek taraflı dinleyerek yargılama asla yapılmamalıdır çünkü katil bile savunma yapmadan ceza almıyor.
şimdi konu şöyle: 2015-2016 eğitim öğretim sezonuna kayıt yaptırmak üzere a…g.. kül…. yurt binamızı gezerek yurt kayıt fiyatları hakkında bilgi sahibi olduktan sonra kayıt yaptırmak istediğini söyleyerek kayıt işlemi yapılmıştır.
eğitim öğretim yılı içerisinde yaklaşık 2-3 ay gibi süre kaldıktan sonra (kyk) kredi yurtlar kurumundan yurt çıktı diyerek imzalamış olduğu senetleri ve sözleşmenin iptal edilmesini kurumumuzdan talep etti ve kurumumuzda böyle bir şeyin olmayacağı hem sözlü hem de sözleşmemizin ödeme koşulları bölümünde 3.4 maddesi gereğince iptal işlemi olmayacağı tarafına daha öncesinden tebliğ edildiğini hatırlatarak ödeme konusunda yardımcı olabileceğimizi aceleci olmayacağımızı belirttik. öğrenci velisi d…..k…….ile yapılan telefon görüşmesinde ödeme konusunda acele etmeyerek ve ayrıca hukuki işlem şimdilik başlatmayacağımızı belirttik. aradan yaklaşık 1,5 yıl geçmesine rağmen her hangi bir resmi işlem yapılmamıştır. öğrenci a…g.. kül…. 2016-2017 eğitim öğretim döneminde aynı şekilde yurtta kalan ve kaydını silmek isteyen öğrencilerimize yurdumuz hakkında ben ayrıldım bana bir şey yapamadılar sizlerde ayrılabilirsiniz diyerek kendini örnek teşkil ederek yurt düzen ve kurallarını hiçe saymıştır. ayrıca yurdumuzda bulunan arkadaşını ziyarete geldiğinde neden bu şekilde yurtta kalan öğrencilere bilgi veriyorsun diye sorumuzun cevabı yurt müdürüne, çalışanlarına ve kurucumuza hakaret ederek yurttan ayrılmıştır.
son olarak öğrenci bizlerin iyi niyetini kötüye kullandığı kanaatine vardığımızdan dolayı sözleşmemizin ödeme koşulları bölümünün 3.4 maddesi gereğince icra takibi başlatılmıştır.
muallim✔
ablamla kartopu oynayalim dedik... hoplayıp zıplarken sen telefonu düşür kar da yaklaşık 30cm var. dedim hayatta bulamam ben bunu gitti dedim yani.. neyse iki üç kere turladim olduğum yerleri.. sonra bi ayatel kursi okuyayim dedim duanın yarısına gelmeden elimi bi anda kara atma isteği geldi veee o an 💜 telefon elimde 😂 10 yil yaşlandim ama geçen 5 dk içerisinde 😂telefon öyle bi girmis ki görünmüyordu bile duanın gücü diyip kaçiyorum..hadin bakalım ateistler bunu da açiklayin😂😂
Eleni
kumsalı gören yürüyüş yolunun biraz ilerisinde bulunan bankta oturmak yerine bir çalı ağacının dibinde oturmayı tercih etmiştim. dalgındım, yorgundum, ara ara ağlar, ara ara da “bunlara mı ağlıyorum?” diye düşünerek tebessüm ediyordum. etrafımdaki sesleri sesi sonuna dek açtığım tek bir müzik ile yok saymıştım. gürültülü bir ortam olması olanaksızdı aslında, gecenin bir vakti orada ben gibi bir deli dışında kimin ne işi vardı ki (sahil güvenlik hariç)?. hava biraz soğuk, çok az da sıcaktı. siz bu havaya ne dersiniz bilmiyorum da ben boktandı diyorum. öyle boktan bir havada oturmuş saçma sapan düşüncelere esir oluşumdan kurtulmaya çalışıyordum. yürüyüş yolunda yarım saat ara ile sahil güvenlik devriye atıyordu, her yarım saatte bir 2 farklı yüz görüyordum. dedim ya yorgundum, istemsiz ruhumun yorgunluğu bedenime de yansıyordu. ufak kum tanecikleri ile dolu zemine bıraktığım ellerimden destek alıyordum. yanımda duran kitabım dalgınlığımın son raddelerindeyken kendime gelmemi istercesine rüzgarın etkisi ile yapraklarını çeviriyordu. polislerden birinin dikkatini çekmiş olsam gerek ki kimin dikkatini o saatte kim neden çekmesin? akıl işi değil. son geçişinde bulunduğum yere bakarak geçip gitmişti yanımdan. bu sefer yarım saat ara ile devriye atan yürekli polis süreyi yarıya indirip geri gelmişti. gelmişti de bu sefer öylece çekip gitmemişti yanımdan. yanımda durduğunu fark edip kulaklığı çıkarmam ile “iyi misiniz?” sorusuna maruz kalmam bir olmuştu. oysa iyiydim, ağlamayı keseli saatler olmuştu. ufak bir tebessüm ile “iyiyim, teşekkür ederim.” dedikten sonra “kimliğinizi görebilir miyim?” demişti. tabi isteme sebebini tuhaf karşılamamıştım, bulunduğum şehir o saatte sahilde birinin oturmasının sağlıksız olacağı bir şehirdi. yine de “neden?” diye yönlendirdiğim sorunun yanında içimden “hayvana bak be!” demiştim. aslında biraz ısrar etse yapabileceği hiçbir şey yokken her şeyi anlatacak kadar doluydum. kimliğimi uzattım, bekledim, telefon ile aradığı kişiye gbt sorgulattı, kimliği uzattı, çilekli link sevmem. tam “tamam gidiyor işte kaldığım yerden oturmaya devam ederim.” demişken anlamışçasına “üzülmeyin, hiçbir şey için değmez.” diyerek yanımdan ayrıldı. o cümlenin ardından ben salya sümük ağlamaya başladım frank.. tabi ki şaka! “üzülmüyorum.” dedim kısık bir sesle, zaten bağırarak söyleseydim bile kimse duymazdı, duyamazlardı. şu an çoğu şeyi duyamadıkları gibi.

Selam Ziyaretçi

Gördüğüm kadarıyla henüz giriş yapmamışsın! Lütfen giriş yap, bekliyorum :)